16"O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr der ki: "Allah'tan, sakınılması gerektiği gibi sakının...'" âyeti indiği zaman bu, müslümanlara çok ağır geldi. Geceleri ayakları şişene kadar ve alınları yaralanana kadar ibadet ettiler. Bunun üzerine Allah, müslümanlara yükünü hafifletmek için: "O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten sakının..." âyetini indirdi ve öbür âyeti neshetti. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Rabî' b. Enes: "O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten sakının..." kelâmını açıklarken: "Gücünüz nispetinde (Allah'a karşı gelmekten sakının)" dedi. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten sakının..." kelâmını açıklarken şöyle dedi: Bu, Allah'ın müslümanlara vermiş olduğu bir ruhsattır. Allah: "Allah'tan, sakınılması gerektiği gibi sakının..." âyetini indirmişti. Sakınılması gerektiği gibi sakınmak hiç asi olmamak demektir. Sonra Allah kullarına yüklerini hafifleterek ve onlara ruhsat olarak: "O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten sakının..." buyurdu. Ey Âdemoğlu! Gücünüzün yettiği kadar dinleyin ve itaat edin. Zira Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbı güçlerinin yettiği kadar dinlemek ve itaat etmek üzere kendisine biat ettiler. İbn Sa'd, Ahmed ve Ebû Dâvud'un bildirdiğine göre Hakem b. Hazn el- Kulefî der ki: Bir grup olarak Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip günlerce yanında kaldık ve o günlerde kendisiyle Cuma namazında bulunduk. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yaya yaslanarak kalkıp kısa, güzel ve mübarek kelimelerle Allah'a hamdü sena ettikten sonra: "Ey insanlar! Emredildiğiniz her şeye güç yetiremezsiniz. Ancak doğru olunuz ve müjdeleniniz" buyurdu. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Atâ: "Kim nefsinin cimriliğinden korunursa..." kelâmını açıklarken: "Kim nafaka vermekte cimrilikten korunursa, mânâsındadır" dedi. Abd b. Humeyd'in Habîb b. Şihâb el-Anberî'den bildirdiğine göre kardeşi şöyle demiştir: İbn Ömer ile Arafat'a karşılaştım ve onun muhabbetinde bulunmak ve onu dinlemek istedim. Onun en çok: "Allahım! Cimrilikten ve kötü şeylerden sana sığınırım" dediğini işittim. Sonra bir toplumda geceledi ve yine onun aynı şeyleri dediğini işittim. Ondan ayrılmak istediğim zaman: "Ey Abdullah! Senin muhabbetine katılmak istedim ve en çok cimrilikten ve kötü şeylerden (Yüce Allah'a) sığındığını gördüm" dedi. Bunun üzerine o: "Kurtuluşa erenlerden olmaktan daha üstün bir şey bulamıyorum. Zira Allah: "...Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir" buyurmaktadır" dedi. |
﴾ 16 ﴿