7

"Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi? O gün bir takım yüzler zelildir. Çalışmış, yorulmuşlardır. Kızgın ateşe girerler. Kızgın bir kaynaktan içirilirler. Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur. O ise ne besler, ne de açlığı giderir."

İbn Ebî Hâtim, Amr b. Meymûn'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), "Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?" âyetini okuyan bir kadına rastlayınca durup dinledi ve: "Evet, geldi" buyurdu.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Ğâşiye, kıyametin isimlerinden biridir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Ğâşiye'den kasıt kıyamettir" demiştir.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "Ğâşiye, içindeki her şeyi bürüyen Cehennem ateşidir" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?" âyetini açıklarken: "Bu felaketten kasıt kıyamettir" demiştir. "O gün bir takım yüzler zelildir. Çalışmış, yorulmuşlardır" âyetini açıklarken: "O kadar çalışıp çabalamalarına rağmen ateşe atılırlar" demiştir. "Kızgın bir kaynaktan içirilirler" âyetini açıklarken: "Uzun bir süre kaynatılmış olan bir sudan içirilirler" demiştir. "Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur" âyetini açıklarken de: "Darî' dikenli bir bitki olan kuru çobandöşeği otudur" demiştir.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?" âyetini açıklarken: "Bu felaketten kasıt kıyamettir" demiştir. "O gün bir takım yüzler zelildir" âyetini açıklarken: "Aşağılanmış bir şekilde ateşin içindedir" demiştir. "Çalışmış, yorulmuşlardır" âyetini açıklarken: "Dünyada iken büyüklenerek Allah'a itaatten yüz çevirmişlerdir. Buna karşılık Yüce Allah da dünyada iken onları çalıştırıp yormuş âhirette de ateşe atmıştır" demiştir. "Kızgın bir kaynaktan içirilirler" âyetini açıklarken: "Yüce Allah bu suyu gökler ile yeri yarattığından beri kaynatıp durmaktadır" demiştir. "Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur" âyetini açıklarken de: "Darî' çobandöşeği otudur. Yiyeceklerin en kötüsü ve en pisidir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "O gün bir takım yüzler zelildir" âyetini açıklarken: "O günden kasıt, âhiret günüdür" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "O gün bir takım yüzler zelildir. Çalışmış, yorulmuşlardır" âyetini açıklarken: "Bunlar Yahudi ile Hıristiyanlardır. Çalışıp çabalarlar, ancak bu çabalarının onlara bir faydası olmaz" demiştir. "Kızgın bir kaynaktan içirilirler" âyetini açıklarken de: "Uzun bir süre kaynatılmış olan bir sudan içirilirler" demiştir.

Abdurrezzâk, İbnu'l-Münzir ve Hâkim, Ebû İmrân el-Cevnî'den bildirir: Ömer b. el-Hattâb bir rahiple karşılaşınca durdu. Rahibe: "Müminlerin emiri geldi" denilerek Ömer'in yanına çağrıldı. Ömer ona bakıp yorgun, bitkin ve dünyadan yüz çevirmiş olduğunu görünce ağlamaya başladı. Oradaki Müslümanlar: "Ama bu bir Hıristiyan!" dediklerinde Ömer şu karşılığı verdi: "Hrisitiyan olduğunu biliyorum, ama ona acıdım. Zira Yüce Allah'ın: "Çalışmış, yorulmuşlardır. Kızgın ateşe girerler" âyetini hatırladım. Bu kadar çalışıp çabalamasına rağmen ateşe girecek olmasına acıdım."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime: "Çalışmış, yorulmuşlardır" âyetini açıklarken: "Dünyada iken Allah'a isyanlarda bulunmuş, kıyamet gününde de ateşin içinde yorgun düşmüşlerdir" demiştir. "Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur" âyetini açıklarken de: "Darî' dikenli şibrik otudur" demiştir.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Kızgın ateşe girerler. Kızgın bir kaynaktan içirilirler" âyetini açıklarken: "Son derece yakıcı olan bir ateşe girer, uzun bir süre kaynatılmış olan bir sudan içirilirler" demiştir. "Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur" âyetini açıklarken de: "Ateşten olan bitkilerden başka bir yiyecekleri olmaz" demiştir.

Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Kızgın bir kaynaktan içirilirler" âyetini açıklarken: "Sıcaklığı son noktasına kadar ulaşmış bir suyu içerler" demiştir.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Kızgın bir kaynaktan içirilirler" âyetini açıklarken: "Bu su, Yüce Allah'ın gökler ile yeri yarattığından beri kaynayıp durmaktadır" demiştir.

Firyâbî, Hennâd, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Kızgın bir kaynaktan içirilirler" âyetini açıklarken: "Sıcaklığı son noktasına kadar ulaşıp içilecek kıvama gelmiş bir suyu içerler" demiştir. "Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur" âyetini açıklarken de: "Darî' dikenli kuru çobandöşeği otudur" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: "Kızgın bir kaynaktan içirilirler" âyetini açıklarken: "Sıcaklığı son noktasına kadar ulaşmış, artık daha sıcağı olmayan bir suyu içerler" demiştir.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: (.....) ifadesini: "Sıcaklıkta son noktaya varmış" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur" âyetini açıklarken: "Darî' dikenli kuru çobandöşeği otudur" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Katâde'den bildirir: "Dari' Kureyş lehçesinde çobandöşeği otunun baharda tazeykenki halidir. Yazın kurumuş haline de darî' denilir."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, İkrime'den bildirir: "Darî' şibrik otudur. Dikenli bir bitki olup yere yapışık bir şekilde büyür."

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Ebu'l- Cevzâ'dan bildirir: "Darî' diken demektir. Tadı diken olan bir yiyecek de kişiyi nasıl besleyip açlığını gidersin."

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur" âyetini açıklarken: "Onların taşlardan başka bir yiyecekleri olmaz" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur" âyetini açıklarken: "Onların zakkumdan başka bir yiyecekleri olmaz" demiştir.

İbn Merdûye'nin Ebu'd-Derdâ'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cehennemliklere, azaplarına denk düşecek oranda açlık verilir. Yiyecek istediklerinde ise yemek olarak darî' denilen, ne besleyen ne de açlığı gideren bir yiyecek verilir. "

İbn Merdûye -zayıf bir senedle- İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), "Onlar için darî'den başka bir yiyecek yoktur" âyeti konusunda şöyle buyurdu: "Darî' dikene benzeyen ateşten bir yiyecektir. Tadı Sabır otundan daha acı, kokusu leşten daha pistir, ateşten daha fazla sıcak ve yakıcıdır. Yüce Allah ona darî' ismini vermiştir. Cehennemde kişi bunu yediği zaman midesine inmez. Çıkarmak istese ağzına da geri gelmez. Ağız ile mide arasında bir yerde durur. Kişinin açlığım da gidermez."

7 ﴿