8"Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve onunla birlikte îman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nârları aydınlatıp gider de: «Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin» derler." Abdurrezzâk, Firyabî, Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, Hennâd, İbn Menî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hâkim, İbn Merdûye ve Şuabu'l-İman'da Beyhaki, Numan b, Beş'ir'den bildirir: Ömer b. el- Hattâb'a, nasuh tövbenin ne olduğu sorulunca: "Kişinin kötü amelden dolayı tövbe etmesi ve bir daha asla ona dönmemesidir" cevabını vermiştir.' İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Şuabu'l-İman'da Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ubey b. Ka'b der ki: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) nasuh tövbenin ne olduğunu sorduğumda: "Günah işlediğin anda bu günahı işlediğine pişmanlık duymak, o anda geç kalmadan Allah'tan bağışlanma dilemen, sonra da o günaha bir daha asla dönmemendir" buyurdu. Ahmed, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Günahtan tövbe etmen, o günaha asla bir daha geri dönmemendir" buyurmuştur. İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Muâz b. Cebel: "Ey Allah'ın Resûlü! Nasuh tövbe nedir?" diye sorunca, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kulun işlediği günaha tövbe etmesi, Allah'tan bağışlanma dilemesi, sonra sütün memeye geri dönemediği gibi o günaha tekrar dönmemesidir" cevabını verdi. İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: "Nasuh tövbe, kulun günahına tövbe etmesi ve bir daha asla o günaha dönmemesidir" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, nasuh tövbenin, kişinin tövbe ettikten sonra o günaha geri dönmemesi olduğunu söylemiştir. İbn Ebî şeybe ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid, nasuh tövbenin, kişinin tövbe ettikten sonra o günaha geri dönmemesi olduğunu söylemiştir Abd b. Humeyd, Hasan(-ı Basrî)'den aynısını bildirir. İbn b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde nasuh kelimesinin, doğru ve samimi mânâsında olduğunu söylemiştir. Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: Nasuh tövbe her günahı affettirir. Bu, Kur'ân'da geçmektedir" deyip: "Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, «Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin» derler" âyetini okudu. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Âsim bu âyeti (.....) şeklinde okumuştur. Hâkim ve Şuabu'l-İman'da Beyhaki, İbn Abbâs'ın: "Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, «Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin» derler" âyetini açıklarken şöyle dediğini bildirir: "Muvahhidlerden hiç kimse yoktur ki, kendisine kıyamet günü bir nur verilmesin. Münafıkların nuru ise söndürülür. Mümin, münafığın nurunun söndürüldüğünü görünce korkuya kapılır. "Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin, derler" kelâmı buna işaret etmektedir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in Mücâhid'den bildirdiğine göre: "Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla..." sözünü müminler, münafıkların nuru söndürüldüğü zaman söyleyeceklerdir. |
﴾ 8 ﴿