17

"Artık Sur'a bir tek defa üflendiği, yer ve dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığı zaman, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur. Gök yarılır; o gün düzeni bozulur. Melekler onun etrafındadır. O gün Rabbinin Arş'ını, bunların da üstünde olan sekizi yüklenir."

Hâkim ve Beyhakî'nin el-Ba's ve'n-Nüşûr'da bildirdiğine göre Ubey b. Ka'b: "Yer ve dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığı zaman" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Yer ile dağlar kaldırıp birbirine çalındığı zaman toz olur ve sadece kafirlerin yüzünü kaplarlar. Ancak müminlere hiç değmezler. "O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür" kelâmında ifade edilen de budur.

Tastî'nin bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) kelâmının anlamı nedir?" diye sorunca, İbn Abbâs: "Sur'a son defa üflendiği zaman şiddetli bir şekilde sarsılmalarıdır" dedi. Nâfi': "Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca da İbn Abbâs şu karşılığı verdi: "Evet, bilirler. Adiy b. Zeyd'in:

"Kral hazineleriyle birlikte vaadler de dağıtıyor

Ki neredeyse mülkü sarsılıp yok olacak gibiydi" dediğini işitmez misin?"

Abdurrezzâk ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Zührî: "Yer ve dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığı zaman" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bana bildirilene göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah yeri toplayıp semayı da dürer. Ondan sonra: «Hükümranlık kiminmiş? Hani nerede yeryüzünün hükümdarları?» diye sorar. "

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Gök yarılır..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Gök açılır ve kapı kapı olur" âyetinde ifade edilen durumdur.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...O gün düzeni bozulur" âyetini açıklarken: "Delik deşik olur" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Melekler onun etrafındadır" âyetini açıklarken: "Melekler semanın çevresinde bulunurlar" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Rabî' b. Enes: "Melekler onun etrafındadır" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Melekler delik deşik olan semanın bu deliklerinden yeryüzü ahalisini ve yaşadıkları dehşeti seyrederler."

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Saîd b. Cüvbeyr ve Dahhâk: "Melekler onun etrafındadır" âyetini açıklarken: "Melekler semanın parçalanmayan, bozulmayan kısmında dururlar" demişlerdir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Dahhâk, Katâde ve Saîd b. Cübeyr: "Melekler onun etrafındadır" âyetini açıklarken: "Melekler semanın kenarında bulunurlar" demişlerdir.

Firyâbî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Melekler onun etrafındadır" âyetini açıklarken: "Melekler semanın parçalanmayan ve bozulmayan kısmında dururlar" demiştir.

Abd b. Humeyd, Osman b. Saîd ed-Dârimî er-Reddu Ala'l-Cehmiyye'de, Ebû Ya'lâ, İbnu'l-Münzir, İbn Huzeyme, Hâkim, İbn Merdûye ve Hatîb'in Tâli't-Talhîs'de bildirdiğine göre Abbâs b. Abdilmuttalib: "...O gün Rabbinin Arş'ını, bunların da üstünde olan sekizi yüklenir" kelâmını açıklarken: "Dağ keçisi suretinde olan sekiz melek Arş'ı taşır" demiştir.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in değişik kanallardan bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...O gün Rabbinin Arş'ını, bunların da üstünde olan sekizi yüklenir" kelâmını açıklarken: "Sayılarını ancak Allah'ın bilebildiği sekiz saf melek Arş'ı taşır" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Dahhâk: "...O gün Rabbinin Arş'ını, bunların da üstünde olan sekizi yüklenir" kelâmını açıklarken şöyle demiştir: "Bazıları bunun, sayılarını ancak Allah'ın bilebildiği sekiz saf melek olduğunu söyler. Bazılarına göre bunlar başları yedinci kat semada Arş'ın yanında, ayakları ise yerin en alt tabakasında olan, başlarında dağ keçisinin boynuzlarını andıran boynuzlar bulunan sekiz melektir. Bu boynuzun da dip kısmı ile uç kısmı arasında beş yüz yıllık bir mesafe vardır."

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Rabî': "...O gün Rabbinin Arş'ını, bunların da üstünde olan sekizi yüklenir" kelâmını açıklarken: "Sekiz tane melek taşır" demiştir.

İbn Cerîr'in İbn Zeyd'den bildirdiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bugün Arş'ı dört, kıyamet sonrası ise sekiz (melek) taşır" buyurmuştur.

İbn Ebî Hâtim, İbn Zeyd'den bildirir: "Arş'ı taşıyan meleklerden ismi verilen melek sadece İsrafil'dir. Mikail, Arş'ı taşıyan meleklerden değildir."

İbn Ebî Hâtim, Fevâid'de Temmâm er-Râzî ve İbn Asâkir, Ebu'z- Zâhiriyye'den bildirir: "Bana ulaştığına göre kıyamet gününde Arş'ı taşıyacak olan sekiz'den biri de Lübnan dağıdır."

İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Ka'b: "Kıyamet gününde Arş'ı taşıyacak olan sekiz'den biri de Lübnan dağıdır" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Meysere: "...O gün Rabbinin Arş'ını, bunların da üstünde olan sekizi yüklenir" kelâmını açıklarken şöyle demiştir: "Bunların ayakları yerde başları ise Arş'ın yanındadır. Nur'un ışığından dolayı başlarını kaldırıp da bakamazlar."

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir, Vehb b. Münebbih'ten bildirir: Dört melek Arş'ı omuzlarında taşır. Bunlardan her bir meleğin biri öküz, biri aslan, biri kartal, biri de insan yüzü olmak üzere dört tane yüzü olur. Ayrıca her birinin de dört kanadı bulunur. Bu kanatlardan ikisiyle Arş'a bakıp çarpılmamak için yüzünü kapatır, ikisini de uçmak için kullanır. Bunların ayakları yıldızların üzerindedir ve Arş da omuzlarındadır. "Azameti gökler ile yerleri dolduran kudretli Allah'ı takdis edin!" sözünden başka da bir şey konuşmazlar.

17 ﴿