4

"Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların iddeti üç aydır. Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bîr kolaylık verir."

İshâk b. Râhüye, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hâkim, İbn Merdûye ve Sünen'de Beyhakî'nin Ubey b. Ka'b'dan bildirdiğine göre Bakara Sûresinde kadınların iddeti hakkındaki âyet inince Kur'ân'da iddeti zikredilmemiş olan küçük çocuklar, âdetten kesilmiş olan yaşlı kadınlar ve hamilelerin durumu belirtilmeden kaldı" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların iddeti üç aydır. Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir"' âyetini indirdi.

İbn Ebî Şeybe ve İbn Merdûye'nin başka bir kanalla bildirdiğine göre Ubey b. Ka'b der ki: Kocası ölen ve boşanmış kadınların iddetinin ne kadar olduğunu bildiren âyet inince: "Ya Resûlallah! Daha henüz âdet görmeyen küçükler, âdetten kesilmişler ve hamile olanlar vardır" dedim. Bunun üzerine: "Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların iddeti üç aydır. Hamile olanların iddet ise, yüklerini bırakmalarıdır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir" âyeti indi.

Abdurrezzâk ve İbnu'l-Münzir'in Sevrî vasıtasıyla bildirdiğine göre İsmail der ki: "Boşanan kadınlar, kendi kendilerine üç aybaşı hali beklerler..." âyeti indiği zaman Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ya Resûlallah! Âdet görmeyen ve âdetten kesilenlerin iddetleri hakkındaki durum nedir?" diye sordular ve kendi aralarında bu konuda ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların iddeti üç aydır. Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." âyetini indirdi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların iddeti üç aydır. Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." kelâmını açıklarken şöyle dedi: "Âdetten kesilenlerle yaşlanıp da artık âdet görmeyenler, âdet görmeyenlerle de henüz âdet görecek yaşa gelmeyen küçük kızlar kastedilmektedir. Hamile olanların iddeti ise doğum yaptıklarında biter. Bize bildirildiğine göre Subey'a binti'i-Hâris el- Eslemiyye kocasının ölümünden on beş gece sonra doğum yaptı. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona artık evlenebileceğini söyledi. Hazret-i Ömer bu konuda: "Kadın kocasının cenazesi defnedilmeden önce daha yatağında iken doğum yapsaydı evlenmesi helal olurdu" derdi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların iddeti üç aydır..." kelâmını açıklarken şöyle dedi: "Kocamış ve âdetten kesilmiş yaşlı kadınlar ile henüz âdet görme çağına gelmemiş küçük kızların iddeti üç aydır. "Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır."

Firyabî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...Tereddüt ederseniz, onların iddeti üç aydır..." kelâmını açıklarken: "Âdet görüp görmediğini bilmediğiniz kişilerin ve âdetten kesilip artık âdet görmeyenlerin bekleme süreleri üç aydır" dedi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Âmir eş-Şa'bî: "...Tereddüt ederseniz..." kelâmını açıklarken: "Burada kadının âdet görüp görmediği hususunda tereddüt etmesi kastedilmektedir" dedi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hammâd b. Zeyd der ki: Eyyûb (es- Sahtiyânî): "...Tereddüt ederseniz, onların iddeti üç aydır..." kelâmını: "Kadının iddeti dokuz aydır. Hamileliğin görülmemesi tereddüt etmek demektir. Bu durumda da dokuz aydan sonra üç ay daha iddette kalınır" şeklinde açıkladı.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbrâhîm(-i Nehaî) der ki: "Kadın iddetini, yılda bir defa görüyor olsa da (üç) âdet görmekle doldurur. Âdet görmüyorsa iddeti belirtilen aylardır. Eğer iddetini doldurmadan önce âdet görürse (üç) âdetle iddetini doldurur."

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Âmir eş-Şa'bî: "Kadın iddetini, yılda bir defa görüyor olsa da (üç) âdet görmekle doldurur" dedi.

Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre İkrime'ye çok âdet görüp de ne zaman âdet görüp görmediğini bilmeyen kişinin durumu sorulunca: "Böyle bir kişinin iddeti üç aydır. Bu da Allah'ın: "...Tereddüt ederseniz..." diye buyurduğu durumdur" dedi. İbn Abbâs, Zeyd ve Sâbit bu şekilde hüküm kıldılar.

Abd b. Humeyd'in Amr b. Dînâr'dan bildirdiğine göre Câbir b. Zeyd âdet görmesi uzamış ve niye uzadığını bilmeyen boşanmış genç kadın hakkında iddetini (üç) âdet görmekle doldurur" dedi. Tâvus: "Böylesi birinin iddeti üç aydır" dedi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Saîd b. el-Müseyyeb der ki: Hazret-i Ömer, bir talakla boşanmış ve bir veya iki defa âdet gördükten sonra âdeti uzamış, niye uzadığını da bilmeyen bir kadın hakkında dokuz ay bekleme süresi hükmü kılmıştır. Eğer hamileliği belli olursa iddeti hamile iddetidir. Dokuz ay geçtikten sonra hamilelik diye bir şey çıkmazsa dokuz aydan sonra üç ay daha iddetini bekler. Ondan sonra da evlenmesi helal olur.

Abdullah b. Ahmed Müsned'de Ebû Ya'la, Muhtâre'de Diyâ ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ubey b. Ka'b der ki: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem): "...Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." kelâmında üç talakla boşanan kadın mı yoksa kocası vefat eden kadın mı kastedilmektedir?" diye sordum. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Burada üç talakla boşanan kadın ve kocası vefat eden kadın kastedilmektedir" buyurdu.

İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Dârakutnî 'nin başka bir kanalla bildirdiğine göre Ubey b. Ka'b der ki: Bu âyet indiği zaman Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ya Resûlallah! Bu âyet müşterek midir, yoksa belirsiz midir?" diye sordum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hangi âyet?" diye sorunca: "...Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." âyetinde boşanan kadınla, kocası vefat eden kadın mı kastedilmektedir?" dedim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet" cevabını verdi.

Abdurrezzâk, Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye'nin değişik kanallarla bildirdiğine göre İbn Mes'ûd der ki: Bana bildirildiğine göre Hazret-i Ali şöyle demiştir: "(Kocası ölen hâmile) kadın (doğum yapma iddeti ile Bakara Süresindeki) iddetin uzun olanı tamamlamakla mükelleftir. İsteyenle bu konuda lanetleşirim. Kısa Nisâ (Talâk) Süresindeki "...Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." âyeti, Bakara Süresindeki âyetten sonra filan filan ayda indi. Boşanan veya kocası ölen her kadının iddeti doğum yapmalarıyla biter."

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, Taberânî ve İbn Merdûye'nin bildirildiğine göre İbn Mes'ûd der ki: Kısa Nisâ (Talâk) Süresindeki: "...Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." âyetinin dört ay on gün olarak iddeti bildiren âyetten sonra indiğine dair dileyen kişiyle yeminleşirim."

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd der ki: Kısa Nisâ (Talâk) Süresindeki: "...Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." âyetinin Bakara Süresindeki söz konusu âyeti neshettiğine dair dileyen kişiyle lanetleşirim" dedi.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Mes'ûd der ki: Kısa Nisâ (Talâk) Süresindeki "...Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." âyeti, iddetleri neshetti. Boşanan veya kocası ölen her kadının iddeti doğum yapmalarıyla biter.

Târih'te Hâkim ve Deylemî, İbn Mes'ûd'dan merfû olarak aynısını bildirir.

Abd b. Humeyd, Buhârî, Taberânî ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Mes'ûd der ki: Onun durumunu ağırlaştırıyor ve ruhsatı kullanmasına mı izin vermiyor musunuz? Kadınlar hakkında Kısa Nisâ (Talâk) Süresindeki: "...Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." âyeti uzun sûreden sonra indirildi. Kadın doğum yaptığı zaman iddeti tamamlanır.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ebû Saîd el-Hudrî: "Kısa Nisâ (Talâk) sûresi, Bakara Süresindeki söz konusu âyetten yedi yıl sonra indi" dedi.

Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre Ubey b. Ka'b der ki: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'ın "Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." buyurduğunu işitiyorum. Burada kocası vefat eden hamile kadın mı kastedilmektedir?" dediğimde, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet" karşılığını verdi.

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ebû Seleme b. Abdirrahman der ki: İbn Abbâs ve Ebû Hureyre ile birlikte bir yerde idik. Bir kişi gelip: "Bana kocasının vefatından kırk gece sonra doğum yapan kadının hakkında fetva ver. Evlenmesi helal midir?" dedi. Bunun üzerine İbn Abbâs: "İki iddetten uzununu tamamlamakla mükelleftir" cevabını verdi. Ben: "Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır" deyince, İbn Abbâs: "Bu, boşanan kadın için geçerlidir" dedi. Ebû Seleme: "Eğer kadın bir yıl hamile kalsaydı iddeti ne olurdu?" deyince, İbn Abbâs: "Kadın uzun olan iddeti tamamlar" karşılığını verdi. Ebû Hureyre: "Ben kardeşim ile -yani Ebû Seleme ile- aynı fikirdeyim" dedi. Bunun üzerine İbn Abbâs kölesi Kureyb'i: "Bu konuda Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hükmü var mı?" diye sorması için Ümmü Seleme'ye gönderdi. Ümmü Seleme: "Subey'a el-Eslemiyye hamile iken kocası öldürüldü. Onun ölümünden kırk gece sonra da doğum yaptı. Dünürcü gelince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu evlendirdi" dedi.

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ebû Senâbil b. Ba'kek'ten bildirdiğine göre Subey'a bintu'l-Hâris kocasının vefatından yirmi üç gün sonra doğum yaptı. Nikah için de süslenmeye başladı. Onu bundan nehyettiler ve kınadılar. Bu durum Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) sorulunca: "Yapabilir, çünkü iddeti dolmuştur" buyurdu.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: Bir kadın kocasının vefatından yirmi üç gece sonra doğum yaptı. Sonra Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) giderek durumunu anlattı. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "İstediğini yapabilirsin" buyurdu. Yani evlenebilirsin demek istedi.

İbn Ebî Şeybe ve İbn Merdûye'nin Subey'a el-Eslemiyye'den bildirdiğine göre kocası vefat etti ve kocasının vefatından yirmi beş gece sonra doğum yaptı. Sonra evlilik hazırlıkları yapınca Ebu's-Senâbil b. Ba'kek: "Acele ettin, uzun olan dört ay on gün iddetini tamamla" dedi. Bunun üzerine o: "Ben bu durumu Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdim. Bana: "Eğer sâlih bir eş bulursan evlenebilirsin" buyurdu" dedi.

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe ve Abd b. Humeyd'in Misver b. Mahreme'den bildirdiğine göre Subey'a el-Eslemiyye hamile iken kocası vefat etti. Daha kocasının vefatından sonra birkaç gece geçmişti ki doğum yaptı. Loğusalığı bitirip temizlendikten sonra durumunu Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de evlenmesi için ona izin verince nikahlandı.

Abd b. Humeyd'in Hasan(-ı Basrî)'den bildirdiğine göre bir kadın kocasının vefatından birkaç gün sonra doğum yaptı. Bu kadın süslenip evlilik hazırlıkları yapınca, onunla karşılaşan Ebu's-Senâbil b. Ba'kek: "Yalan söyledin, Şüphesiz uzun olan iddeti tamamlamaktır" dedi. Bunun üzerine kadın Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) giderek durumunu anlattı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : "Ebu's-Senâbil yalan söylemiş, evlenebilirsin" buyurdu.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ebû Seleme b. Abdirrahman, İbn Abbâs ile kocası vefat eden kadının durumu konusunda tartıştı. İbn Abbâs: "Uzun olan iddet yerine getirilir" deyince Ebû Seleme: "Kadın doğum yaptığı zaman iddeti tamamlanır" dedi. Bu sırada Ebû Hureyre geldi ve Ebû Seleme'yi kastederek. "Ben kardeşim oğluyla aynı görüşteyim" dedi. Sonra bunu sorması için birini Hazret-i Âişe'ye gönderdiler. Hazret-i Âişe: "Subey'a kocasının vefatından birkaç gece sonra doğum yaptı. Sonra evlenmek için Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) izin istedi ve Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona izin verince evlendi" dedi.

Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ubeydullah b. Abdillah der ki: Mervân, Abdullah b. Utbe'yi Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine vermiş olduğu fetvayı sormak için Subey'a bintu'l-Hâris'e gönderdi. Subey'a, Sad b. Havle ile evli olduğunu ve Sa'd'ın Veda haccında vefat ettiğini söyledi. Bu kişi Bedir savaşına da katılmıştı. Subey'a kocasının vefatından sonra dört ay on gün olan iddetini tamamlamadan doğum yaptı. Temizlendikten sonra sürme çekmiş ve süslenmişti. Ebu's-Senâbil b. Ba'kek onu görünce: "Sanırım evlenmek istiyorsun! Oysa iddetin kocanın vefatından sonra dört ay on gündür" dedi. Bunun üzerine Subey'a, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) giderek durumumu anlatıp Ebu's-Senâbil'in dediklerini de söyledi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Artık yas tutma, eğer doğumu yaptıysan iddetin tamamlanmıştır" buyurdu.

İbn Ebî Şeybe ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hazret-i Ali, kocasının vefatından sonra doğum yapan kadın için: "Dört ay on gün iddette kalır" dedi.

İbn Ebî Şeybe ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, kocasının vefatından sonra doğum yapan kadın için: "Uzun olan iddeti tamamlar" dedi.

İbn Ebî Şeybe'nin Saîd b. el-Müseyyeb'den bildirdiğine göre Hazret-i Ömer bu konuyu Ali b. Ebî Tâlib ve Zeyd b. Sâbit ile istişare edince, Zeyd: "İddet (doğumdan sonra) tamamlanmış olur" deyince, Ali: "İddeti dört ay on gündür" dedi. Zeyd: "Eğer kadın iddetten kesilmiş ise" deyince, Ali: "O zaman uzun olan iddeti tamamlar" dedi. Bunun üzerine Ömer: "Kadın doğum yaptıktan sonra kocası daha mezara konulmamış naaşta duruyor olsa bile iddeti tamamlanmış olur" dedi.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Muğîre der ki: Şa'bî'ye: "Ali b. Ebî Tâlib'in: «Kocası vefat eden kadın uzun olan iddeti tamamlamakla mükelleftir» dediğine inanmıyorum" dediğimde, Şa'bî: "Evet, buna en çok inandığın şeye inandığın gibi inan. Ali bu konuda şöyle derdi: "Yüce Allah: «Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır» buyurmaktadır. Bu da boşanmış kadınlar için geçerlidir" karşılığını verdi.

Mâlik, Şafiî, Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Ömer'e kocası vefat etmiş hamile kadının durumu sorulunca: "Doğum yaptığı zaman evlenmesi helal olur" dedi. Ensâr'dan bir kişi ona, Ömer b. el-Hattâb'ın: "Kadın doğum yaptıktan sonra kocası daha mezara konulmamış yatağında duruyor olsa bile evlenmesi helal olur" dediğini haber verdi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Kadın hamile olduğuna işaret edecek bir düşük olayı yaşarsa iddeti tamamlanmış olur ve serbest kalır" dedi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) ve Muhammed (b. Şirin): "Kadın düşük yaparsa iddeti tamamlanmış olur" dediler.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbrâhîm(-i Nehaî): "Kadın, bir kan pıhtısı veya bir et parçası düşürürse iddeti tamamlanmış olur" dedi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "Kadının kocası vefat ederse veya onu boşarsa ve kadın da düşük yaparsa iddeti tamamlanmış olur. Ümmü veled düşük yaparsa hamileliği ayan olur ve kölelikten çıkmış olur" dedi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Şa'bî: "Bebek dört ayı tamamlayıp insan sûretine geçtikten sonra düşük yapan ümmü veled kölelikten çıkmış ve iddeti tamamlanmış olur" dedi.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs'a, hamile bir cariye satın alan adam hakkında: "Onunla ilişkide bulunabilir mi?" diye sorulunca: "Hayır" dedi ve: "...Hamile olanların iddeti ise, yüklerini bırakmalarıdır..." kelâmını okudu.

4 ﴿