15

"Birbiri ardından gönderilenlere, şiddetle esenlere, yaydıkça yayanlara, birbirinden iyice ayıranlara, önlemek veya uyarmak için zikri getirenlere andolsun ki uyarıldığınız şey elbette gerçekleşecektir. Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman, gök yarıldığı zaman, Dağlar savrulduğu zaman, elçilere vakit belirlendiği zaman, bunlar hangi göne ertelendiler? Ayırım gönüne. Ayırım gününün ne olduğunu sen nereden bileceksin! O gün yalanlayanların vay hâline!"

İbn Ebî Hâtim ve Hâkim'in bildirdiğine göre Ebû Hureyre: "Birbiri ardından gönderilenlere" âyetini açıklarken: "Bunlar iyi şeylerle gönderilen meleklerdir" demiştir.

İbn Cerîr'in Mesrûk vasıyasıyla bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: "Birbiri ardından gönderilenlere" âyetini açıklarken: "Bunlar meleklerdir" demiştir.

İbn Merdûye, Amr b. Şuayb'dan, onun babasından, onun da babasından naklen bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Rüzgarlar dördü azap, dördü de rahmet rüzgarları olmak üzere sekiz çeşittir. Azab olanlar âsıf (fırtına), sarsar (uğultulu), akîm (bereketsiz) ve kâsıf (kasırga) rüzgarlarıdır. Rahmet olanları ise nâşirât (yayan), mubeşşirât (müjdeleyen), mürselât (gönderilen) ve zâriyat (esip savuran) rüzgarlarıdır. Yüce Allah mürselât denilen rüzgarı gönderip bulutları harekete geçirir. Sonra mübeşşirât denilen rüzgarı gönderip bu bulutu aşılar. Sonra zâriyât denilen rüzgarı gönderip bu bulutu bir yerden başka bir yere taşır. Sonrasında bu bulut sağmal devenin süt vermesi gibi damlamaya başlar. Aşılanmış bulutlar da bu şekilde yağmur indirir. Sonrasında Yüce Allah nâşirât denilen rüzgarı gönderir. Bu rüzgarlar da Yüce Allah'ın dilediği şeyleri yayıp dağıtırlar."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebu'l-Ubeydeyn, İbn Mes'ûd'a: "Birbiri ardından gönderilenlere, şiddetle esenlere, yaydıkça yayanlara, birbirinden iyice ayıranlara" âyetlerinin anlamını sorunca, İbn Mes'ûd: "Birbiri ardından gönderilenlerden kasıt rüzgardır. Şiddetle esenlerden kasıt rüzgardır. Yaydıkça yayanlardan da kasıt rüzgardır" dedi. "Birbirinden iyice ayıranlara" âyetini sorduğumda da: "Bu kadarı sana yeterlidir" dedi.

İbn Râhûyeh, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Hâkim ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Hâlid b. Ar'ara'dan bildirir: Adamın biri kalkıp Ali b. Ebî Tâlib'e: "Şiddetle esenlere" âyetinde kastedilen nedir?" diye sordu. Ali b. Ebî Tâlib: "Bundan kasıt rüzgarlardır" dedi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Birbiri ardından gönderilenlere" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt rüzgardır" demiştir. "Şiddetle esenlere" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt rüzgardır" demiştir. "Birbirinden iyice ayıranlara" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt meleklerdir" demiştir. "Zikri getirenlere" âyetini açıklarken de: "Bundan kasıt meleklerdir" demiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Birbiri ardından gönderilenlere" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt meleklerdir" demiştir. "Birbirinden iyice ayıranlara" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt hak ile batılı birbirinden ayıran meleklerdir" demiştir. "Zikri getirenlere" âyetini açıklarken de: "Bundan kasıt, vahiy getiren meleklerdir" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Birbiri ardından gönderilenlere" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt rüzgardır" demiştir. "Şiddetle esenlere" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt rüzgardır" demiştir. "Yaydıkça yayanlara" âyetini açıklarken de: "Bundan kasıt rüzgardır" demiştir.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Birbiri ardından gönderilenlere" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt rüzgardır" demiştir. "Şiddetle esenlere" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt rüzgardır" demiştir. "Birbirinden iyice ayıranlara" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt Yüce Allah'ın kendisiyle hak ile batılı birbirinden ayırdığı Kur'ân'dır" demiştir. "Önlemek veya uyarmak için zikri getirenlere" getirenlere" âyetlerini açıklarken de şöyle demiştir: "Zikri yani vahyi melekler peygamberlere getirirler. Peygamberler de bu vahyi insanlara iletirler. Yüce Allah'ın zikri göndermesi de insanların herhangi bir bahanelerinin kalmaması ve onları uyarması içindir."

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Birbiri ardından gönderilenlere, şiddetle esenlere, yaydıkça yayanlara, birbirinden iyice ayıranlara, önlemek veya uyarmak için zikri getirenlere" âyetlerini açıklarken: "Bu âyetlerde söz konusu olanlar meleklerdir" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mesrûk: "Birbiri ardından gönderilenlere" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt meleklerdir" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ebû Sâlih: "Birbiri ardından gönderilenlere, şiddetle esenlere, yaydıkça yayanlara, birbirinden iyice ayıranlara" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "Birbiri ardından gönderilenlerden kasıt, iyi şeylerle gönderilen peygamberlerdir. Şiddetle esenlerden kasıt rüzgardır. Yaydıkça yayanlardan kasıt yağmurdur. Birbirinden iyice ayıranlardan kasıt da peygamberlerdir."

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in başka bir kanalla bildirdiğine göre Ebû Sâlih: "Birbiri ardından gönderilenlere, şiddetle esenlere, yaydıkça yayanlara, birbirinden iyice ayıranlara, önlemek veya uyarmak için zikri getirenlere" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "Birbiri ardından gönderilenlerden kasıt, iyi şeylerle gönderilen meleklerdir. Şiddetle esenlerden kasıt, rüzgar ve kasırgalardır. Yaydıkça yayanlardan kasıt, gönderilen kitapları yayan meleklerdir. Birbirinden iyice ayıranlardan kasıt, hak ile batılı ayıran meleklerdir. Zikri getirenlerden kasıt da Kur'ân ile diğer kitapları getiren meleklerdir. Melek ve elçiler de Yüce Allah tarafından insanlara, herhangi bir bahanelerinin kalmaması ve onları uyarması için gönderilirler."

İbnu'l-Enbârî el-Vakfu ve'l-îbtidâ'de ve Hâkim'in Zeyd b. Sâbit'ten bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kur'ân (kıraat olarak) tefhîm üzere indirilmiştir" buyurmuştur.

Ravilerden Ammâr b. Abdilmelik der ki: (.....), (.....), (.....) ve benzeri ifadelerde olduğu gibi Kur'ân tefhîm ile okunur.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman" âyetini açıklarken: "Yıldızlar söndürülüp ışıkları gittiği zaman, anlamındadır" demiştir.

Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbrahim en-Nehaî: "Elçilere vakit belirlendiği zaman" âyetini açıklarken: "Peygamberlere belli bir vakit vaad edildiği zaman, anlamındadır" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) ifadesini: "Bir vakit belirlendiği zaman" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) ifadesini: "Bir araya getirildiği zaman" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Ayırım gününe. Ayırım gününün ne olduğunu sen nereden bileceksin! O gün yalanlayanların vay hâline!" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "Ayırım günü, Yüce Allah'ın insanları amellerine göre Cennetlik veya Cehennemlik olarak birbirinden ayırdığı gündür. Bu gün çok büyük bir gündür ki dünyada iken yalanlayanlar için çok uzun olan Veyl vadisi vardır."

Saîd b. Mansûr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: "Veyl, Cehennemde bulunan ve ateşte yananların irinlerinin içine aktığı bir vadidir. Bu vadi dünyada iken yalanlayanlar için hazırlanmıştır" demiştir.

15 ﴿