6"Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: «Buna ne oluyor?» dediği zaman; işte o gün yer, kendi haberlerini anlatır, çünkü Rabbin ona vahyetmiştir. O gün insanlar yaptıklarının kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler." Abdurrezzâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: «Buna ne oluyor?» dediği zaman; işte o gün yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir" âyetlerini açıklarken: "Yer alt tarafından harekete geçirildiği, içindeki ölüleri çıkarıp dışarıya attığı ve kafir kişi bunu görüp: "Yere ne oluyor?" dediği zaman sarsılan yeryüzü kendisine olanları anlatmaya başlar. Zira Yüce Allah ona bunu anlatmasını vahyedip emretmiştir" demiştir. "O gün insanlar yaptıklarının kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler" âyetini açıklarken de: "O günü insanlar dört bir taraftan bölük bölük dönmeye başlarlar" demiştir. Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı zaman" âyetini açıklarken: "Yeryüzünün mezarlarda olanları çıkarıp dışarıya atmasıdır" demiştir. "İşte o gün yer, kendi haberlerini anlatır" âyetini açıklarken: "Yer insanlara, üzerinde yaptıkları şeyleri kendilerine anlatır" demiştir. "Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir" âyetini açıklarken: "İçinde bulunanları dışarıya çıkarmasını Rabbi ona vahyedip emretmiştir" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı zaman" âyetini açıklarken: "İçindeki hazineler ile ölüleri çıkarmasıdır" demiştir. Müslim ve Tirmizî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yeryüzü içerisinde bulunan altın ve gümüşleri sütunlar şeklinde dışarıya atar. Katil gelip: «Ben bunlar için birilerini öldürdüm» der. Akrabalarıyla ilişkilerini kesen kişi gelir ve: «Ben bunlar yüzünden akrabalarımla bağımı kestim» der. Hırsız gelir ve: «Bunlar yüzünden benim elim kesildi» der. Sonra hepsi de bu altın ile gümüşlerden bir şey alamadan bırakıp giderler. " Ahmed, Abd b. Humeyd, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İşte o gün yer, kendi haberlerini anlatır" âyetini okudu ve: "Vereceği bu haberler nedir biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir?" dediğinde, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yer, üzerinde yaşayan ne kadar erkek ve kadın varsa bir bir hepsinin hakkında: «Filan günde şunu şunu yaptı» diyerek şahitlikte bulunur. Haberlerini anlatması budur. İbn Merdûye ve Beyhaki, Enes b. Mâlik'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yeryüzü kıyamet gününde üzerinde işlenen her türlü ameli haber verir" buyurdu ve: "Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: «Buna ne oluyor?» dediği zaman; işte o gün yer, kendi haberlerini anlatır" âyetlerini okudu. Sonra şöyle buyurdu: "Haberleri nedir biliyor musunuz? Cebrai geldi ve: «Yerin haberleri anlatmasır kıyamet gününde üzerinde yapılan her türlü şeyi söylemesidir» dedi." Taberânî'nin Rabîa el-Curaşî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yerden kendinizi koruyunuz. Yer sizin annenizdir (içine alacaktır) ve kıyamet gününde hayır olsun şer olsun üzerinde yapılan her şeyi haber verecektir. " Abd b. Humeyd, Hakem'den bildirir: Ebû Umâme'yi Mescid-i Haram'da farz namazı kılarken gördüm. Farz namazı bitirdikten sonra Mescid'in içinde değişik yerlerinde namaz kılmaya başladı. Bitirdikten sonra: "Bu yaptığın nedir?" diye sorduğumda şöyle dedi: "Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: «Buna ne oluyor?» dediği zaman; işte o gün yer, kendi haberlerini anlatır" âyetlerini okudum. Kıyamet gününde benim de lehime şahitlik yapmasını istedim." İbn Ebî Şeybe Musannef’te, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbnu'l-Enbârî Mesâhif de İsmâîl b. Abdilmelik'ten bildirir: Saîd b. Cübeyr'in akşam namazında Zilzâl Sûresi'ni okurken, "İşte o gün yer, kendi haberlerini anlatır" âyetini bazen: "(=İşte o gün yer haberlerini haber verir)" lafzıyla, bazen de (.....) lafzıyla okuduğunu işittim." Abd b. Humeyd'in lafzı ise şöyledir: "Saîd b. Cübeyr'in, bu âyeti Abdullah b. Mes'ûd'un kıraatine göre "(=İşte o gün yer haberlerini haber verir)" lafzıyla okuduğunu işittim. Bazen de bu âyeti: (.....) lafzıyla okumuştur." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: (.....) ifadesini: "Fırka fırka, bölük bölük" şeklinde açıklamıştır. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "O gün insanlar yaptıklarının kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Bu şekilde fırkalar halinde döndükten sonra bir daha da bir araya gelmezler. Denilir ki bu sûre mana olarak eşsiz ve çok kapsamlı bir sûredir." |
﴾ 6 ﴿