TAHRÎM SÛRESİİbnu'd-Durays, Nehhâs, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Tahrîm, İbn Merdûye'nin rivâyetinde ise Mutaharrem Sûresi Medine'de nâzil olmuştur. İbn Merdûye'nin Abdullah b. ez-Zûbeyr'den bildirdiğine göre Nisâ ve Tahrîm Sûreleri Medine'de nâzil olmuştur. 1"Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir." İbn Sa'd, Abd b. Humeyd, Buhâri, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Zeyneb'in yanında kalıp bal içiyordu. Ben ve Hafsa, Allah'ın Resûlü hangimizin yanına girerse: «Ben sende urfut ağacı zamkı kokusu alıyorum. Urfut ağacı zamkı mı yedin?» demek üzere anlaştık. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birimizin yanına girince, anlaştığımız şeyi söyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hayır, Zeyneb bint Cahş'ın yanında bal içmiştim. Bir daha asla içmeyeceğim" buyurunca: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Allah, (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmanızı size meşru kılmıştır. Sizin yardımcınız Allah'tır. O, bilendir, hikmet sahibidir... (Hazret-i Âişe ve Hafsa hakkında da) Eğer ikiniz de Allah'a tövbe ederseniz, (yerinde olur). Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de (ona) yardımcıdır" âyetleri indi. Allah'ın Resûlü hakkında da "Bal içtim" dediği için: "Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti..." âyeti indi. İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Sevde'nin yanında bal şerbeti içtikten sonra Hazret-i Âişe'nin yanına girince, Hazret-i Âişe: "Senden bir koku alıyorum" dedi. Hafsa'nın yanına girince Hafsa da: "Senden bir koku alıyorum" deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Galiba Sevde'nin yanında içtiğim şerbettendir. Vallahi, bir daha ondan içmeyeceğim" dedi. Bunun üzerine: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?" âyeti nâzil oldu. İbn Sa'd'ın bildirdiğine göre Abdullah b. Râfi der ki: Ümmü Seleme'ye: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?" âyetini sorduğumda şöyle cevap verdi: "Yanımda bir tulum beyaz bal vardı. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) de ondan yalardı ve onu çok severdi. Hazret-i Âişe ona: "O balın arısı, balını urfut ağacından almıştır" deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o balı kendisine haram kıldı. Bunun üzerine bu âyet indirildi." İbn Sa'd ve Abd b. Humeyd'in Abdullah b. Utbe'den bildirdiğine göre kendisine: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) neyi kendine haram kılmıştı?" diye sorulunca, Abdullah b. Utbe: "Bir tulum balı haram kılmıştı" cevabını verdi. Nesâî, Hâkim ve İbn Merdûye'nin Enes'ten bildirdiğine göre Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisiyle ilişkiye girdiği bir cariyesi vardı. Hazret-i Âişe ve Hafsa da bu cariyeyi bırakması için devamlı Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) ısrar ederlerdi. Sonunda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu cariyeyi kendine haram kıldı. Bunun üzerine: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyeti nâzil oldu. Bezzâr ve Taberânî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyeti Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) cariyesi hakkında nâzil olmuştur. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Ömer b. el- Hattâb'a: "Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) aleyhine yardımlaşan iki hanımı hangisiydi?" diye sorduğumda şöyle cevap verdi: Onlar, Âişe ve Hafsa'dır. Olayın çıkışı İbrâhîm'in Kıbtî olan annesi hakkındaydı. Hazret-i Peygamber, Hafsa'nın sırası olduğu günde ve onun odasında İbrâhîm'in annesiyle temasta bulunmuştu. Hafsa onları kendi odasında o şekilde bulunca: "Ey Allah'ın elçisi! Benim günümde, benim nöbetimde ve benim yatağımda ha? Eşlerinden hiçbirine yapmadığın bir şeyi bana yaptın" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : "istemez misin ki ben onu kendime haram kılayım da bir daha ona hiç yaklaşmıyayım" buyurunca Hafsa: "Evet isterim" karşılığını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu (cariyesini) kendine haram kıldı ve: "Bunu başka birisine sakın söyleme" buyurdu; ancak Hafsa bu sırrı Hazret-i Âişe'ye söyledi. Allah onun, bu sırrı açığa vurduğunu bildirdi ve: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir..." âyetlerini indirdi. Öğrendiğimize göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yemininin kefaretini verdi ve o cariyesiyle tekrar ilişkiye girdi. İbnu'l-Münzir, Taberânî ve İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyetinde kastedilen, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine cariyesini haram kılmasıdır. İbn Sa'd ve İbn Merdûye, İbn Abbâs'ın şöyle dediğini bildirir: Hazret-i Âişe ve Hafsa birbirlerini çok severlerdi. Hafsa babasının yanında kalmak için gidince Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) cariyesini çağırdı ve cariye Allah'ın Resûlü ile Hafsa'nın evinde kaldı. Bu, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kalma sırasının Hazret-i Âişe'de olduğu gün olmuştu. Hafsa dönüp Allah'ın Resûlü ile cariyeyi evinde görünce, cariyenin çıkmasını beklemeye başladı ve çok kıskandı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cariyesini çıkarınca Hafsa girip: "Yanında kimin olduğunu gördüm. Vallahi, bana kötü davrandın" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Vallahi, seni razı edeceğim. Sana bir sır söyleyeceğim, bunu gizli tut" buyurunca, Hafsa: "Bu sır nedir?" diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Seni razı etmek için bu cariyeyi kendime haram kıldığıma seni şahit tutuyorum" buyurdu; ama Hafsa gidip bunu Hazret-i Âişe'ye söyleyerek: "Sevin, Allah'ın Resûlü cariyesini kendine haram kıldı" dedi. Hafsa, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine verdiği bu sırrı açıklayınca, Allah bunu Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdi ve: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyetini indirdi. İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb'ın yanında: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyeti zikredilince: "Bu âyet, Hafsa hakkında nâzil oldu" demiştir. İbn Merdûye'nin Enes'ten bildirdiğine göre Allah'ın Resûlü oğlu İbrâhîm'in annesini Ebû Eyyûb'un evinde oturttu. Hazret-i Âişe der ki: "Allah'ın Resûlü İbrâhîm'in annesinin yanına yalnızken girdi ve onunla birlikte olunca da cariye İbrâhim'e hamile kaldı. Cariyenin hamileliği belli olunca ben bundan korktum. Hazret-i Peygamber cariye doğum yapıncaya kadar (bu konuda) bir şey söylemedi. İbrâhîm'in annesinin sütü gelmeyince Resûlüllah çocuğun süt ihtiyacı için bir koyun satın aldı. Çocuk bu koyunun sütünden içip gelişti ve rengi beyazlaştı. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün bu çocuğu omuzlarında taşıyarak gelip: "Ey Âişe! Çocuğun kime benzediğini görüyorsun?" diye sorunca, ben kıskançlıkla: "Kimseye benzetemiyorum" cevabını verdim. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) : "Tenini bile mi?" diye sorunca ise: "Ömrüme yemin olsun ki koyun sütüyle beslenenin teni elbette ki güzel olur" dedim." Hazret-i Aişe ve Hafsa bundan endişeye düşüp Hafsa Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) kınayınca Allah'ın Resûlü cariyeyi kendine haram kıldı ve bunu kendisine bir sır olarak söyledi; ama Hafsa bunu Hazret-i Âişe'ye söyledi. Bunun üzerine Tahrîm âyeti nâzil olunca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir köle azad etti. İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Hafsa, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmü veledi olan İbrâhim'in annesi Mâriye'yi evinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İle beraber bulunca, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Hafsa'nın gönlünü almak için Mâriye'yi kendine haram kıldı ve Hafsa'dan bunu gizlemesini istedi. Hafsa, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Mâriye'yi kendine haram kıldığı sırrını Hazret-i Âişe'ye söyledi. Yüce Allah "Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti..." âyetini indirip Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) yemin kefâreti vermesini emretti. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde, "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyetini açıklarken şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Siranin Hafsa'da olduğu gün, İbrâhim'in annesi olan Kıpti cariyesini kendine haram kıldı ve bunu gizlice Hafsa'ya söyledi. Hafsa bu sırrı Hazret-i Âişe'ye bildirdi. Hazret-i Âişe ve Hafsa, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) diğer eşlerine karşı birbirlerine destek oluyorlardı. Yüce Allah bu âyetle Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi nefsi için haram kıldığı şeyi helak etti ve yeminin kefâretini vermesini emrederek: "Allah şüphesiz size, yeminlerinizi kefâretle geri almanızı meşru kılmıştır..." buyurdu. Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in Şa'bî ve Katâde'den bildirdiğine göre: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyetinden kastedilen Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) cariyesini kendine haram kılmasıdır. Şa'bî: "Allah'ın Resûlü, cariyesini kendine haram kılarken yemin de etmişti. Allah onu cariyesini haram kılması sebebiyle azarlamış ve yemin kefareti vermesini emretmiştir" dedi. Katâde ise: "Onu kendine haram kılması yemin sayılmıştı" demiştir. İbn Sa'd'ın Zeyd b. Eslem'den bildirdiğine göre Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) İbrâhim'in annesini kendine haram kılıp: "O bana haramdır. Vallahi, ona yaklaşmayacağım" deyince: "Allah şüphesiz size, yeminlerinizi kefâretle geri almanızı meşru kılmıştır..." âyeti nâzil oldu. İbn Sa'd'ın Mesrûk ve Şa'bî'den bildirdiğine göre Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) cariyesinden vazgeçip kendine haram kılınca: "Allah şüphesiz size, yeminlerinizi kefâretle geri almanızı meşru kılmıştır..." âyeti ile "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyeti nâzil oldu. İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle dedi: Biz yürürken ve bu sırada Hafsa ve Hazret-i Âişe ile ilgili mesele hakkında konuşurken Ömer b. el- Hattâb bize yetişti. Bunun üzerine biz susunca: "Beni görünce neden sustunuz? Ne konuşuyordunuz?" diye sordu. Müsned'de Heysem b. Kuleyb ve el-Muhtâre'de Diyâ el-Makdisî, Nâfi vasıtasıyla, İbn Ömer'den, o da Hazret-i Ömer'den bildirir: Allah'ın Resûlü Hafsa'ya: "Bunu kimseye söyleme, İbrâhim'in annesi bana haram olsun" buyurunca, Hafsa: "Allah'ın sana helal kıldığını haram mı ediyorsun?" diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Vallahi, ona yaklaşmayacağım" buyurdu ve ona yaklaşmadı. Hafsa bunu Hazret-i Âişe'ye bildirince Yüce Allah, "Allah şüphesiz size, yeminlerinizi kefâretle geri almanızı meşru kılmıştır..." âyetini indirdi. Saîd b. Mansûr ve İbnu'l-Münzir'in Dahhâk'tan bildirdiğine göre Hafsa bir gün babasını ziyaret etti. Hafsa'nın günü olduğu için Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve onu evinde bulamadı. Bunun üzerine cariyesi Mâriye'yi çağırıp Hafsa'nın evinde onunla birlikte oldu. Onlar bu haldeyken Hafsa geldi ve: "Ey Allah'ın Resûlü! Bunu benim evimde ve sıranın bende olduğu günde mi yapıyorsun!" dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "O bana haram olsun, sen de bunu kimseye söyleme" buyurdu; ama Hafsa Hazret-i Âişe'ye gidip olanları anlattı. Bunun üzerine: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir... Ey Peygamber'in eşleri! Eğer ikiniz de Allah'a tövbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur. Eğer eşinizin aleyhinde yardımlaşarak bir şey yapmağa kalkarsanız, bilin ki Allah onun dostu, bundan başka Cebrail, iyi müminler ve melekler de yardımcısıdır" âyetleri nâzil oldu. Taberânî M. el-Evsat'ta ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ebû Hureyre der ki: Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Hafsa'nın evinde cariyesi Mâriye ile birlikte oldu ve Hafsa onları evinde görünce: "Ey Allah'ın Resûlü! Hanımlarının evi arasında benim evimde mi?" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bir daha ona dokunmam haram olsun. Sen de bunu gizle" buyurdu, ama Hafsa çıkıp Hazret-i Âişe'ye giderek: "Seni müjdeleyeyim mi?" dedi. Hazret-i Âişe: "Neyle?" diye sorunca, Hafsa şöyle dedi: "Mâriye'yi Allah'ın Resûlü ile beraber evimde gördüm ve: "Ey Allah'ın Resûlü! Hanımlarının evi arasında benim evimde mi?" dedim. Sevinilecek ilk şey Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) onu kendine haram kılmasıdır. Sonra Allah'ın Resûlü bana: "Ey Hafsa! Seni müjdeleyeyim mi?" diye sordu ve babanın, Allah'ın Resûlünden sonra idareyi alacağını, babamın da babandan sonra idareyi alacağını bildirdi. Bana da bunu gizlememi ve kimseye söylemememi emretti." Bunun üzerine Yüce Allah: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyetini indirdi. Yani cariyelerini neden kendine haram kılıyorsun. "Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. O, bunu Peygamberin diğer bir eşine haber verince, Allah da Peygambere durumu bildirmiş, o da bir kısmını yüzüne vurmuş bir kısmını yüzüne vurmaktan geri durmuştu. Eşine, gizlice söylediği şeyi başkasına nakletmiş olduğunu bildirince, eşi: «Bunu sana kim haber verdi?» demiş, o da: «Bana, herşeyi bilen ve herşeyden haberdar olan Allah haber verdi» demişti" Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine gizlice söz söylediği kişi Hafsa'dır. Hafsa'nın kendisine verilen sırrı bildirdiği diğer eş ise Hazret-i Âişe'dir. Yüce Allah âyetle Hafsa'nın Mariye'yle ilgili durumu Hazret-i Âişe'ye söylediğini Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirmiştir. Allah'ın Resûlü de Mâriye'yle ilgili olanı Hafsa'nın yüzüne vurmuş, Hazret-i Ebû Bekr ve Hazret-i Ömer'in hilafetiyle ilgili söylediğini ise yüzüne vurmamıştır. Sonra onları azarlayıp: "Ey Peygamber'in eşleri! Eğer ikiniz de Allah'a tövbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur. Eğer eşinizin aleyhinde yardımlaşarak bir şey yapmağa kalkarsanız, bilin ki Allah onun dostu, bundan başka Cebrail, iyi müminler ve melekler de yardımcısıdır" buyurmuştur. Âyetteki iyi müminlerden kasıt, Ebû Bekr ve Ömer'dir. Yüce Allah: "Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi, kendini Allah'a veren, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir" buyurarak Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem)'e dul olanlardan Âsiye binti Muzâhim ve Hazret-i Nuh'un (aleyhisselam) kız kardeşini, bakirelerden ise Meryem binti İmrân ve Hazret-i Mûsa'nın (aleyhisselam) kız kardeşini vaad etmiştir. İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir" âyeti, kendini Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) takdim eden kadın hakkında nâzil olmuştur. |
﴾ 1 ﴿