13

"Görmedin mî Rabbin ne yaptı Âd kavmine? Sütunlar sahibi İrem'e? Ki ülkeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı. O vadide kayaları yontan Semud kavmine? Kazıklar sahibi Firavun'a? Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda fesadı çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: "Görmedin mi Rabbin ne yaptı Âd kavmine? Direk gibi uzun boylarıyla helak oldular" şeklinde anlam vermiş ve açıklarken şöyle demiştir: "Buradaki İrem ifadesi, bir kavmin adı değil Âd kavmi için sıfattır ve 'Helak olmuş' anlamındadır. Zira bir topluluğun helak olduğunu ifade etmek için: "Filanoğulları irem (helak) oldular" denilir. Zâtu'l-İmâd ifadesi de Âd kavmi insanlarının direk kadar uzun boylu olduklarını ifade etmektedir."

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini açıklarken şöyle demiştir: "İrem ifadesi Âd kavminin sıfatıdır ve "eski, kadim" anlamındadır.

Zâtu'l-İmâd ifadesi de onları yerleşik değil, göçebe olarak çadırlarda yaşadıklarını ifade etmektedir."

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini açıklarken şöyle demiştir: "İrem (Âd kavminin sıfatı olarak) ümmet, topluluk anlamındadır. Zâtu'l-İmâd ifadesi de onların göğe kadar uzanan uzun boylarının olduğunu ifade etmektedir."

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Süddî: (.....) âyetini açıklarken: "Âd b. İrem anlamındadır. Yüce Allah Âd kavmini büyük dedelerine nisbet ederek zikretmiştir" demiştir.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Katâde'den bildirir: İrem'in Âd kavminin bir kabilesi olduğu ve Zâtu'l-İmâd (direk sahipleri) ismiyle de anıldıkları bize anlatılırdı. Bunlar yerleşik değil göçebeydiler ve çadırlarda yaşarlardı. Yüce Allah onlar hakkında: "Ki ülkeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı" buyurur. Zira yine bize anlatıldığına göre bunlardan her birinin boyu on iki arşın kadar çıkıyordu.

İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, Mikdâm b. Ma'dikerib'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), direkler sahibi İrem'i zikretti ve: "Onlardan biri büyük bir kayanın yanına gelip omzuna alır ve istediği mahallenin üzerine atarak onları yok ederdi" buyurdu.

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime: "İrem denilen yer Dimaşk'tır" demiştir.

İbn Cerîr, Abd b. Humeyd ve İbn Asâkir, Saîd el-Makburî'den aynısını bildirir.

İbn Asâkir, Saîd b. el-Müseyyeb'den bunun aynısını bildirir.

Abd b. Humeyd, Hâlid er-Rib'î'den aynısını bildirir.

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b el- Kurazî: "İrem denilen yer İskenderiye'dir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Dahhâk'tan bildirir: "İrem ifadesi 'Helak olma' anlamındadır. Zira bir topluluğun helak olduğunu ifade etmek için: "Filanoğulları irem (helak) oldular" denilir."

İbn Cerîr der ki: "Böylesi bir açıklama ifadenin mazi fiil vezninde "(.....) (Erreme)" şeklinde şâz bir kıraat üzerine okunması durumunda doğru olabilir. Bu durumda (.....) ifadesi de mefûl hükmünde olur ve âyet de: «Allah direk sahihlerini helak etti» anlamına gelir."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Şehr b. Havşeb bu âyeti (.....) lafzıyla okumuş ve: "Yüce Allah onları darmadağın edip çürümüş hale getirdi" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk bu âyeti (.....) lafzıyla okumuş ve: "Güç kuvvet sahibi olanlar" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "O vadide kayaları yontan Semud kavmine?" âyetini açıklarken: "Vadilerin kayalarını yontarak delik deşik etmişlerdir" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "O vadide kayaları yontan Semud kavmine?" âyetini açıklarken: "Dağları, kayaları yontup kendilerine evler yaparlardı" demiştir. "Kazıklar sahibi Firavun'a" âyetini açıklarken de: "Kazık (Evtâd) ifadesinden kasıt, Firavun'un emirlerini yerine getiren askerlerdir" demiştir.

Tastî'nin Mesâil'de bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) âyetinin anlamı nedir?" diye sorunca, İbn Abbâs: "Dağların kayalarını yontup kendilerine evler yaptılar, anlamındadır" dedi. Nâfi': "Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca da İbn Abbâs şu karşılığı verdi: "Evet, bilirler. Umeyye'nin:

"Görmeyelim diye gözlerimizi yarıp çıkardı

Oysa bize yeni işitme kanalları ve kulaklar yontmuş oldu" dediğini işitmez misin?"

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "O vadide kayaları yontan Semud kavmine?" âyetini açıklarken: "Dağları, kayaları yontup kendilerine evler yaparlardı" demiştir. "Kazıklar sahibi Firavun'a" âyetini açıklarken: "Firavun kazıklarla insanlara işkence edip öldürürdü" demiştir. "Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı" âyetini açıklarken de: "Yüce Allah onları azabın ağır ve şiddetli bir türüyle cezalandırdı" demiştir.

Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: "Kazıklar sahibi Firavun'a" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Firavun dört kazık çaktı ve hanımını kolları ile ayaklarından bu kazıklara bağladı. Sonra da sırtına büyükçe bir değirmen taşı koydu ve ölene kadar da öylece bıraktı."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "Kazıklar sahibi Firavun'a" âyetini açıklarken: "Firavun yere dört kazık çaktırır ve kişiyi kolları ile ayaklarından bu kazıklara bağlayıp gererdi" demiştir.

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Saîd b. Cübeyr'den bildirir: "İnsanları kesmek için özel kuleler inşa ettirdiği içirı Firavun'a «Kazıklar Sahibi» ismi konulmuştur."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Firavun kazıklarla insanlara işkence ederdi" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Süddî'den bildirir: "Firavun birini öldürmek istediği zaman dört kazıkla kolları ile ayaklarından onu bir kayanın üzerine bağlardı. Sonra onu ezmek için üst tarafından üzerine bir kaya parçası bırakırdı. Kollan ile ayaklarından kazıklara bağlı olan kişi de kayanın üzerine inişini izlerdi."

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: "Kazıklar sahibi Firavun'a" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Kazıklardan kasıt, kendisi için yapılan yüksek binalardır. Saîd b. Cübeyr'den naklen de bize bildirildiğine göre İbn Abbâs: "Firavun, eğlenmek amacıyla altında ip ve kazıklarla oyunlar oynanan büyük çadırlar kurdururdu" demiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Süddî: "Oralarda fesadı çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı" âyetlerini açıklarken: "Ülkelerinde günahlar işleyerek fitne ve fesadı yayınca Yüce Allah onlara şiddetli bir azap gönderdi" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Yüce Allah'ın gönderdiği her türlü azaba azap kamçısı denilir" demiştir.

13 ﴿