14"Hayır! Doğrusu onların İşlemekte oldukları, kalplerini paslandırmıştır." Ahmed, Abd b. Humeyd, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin Şuabu'l- îman'da Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kul bir hata işlediği zaman kalbine siyah bir nokta düşer. Şayet bu hatadan geri döner, bağışlanma dileyip tövbe ederse kalbi arınıp temizlenir. Ancak aynı hataya dönerse o siyah nokta tüm kalbini sarana kadar arttırılır. Yüce Allah'ın, «Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır» âyetinde bahsettiği pas da işte budur." İbn Ebî Hâtim'in ashâbdan birinden bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir mümini öldüren kişinin kalbinin altıda biri siyah olur. İkinci mümini öldürdüğü zaman kalbinin üçte biri siyah olur. Üçüncü mümini öldürünce de kalbine bir örtü çekilir ve artık sonrasında öldürdüklerine aldırmaz olur. İşte, «Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır» âyetinde ifade edilen budur." Firyâbî ve Beyhaki, Huzeyfe'den bildirir: "Kalp şu şekilde avuç içi gibi açıktır. Kişi günah işlediği zaman bu kalp kapanmaya başlar. Bir daha günah işlediği zaman biraz daha kapanır. Günah işledikçe de kapanmaya devam eder ve sonunda tamamen kapanıp üzerine mühür vurulur. Sonrasında kişi hayırlı bir şey duyduğu zaman bu hayırlı şey kulağından girip kalbine doğru iner, ancak kapalı olduğu için kalbine işleyemez. İşte, "Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır" âyetinde ifade edilen budur." İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbrâhim et-Teymî: "Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Kişi bir günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta düşer. Bir günah daha işlediği zaman kalbine siyah bir nokta daha konulur. Bu şekilde günah işledikçe kalbine düşen siyah noktalar artar ve sonunda kalbinin tümü siyaha döner. Kul kendi durumundan dolayı endişeye kapıldığı zaman da hayırlı bir amel yapması kendisine kolaylaştırılır. Kul bu ameli yapınca kalbinin siyahlığından birazı gider. Sonra bir daha salih bir amel yapması kendisine kolaylaştırılır. Bunu da yapınca kalbindeki siyahlık biraz daha azalır. Bir daha salih bir amel yapması kendisine kolaylaştırılır. Bunu da yapınca kalbindeki siyahlık biraz daha azalır. Bu şekilde salih amel yaptıkça kalbinde siyahlık azalır ve sonunda siyahlığın tümü gider." Nuaym b. Hammâd Fiten'de ve Hâkim, Abdullah b. Amr'dan bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bedevileriniz şehirlilerinizden uzaklaşmadıkça hayırlar da sizden uzaklaşmaz. Yıllarca onlarla aynı pazarları paylaşacak, hatta onlarla aynı mekanda yaşıyor gibi olacaksınız. Size sundukları faydaların çokluğundan dolayı da onlardan vazgeçemeyeceksiniz. Ancak bir zaman sonra: «Biz aç iken sizler tok idiniz. Bizler sıkıntı çekerken sizler bolluk içindeydiniz» demeye başlarlar. Yine hayatın öyle zor olduğu bir zaman gelecek ki şehirliniz bedevilerinize gıpta ile bakacak. Yeryüzü sizi öyle bir savuracak ki içinizden kimi helak olacak kimi de hayatta kalacak. Bu savrulma anında da bazıları köleler azat edecek. Ancak yerin savrulması durunca köle azat edenler bu yaptıklarından pişman olacaklar. Sonra yeryüzü sizi bir daha savuracak ve içiminiz helak olup kiminiz de hayatta kalacak. Bu kez insanlar: «Rabbimiz! Köle azat edeceğiz! Rabbimiz! Köle azat edeceğiz!» demeye başlarlar. Yüce Allah da: «Yalan söylüyorsunuz! Yalan söylüyorsunuz! Asıl azat eden benim!» karşılığını verir. Bu ümmetin son zamanlarında yaşayanlar sarsılmayla sınanacaklardır. Şayet tövbe ederlerse Yüce Allah tövbelerini kabul edecek, bir daha eski hallerine dönerlerse de Yüce Allah yine onlara sarsıntı, taşlama, savrulma, hayvan suretine dönüştürme, yere geçirme ve yıldırımlara maruz bırakacaktır. «İnsanlar helak oldu! İnsanlar helak oldu!» denmeye başlandığında da helak olacaklardır. Ancak Yüce Allah hakedecekleri bir sebep olmadan bir topluluğu cezalandıracak değildir." Ashâb: "Bu şekilde bir cezayı haketmelerine sebep oları şey nedir?" diye sorunca, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Günah işlediklerini bilir, ancak tövbe etmezler. Ağacın, üzerindekilere alışması gibi kalpleri de iyisi ve kötüsüyle tüm yaptıklarına alışır. Öyle ki iyi biri artık başka bir iyilik yapamayacak, kötüleri de kendi nefsini sorgulayamayacak hale gelecektir. Yüce Allah da bu konuda: «Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır» buyurur." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır"' âyetini açıklarken: "Kötülük üzerine kötülük yapar, günah üzerine günah işlerler. Bu şekilde kalpleri ölüp simsiyah kesilir" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır"' âyetini açıklarken: "Yaptığı günahlar kalbine işlenir ve sonunda bu günahlar tüm kalbini kaplar" demiştir. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) ifadesini: "Mühürlenir" şeklinde açıklamıştır. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) ifadesi mühür anlamındadır" demiştir. Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti açıklarken: "Öncekiler (.....) ifadesinin mühür anlamına geldiğini düşünürlerdi" demiştir. İbn Cerîr ve Beyhaki, Mücâhid'den bildirir: "Bana anlatılana göre işlenen günahlar kalbi dört bir taraftan sarmaya başlar ve sonunda tek bir noktada buluşurlar. Tek noktada birleştikleri zaman da o kalbe mühür vurulmuş olur." İbn Cerîr, Mücâhid'den bildirir: "Öncekiler kalbin avuç içi gibi açık olduğunu, ancak işlenen günahlarla yavaş yavaş kapandığını, en sonunda tamamen kapanıp kendisine mühür vurulduğunu, mühür vurulduktan sonra da işitilen hayırlı bir şeyin artık kalbe işlemediğini düşünürlerdi." İbn Cerîr ve Beyhaki, Mücâhid'den bildirir: "Rân (pas) mühürden daha hafiftir. Mühür de kilitten daha hafiftir. En ağırı da kalbe kilit vurulmasıdır." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır" âyetini açıklarken: "Kişi günah işledikçe bu pas artar. Her günah işlemesinde kalbi kaplamaya devam eder de en sonunda tüm kalbi sarar" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır" âyetini açıklarken: "Kişi günah üzerine günah, günah üzerine günah işledikçe en sonunda bu pas tüm kalbi kaplar ve kişi bu şekilde ölür" demiştir. Abd b. Humeyd, Halîd b. el-Hakem vasıtasıyla Ebu'l-Mücîr'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Dört şey kalbi bozar. Bir ahmak olan biriyle muhabbet etmendir. Zira ahmak biriyle muhabbet ettiğin zaman sen de onun gibi olursun. Onunla muhabbet etmez de uzak durursan zararından emin olursun. Çok günah işlemek de kalbi bozar. Yüce Allah da bu konuda: «Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır»buyurur. Bir diğeri kadınlarla baş başa kalmak, onlarla çokça eğlenmek ve görüşlerine göre iş yapmaktır. Diğeri de ölülerle oturmaktır." Ashâb: "Bu ölüler de kim?" diye sorunca, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Zenginliğiyle şımaran kişilerdir" buyurdu.  | 
	
﴾ 14 ﴿