13"Kıyamet gününe yemin ederim. Ve nefsi levvâmeye yemin ederim. İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor? Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter. Fakat insan önündekini yalanlamak ister. «Kıyamet günü ne zamanmış?» diye sorar. Gözün kamaştığı, Ay'ın tutulduğu, Güneş ve Ay bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: «Kaçış nereye?» diyecektir. Hayır, sığınacak yer yoktur. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir." İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: (.....) âyetini: "Yemin ederim!" şeklinde açıklamıştır. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Hâkim, Saîd b. Cübeyr'den bildirir: İbn Abbâs'a: "Kıyamet gününe yemin ederim" âyetini sorduğumda: "Rabbin, yarattıklarından dilediği şey üzerine yemin eder" dedi. "Ve nefsi levvâmeye yemin ederim" âyetini sorduğumda: "Kınanmış olan nefse yemin ederim, anlamındadır" dedi. "İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor? Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter" âyetlerini sorduğumda da: "Yüce Allah dilerse onların parmaklarını deve ve atın ayakları gibi çift veya tek tırnaklı da yapabilir" dedi. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: "Kıyamet gününe yemin ederim" âyetini açıklarken: "Yüce Allah yarattıklarından dilediği şey üzerine yemin eder" demiştir. (.....) âyetini açıklarken de: "Nefsi levvâme, günahkar olan nefis anlamındadır. Yüce Allah burada böylesi bir nefse yemin etmemiştir" demiştir. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Ve nefsi levvâmeye yemin ederim" âyetini açıklarken: "Nefsi levvâme'den kasıt, kınanmış olan nefistir" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Ve nefsi levvâmeye yemin ederim" âyetini açıklarken: "İyi olsun kötü olsun yaptığı her şeyde kendini kınayan ve: "Şöyle yapsaydın, böyle yapsaydın" diyen nefistir" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Ve nefsi levvâmeye yemin ederim" âyetini açıklarken: "Nefsi levvâme'den kasıt, geçmiş için pişman olan ve bu konuda kendini kınayan nefistir" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Ve nefsi levvâmeye yemin ederim" âyetini açıklarken: "Nefsi levvâme'den kasıt, geçmiş için pişman olan ve bu konuda kendini kınayan nefistir" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Ebi'd-Dünya'nın Muhâsebetu'n-Nefs'de bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Ve nefsi levvâmeye yemin ederim" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Mümin her zaman için: «Bu sözü niye söyledim! Bunu neden yedim! Bunu neden düşündüm!» şeklinde kendi nefsini hesaba çekip sorgular. Günahkâra gelince ise yaşayıp gider de hiçbir zaman nefsini hesaba çekip onu kınamaz." Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter" âyetini açıklarken: "Dilersek onun parmaklarını birleştirir tek parça yaparız" demiştir. Abdurrezzâk, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter" âyetini açıklarken: "Dilersek onun parmaklarını birleştirir devenin ayağı gibi tek parça yaparız" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Yüce Allah dilese onların parmaklarını birleştirip deve ayağı veya at toynağı gibi yapardı. Ancak ey insanoğlu! Yüce Allah onları güzel ve düzgün bir şekle koyup yaratmıştır." Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter" âyetini açıklarken: "Yüce Allah dilerse insanın ayaklarını deve ayağı gibi yapar. Bu şekilde de insan onlarla hiçbir iş yapamaz" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İkrime: "Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter" âyetini açıklarken: "Yüce Allah dilerse insanın ayaklarını deve ayağı gibi yapar. Bu şekilde de insan onlardan gereği gibi faydalanamaz" demiştir. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter" âyetini açıklarken: "Yüce Allah dilerse insanın el ve ayaklarını deve ayağı gibi yapmaya kadirdir" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî), "Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter" âyetini okudu ve şöyle dedi: "Yüce Allah insanın yiyeceğini temiz kılmak istediği içindir ki onun ellerini tırnaklı veya toynaklı hayvanlar gibi yapmamıştır. Ona ihsan ettiği elleriyle yemeğini yer, kötü şeylerden sakınır. Hayvanlar ise bunları ağzıyla yerine getirir." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Fakat insan önündekini yalanlamak ister" âyetini açıklarken: "Burnunun doğrultusunda koşmak, kafasının dikine gitmek ister" demiştir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Fakat insan önündekini yalanlamak ister" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt, hesap gününü yalanlayan kafirdir" demiştir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Fakat insan önündekini yalanlamak ister" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "İnsan günah olan bir durum karşısında «Önce yapayım sonra tövbe ederim» der, anlamındadır." İbn Ebi'd-Dünya Zemmu'l-Emel'de ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Fakat insan önündekini yalanlamak ister" âyetini açıklarken: "Günah olan şeyleri hemen işler de tövbeyi erteler, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Fakat insan önündekini yalanlamak ister" âyetini açıklarken: "Burnunun doğrultusunda koşmak, kafasının dikine gitmek ister" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Fakat insan önündekini yalanlamak ister" âyetini açıklarken: "Allah'a isyan olan bir işte ısrarla yürür gider" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Fakat insan önündekini yalanlamak ister" âyetini açıklarken: "Yüce Allah'ın korudukları hariç, insan nefsinin devamlı olarak günahlara doğru meylettiğini görürsün" demiştir. "Kıyamet günü ne zamanmış, diye sorar" âyetini açıklarken: "Kıyamet ne zaman kopacak, diye sorar" demiştir. Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hâkim ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Fakat insan önündekini yalanlamak ister" âyetini açıklarken: "İleride tövbe ederim diyerek tövbesini hep erteler" demiştir. "Kıyamet günü ne zamanmış, diye sorar" âyetini açıklarken de şöyle demiştir: "Kıyamet ne zaman kopacak, diye sorar. Yüce Allah da buna cevaben: "Gözün kamaştığı, Ay'ın tutulduğu, Güneş ve Ay bir araya getirildiği zaman..." buyurmuştur. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Göz kamaştığı zaman" âyetini açıklarken: "Ölüm geldiği zaman, anlamındadır" demiştir. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Göz kamaştığı zaman" âyetini açıklarken: "Gözler dehşet içinde dikilip kaldığı zaman, anlamındadır" demiştir. "Ay tutulduğu zaman" âyetini açıklarken de: "Ay'ın ışığı söndüğü zaman, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Göz kamaştığı zaman" âyetini açıklarken: "Ölüm anında gözün dehşet içinde dikilip kalmasıdır" demiştir. "Ayın tutulduğu, Güneş ve Ay bir araya getirildiği zaman" âyetlerini açıklarken de: "Kıyamet gününde Ay'ın ışığının gittiği, Güneş ile Ay dürüldüğü zaman, anlamındadır" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Güneş ve Ay bir araya getirildiği zaman" âyetini açıklarken: "Kıyamet gününde Güneş ile Ay dürüldüğü zaman, anlamındadır" demiştir. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Atâ b. Yesâr: "Güneş ve Ay bir araya getirildiği zaman" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Kıyamet gününde Güneş ile Ay bir araya getirilip denize atılırlar. Bu şekilde deniz Yüce Allah'ın büyük ateşine dönüşür." Ebû Ubeyd, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir, Abdullah b. Hâlid'den bildirir: "Kaçış nereye?" âyetini İbn Abbâs: (.....) lafzıyla, Fe harfini esre ile okumuştur. Yahya b. Vessâb ise (.....) lafzıyla, Fe harfini fetha ile okumuştur. Abd b. Humeyd, İbn Ebi'd-Dünya el-Ehvâl'de, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in değişik kanallardan bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: "Kaçacakları ne bir kale, ne de bir sığınakları olur" şeklinde açıklamıştır. Başka bir lafızda: "Böylesi bir şeyden kaçış yoktur" şeklindedir. Başka bir lafızda da: "Kaçıp sığınacakları bir dağ bulamazlar" şeklindedir. Tastî'nin bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) ifadesinin anlamı nedir?" diye sorunca, İbn Abbâs: "Vezer ifadesi, sığınak anlamındadır" dedi. Nâfi': "Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca da İbn Abbâs şu karşılığı verdi: "Evet, bilirler. Amr b. Külsûm'un: "Ömrüne yemin olsun ki ne ferah bir mekanı vardır Ömrüne yemin olsun ki ne de sığınacak bir yeri" dediğini işitmez misin?" Abd b. Humeyd, İbn Ebi'd-Dünya el-Ehvâl'de, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: (.....) âyetini açıklarken: "Kaçıp sığınacakları bir kale bulamazlar" demiştir. Abd b. Humeyd de Saîd b. Cübeyr, Atiyye ve Ebû Kılâbe'den aynısını bildirir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): (.....) âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Araplar tehlike anında dağa doğru kaçıp oraya sığının anlamında: «Vezer! Vezer!» diye bağırırlardı." Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini açıklarken: "Kaçacakları ne bir sığınak, ne de bir dağ vardır, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Ebû Kılâbe: (.....) âyetini açıklarken: "Kaçacakları ne bir mağara, ne de bir sığınak vardır, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Dahhâk: (.....) âyetini açıklarken: "Onları koruyacak bir dağ bulamazlar, anlamındadır" demiştir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Dahhâk: (.....) âyetini açıklarken: "Vezer, Himyer dilinde dağ anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mutarrif: (.....) âyetini açıklarken: "Vezer, dağ anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) âyetini açıklarken: "Öylesi bir günde ne bir dağ ne bir sığınak, ne bir barınak ne de kaçacak bir yer bulunur" demiştir. (.....) âyetini: "O gün, sonunda varılacak yer Rabbinin huzuru olur" şeklinde açıklamıştır. "O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir" âyetini açıklarken de: "O günü insana Allah'a itaat konusunda ne yaptığı ve Allah'ın haklarından neleri heba ettiği bildirilir" demiştir. İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid ile İbrâhim: . "O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir" âyetini açıklarken: "İlk amelleri ile son amelleri kendilerine bildirilir" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İkrime: "O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir" âyetini açıklarken: "İşlediği günahlar, yaptığı kötülükler, hatalar ile yapmadığı iyi şeyler kendisine bildirilir" demiştir. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: "O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir" âyetini açıklarken: "Hayattayken yaptığı ameller ile öldükten sonra iyi olsun kötü olsun geride kalanlara bıraktığı sünneti (geleneği) kendisine bildirilir" demiştir. İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir" âyetini açıklarken: "Hayatta iken yaptıkları ile öldükten sonra insanlar için sünnet (gelenek) olarak bıraktığı şeyler kendisine bildirilir" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ebû Sâlih: "O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir" âyetini açıklarken: "Hayatta iken yaptığı iyi işler ile ölümünden sonra öğrettiği bir ilim veya verilmesini istediği sadaka gibi geride bıraktığı iyi sünnetler kendisine bildirilir" demiştir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir" âyetini açıklarken: "İşlediği günahlar ile yapmadığı iyi ameller kendisine bildirilir" demiştir. İbn Ebi'd-Dünya'nın Kitâbu'l-Muhtadarîn'de bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Ölüm anında ölüm meleği kişiye hafaza meleklerini getirir ve iyi ile kötü amelleri kendisine sunulur. Kişi iyi bir ameli gördüğü zaman yüzü gülüp sevinirken kötü bir amelini gördüğü zaman yüzünü ekşitip üzülür." İbn Ebi'd-Dünya, Mücâhid'den bildirir: "Bize ulaşana göre iyi olsun kötü olsun tüm amelleri kendisine sunulmadan müminin ruhu çıkmaz." |
﴾ 13 ﴿