7"Varlıklı olan kimse, nafakayı varlığına göre versin; rızkı ancak kendisine yetecek kadar verilmiş olan kimse, Allah'ın kendisine verdiğinden versin; Allah kimseye, verdiği rızkı aşan bir yük yüklemez. Allah, güçlükten sonra kolaylık verir." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Varlıklı olan kimse, nafakayı varlığına göre versin..." kelâmını açıklarken şöyle dedi: Hazret-i Ali bu konuda: "Boşamış olduğu eşi çocuğu emzirirse" dedi. İbnu'l-Münzir'in İbn Cüreyc'den bildirdiğine göre âyette geçen (.....) kelimesi daraltmak, "oliî" kelimesi ise vermek mânâsındadır. İbn Cerîr'in Ebû Sinân'dan bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb'a: "Ebu Ubeyde çok kalın elbise giyiyor, yemeklerin en kalitesizini yiyor" denilince, Ömer, Ebu Ubeyde'ye bin dinar gönderdi ve parayı götürene: "Bu parayı aldığı zaman ne yapacağına bak" dedi. Çok geçmeden Ebu Ubeyde en yumuşak elbiseler ve en güzel yemekleri yemeye başlayınca, parayı götüren gelip durumu Ömer'e bildirdi. Bunun üzerine Ömer: "Allah ona merhamet etsin" deyip, Ubeyde'nin bu hareketini, "Varlıklı olan kimse, nafakayı varlığına göre versin..." âyetiyle tevil etti. Beyhâkî'nin Şuabu'l-İmatı'da Tâvus'tan bildirdiğine göre Allah'ın Resûlü şöyle buyurdu: "Mümin, Allah'tan güzel terbiye almıştır. Allah kula genişlik verince, kul da elindekini geniş bir şekilde kullanır. Allah kula vermeyince ise, kul da kendisi için harcamayı kısar. " İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Ali der ki: Yanında yüz ölçek arpa olan bir adam Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) on ölçek arpayla, yüz dinarı olan bir adam on dinarla, on dinarı olan bir adam da bir dinarla gelip bunları ona verdiklerinde, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizler sevapta birsiniz. Her biriniz malının onda birini getirdi" buyurdu, sonra: "Varlıklı olan kimse, nafakayı varlığına göre versin" âyetini okudu. Taberânî'nin Ebû Mâlik el-Eş'ârî'den bildirdiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Üç kişiden birinin on dinarı vardı ve bu kişi bir dinarı sadaka olarak verdi. Diğerinin on ölçek tahılı vardı ve bu da bir ölçeğini sadaka olarak verdi. Üçüncüsünün yüz ölçek tahılı vardı ve bu da on ölçek tasaddukta bulundu. Bunların üçü de sevapta eşittirler. Üçü de malının onda birini tasadduk etti. Zira Yüce Allah: «Varlıklı olan kimse, nafakayı varlığına göre versin» buyurmuştur." Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre Ma'mer der ki: Zührî'ye, kişinin hanımına infakta bulunamayacak durumda olması halinde onların ayrılmasına karar verilebilir mi?" diye sorduğumda, "Kocaya fırsat verilir ve ayrılmalarına karar verilmez" deyip, "Allah kimseye, verdiği rızkı aşan bir yük yüklemez. Allah, güçlükten sonra kolaylık verir" âyetini okudu. Ma'mer der ki: Öğrendiğime göre Ömer b. Abdilaziz de Zührî'nin söylediğini söylemiştir. |
﴾ 7 ﴿