3"İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi? Biz insanı katışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan edelim diye kendisini işitir ve görür kıldık. Şüphesiz biz ona yolu gösterdik. İster şükredin olsun ister nankör." Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Buradaki insandan kasıt Âdem'dir. Henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir zaman geçmiştir. Zira Âdem'in yaratılışı henüz yenidir ve ondan sonra yaratılan başka bir yaratık türü bilinmemektedir." İbnu'l-Mubârek, Ebû Ubeyd Fadâil'de, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb, adamın birinin: "insanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" âyetini okuduğunu işitince: "Keşke bu süre devam etseydi (de hiç yaşamasaydık)" dedi. İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd, adamın birinin: "İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" âyetini okuduğunu işitince: "Keşke bu süre devam etseydi (de hiç yaşamasaydık)" dedi. Böyle dedi diye kendisine sitem edilince de İbn Mes'ûd yerden bir dal parçası aldı ve: "Keşke (insan yerine) bunun gibi olsaydım" dedi. Abdurrezzâk ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" âyetini açıklarken: "Yaratıklar içinde tür olarak en son yaratılan Âdem'dir" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" âyetini açıklarken: "Buradaki insan özel biri değil bütün insanlardır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir, İkrime'den bildirir: "Bazı sürelerin zaman aralığı belli değildir. Yüce Allah: "İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" buyurur. Vallahi Yüce Allah onu yaratana kadar ne kadar zaman geçti bilinmemektedir." Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: "insanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" âyetini okudu ve: "Ey Rabbim! İzzetine yemin olsun ki öyledir! Sonradan onu gören ve işiten, yaşayan ve ölen biri kıldın" dedi. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Abdullah b. Mes'ûd şöyle demiştir: "Size bir söz söylediğimiz zaman bu sözümüzü Yüce Allah'ın Kitabıyla destekleriz. Nutfe rahimde kırk gün boyunca aynı halde kalır. Üzerinden kırk gün geçtikten sonra kan pıhtısı haline gelir. Bir kırk gün sonrasında da et parçası halini alır. Yüce Allah onun yaratılışını belirlemeyi takdir ettiği zaman bir melek gönderip: "Yaz!" buyurur. Melek: "Ne yazayım?" diye sorunca, Yüce Allah: Cennetlik mi Cehennemlik mi, erkek mi dişi mi olacağını, rızkını, yapacağı şeyleri ve ecelini yaz" buyurur. Sonra Yüce Allah bu yönde dilediği şeyi vahyeder, melek de bunları yazar." Sonra Abdullah: (.....) âyetini okumuş ve: "Emşâc ifadesinden kasıt damarlardır" demiştir. Saîd b. Mansûr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: (.....) ifadesini açıklarken: "Bundan kasıt damarlardır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Biz insanı katışık bir nutfeden yarattık..." âyetini açıklarken: "Erkek suyu ile kadının suyunun karışımından yarattık" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Biz insanı katışık bir nutfeden yarattık..." âyetini açıklarken: "Erkeğin suyu ile kadının suyunun karışımından yarattık" demiştir. Tastî ve Taberânî'nin bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) âyetinin anlamı nedir?" diye sorunca, İbn Abbâs: "Erkeğin suyu ile kadının suyunun rahimdeki karışımından, anlamındadır" dedi. Nâfi': "Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca da İbn Abbâs şu karşılığı verdi: "Evet, bilirler. Züeyb'in: "Attığım okun tüyleri ile arka tarafına Avın kanı ile işkembe suyu bulaşmış gibi" dediğini işitmez misin?" Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Rabî': "Emşâc, erkeğin suyu ile kadının suyunun bir araya gelip karışmasıdır" demiştir. Abdurrezzâk ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Emşâc, kan ile suyun karışması sonrasında kan pıhtısına, ondan sonra da et parçasına dönüşmesidir" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Biz insanı katışık bir nutfeden yarattık..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "İnsan kanla karışık bir nutfeden yaratıldı. Bu kan da hayız kanıdır. Kadın hamile kaldığı zaman bu kan kesilir." İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Biz insanı katışık bir nutfeden yarattık..." âyetini açıklarken: "Değişik renkleri olan bir nutfeden yarattık, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Biz insanı katışık bir nutfeden yarattık..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Değişik renkleri olan bir nutfeden yarattık, anlamındadır. Zira erkeğin suyu beyaz ve kırmızı, kadının suyu ise yeşil ve kırmızıdır." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Emşâc, küçük abdest sonrası gelen ve damara benzeyen parçalardır. Çocuk da damara benzeyen bu şeylerden olur" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Zeyd b. Eşlem: "Emşâc, nutfedeki damarlardır" demiştir. Firyâbî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Biz insanı katışık bir nutfeden yarattık..." âyetini açıklarken: "Biz insanı değişik renklerden yarattık, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Biz insanı katışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan edelim diye kendisini işitir ve görür kıldık"' âyetini açıklarken şöyle demiştir: İnsanı ilk aşamada nutfe, ikinci aşamada kan pıhtısı, diğer aşama da et parçası haline getirdik. Sonra bu eti kemiklere dönüştürdük. Sonra bu kemikleri etle kapladık ki kemiklerin etle kaplanması aşaması en sağlam olduğu aşamadır. Daha sonraki aşamalar konusunda Yüce Allah: "...Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir" buyurur. Bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkarmaktan kasıt, saçlarının çıkmasıdır. Yüce Allah bu şekilde insana yaratılış aşamalarını kendisini imtihan etmek için bildirmiştir. Tüm bunlara karşı şükrünün nasıl olacağını, Allah'ın haklarını tanıyıp tanımayacağını ortaya çıkarmak istemiştir. Yüce Allah insana helal ile haram olan şeyleri de açıkladıktan sonra: "Şüphesiz biz ona yolu gösterdik. İster şükredici olsun, ister nankör" buyurdu. İnsana doğru olan yol gösterilmiştir. Buna karşılık insan artık Allah'ın nimetlerine karşı ister şükreden biri isterse de nankör biri olur. İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: "Emşâc, üçü erkekten, üçü de kadından olmak üzere altı tanedir. Kemik, sinir ve damarlar erkekten, et, kan ve saç ise kadındandır." Ebu'ş-Şeyh'in Azame'de bildirdiğine göre İkrime: (.....) ifadesini açıklarken: "Bunlar erkekten tırnak, kemik ve sinirler, kadından ise et, kan ve saçtır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime: "Şüphesiz biz ona yolu gösterdik..." âyetini açıklarken: "Biz ona doğru yolu, hidayet yolunu gösterdik" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Şüphesiz biz ona yolu gösterdik..." âyetini açıklarken: "Biz ona mutluluğa ve bedbahtlığa giden yolu gösterdik" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Atiyye: "Şüphesiz biz ona yolu gösterdik..." âyetini açıklarken: "Biz ona hayrı da şerri de gösterdik" demiştir. Ahmed, İbnu'l-Münzir ve Diyâ'nın Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyrumuştur: "Her bir insan fıtrat üzerine doğar. Dil ile kendini ifade edinceye kadar da öyle kalır. Dile geldiği zaman artık ya şükreden biri ya da nankör biri olur." |
﴾ 3 ﴿