16

"Nimet içinde yüzen o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. Şüphesiz bizim yanımızda bukağılar ve yakıcı bir ateş var. Boğazdan geçmez bir yiyecek ve elem verici bir azap var. O gün yeryüzü ve dağlar sarsılır; dağlar çöküntü ile akıp giden kum yığınına döner... Ama Firavun o peygambere isyan etti, biz de onu ağır ve çetin bir şekilde yakalayıverdik."

Ebû Ya'lâ, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Hâkim ve Beyhakî Delâil'de Hazret-i Âişe'den bildirir: "Nimet içinde yüzen o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver" âyeti nazil olduktan kısa bir süre sonra Bedir savaşı oldu."

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Nimet içinde yüzen o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bize ulaşana göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Müminlerin fakirleri zenginlerinden kırk yıl önce Cennete girer. Bu zenginler de diz çökmüş bir şekilde haşredilirler ve onlara: «Sizler dünya ahalisinin kralları ve yöneticileriydiniz. Size ihsan ettiğim bu imkanlarla neler yaptınız?» diye sorulur." Verilen mühlet de savaş olana kadardır.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Nimet içinde yüzen o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver" âyetini açıklarken: "Onlara mühlet ver, zira Yüce Allah'ın onlarla işi, onlara yapacakları vardır" demiştir. (.....) âyetini da: "Yanımızda onlar için hazırlanmış bukağılar var" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: (.....) âyetini: "Yanımızda onlar için hazırlanmış bukağılar var" şeklinde açıklamıştır.

Ahmed Zühd'de, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini: "Yanımızda onlar için hazırlanmış bukağılar var" şeklinde açıklamıştır.

İbn Ebî Şeybe ve Abd b. Humeyd, İkrime'den aynısını bildirir.

Abd b. Humeyd, Hammâd ile Tâvus'tan aynısını bildirir.

İbn Cerîr ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Enkâl, ateşten bukağılardır" demiştir.

Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Süleymân et-Teymî: "Şüphesiz bizim yanımızda bukağılar var..." âyetini açıklarken: "Vallahi bu bukağılar asla çözülemeyecek kadar ağırdır" demiş ve ağlamıştır.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İmrân el-Cevnî: "Vallahi bu bukağılar asla çözülmez" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Ebi'd-Dünya Sifatu'n-Nâr'da, Abdullah b. Ahmed Zühd'de zevâidinde, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Hâkim ve Beyhakî'nin el-Ba's'da bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Boğazdan geçmez bir yiyecek var..." âyetini açıklarken: "Bu yiyeceklerin dikenleri vardır ve boğaza battığı zaman ne iner, ne de geri çıkarlar" demiştir.

Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Boğazdan geçmez bir yiyecek var..." âyetini açıklarken: "Bu yiyecek zakkum ağacıdır" demiştir.

Abd b. Humeyd, Mücâhid'den aynısını bildirir.

Ahmed Zühd'de, Hennâd, Abd b. Humeyd ve Muhammed b. Nasr, Humrân b. A'yan'dan bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şüphesiz bizim yanımızda bukağılar ve yakıcı bir ateş var. Boğazdan geçmez bir yiyecek ve elem verici bir azap var" âyetlerini okudu. Elim verici azap var ifadesine ulaşınca da kendinden geçip bayıldı.

Ebû Ubeyd Fadâil'de, Ahmed Zühd'de, İbn Ebi'd-Dünya Na'tu'l-Hâifîn'de, İbn Cerîr, İbn Ebî Dâvud eş-Şerîa'da, İbn Adiy el-Kâmil'de ve Beyhakî Şuabu'l- îman'da Humrân b. A'yan vasıtasıyla Ebû Harb b. Ebi'l-Esved'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) adamın birinin: "Şüphesiz bizim yanımızda bukağılar ve yakıcı bir ateş var. Boğazdan geçmez bir yiyecek ve elem verici bir azap var" âyetlerini okuduğunu işitince kendinden geçip bayıldı.

Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) ifadesini açıklarken: "Mehîl, bir kısmını tuttuğun zaman geriye kalan kısmı da onu takip eden, onunla gelen şeydir" demiştir.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) ifadesini: "Akıcı kum" şeklinde açıklamıştır. (.....) ifadesini de: "Çetin bir şekilde yakalamak" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) ifadesini: "Akıp giden kum yığını" şeklinde açıklamıştır, (.....) ifadesini de: "Çetin bir şekilde yakalamak" şeklinde açıklamıştır.

Tastî'nin bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) "ifadesinin anlamı nedir?" diye sorunca, İbn Abbâs: "Kaçamayacak şekilde sertçe yakalamak, anlamındadır" dedi. Nâfi': "Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca da İbn Abbâs şu karşılığı verdi: "Evet, bilirler. Şairin:

"Hayatın rezilliği ile ölümün rezilliği

Kaçınılması mümkün olmayan iki yemektir" dediğini işitmez misin?"

16 ﴿