TEKÂSÜR SÛRESİ

 

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Tekâsür Sûresi, Mekke'de nazil oldu" demiştir.

Hâkim ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da İbn Ömer'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biriniz her gün bin âyet okuyamaz mı?" diye sorunca, ashâb: "Her gün bin âyeti kim okuyabilir ki?" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kişi (her gün) Tekâsür Sûresi'ni okuyamaz mı?" buyurdu.

Hatîb el-Müttefik ve'l-Müfterik'de ve Deylemî, Ömer b. el-Hattâb'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bir gecede bin âyet okuyan kişiyi, huzura çıktığı zaman Yüce Allah yüzüne gülümseyerek karşılar" buyurdu. Ashâb: " Resûlallah! Bir gecede bin âyet okumaya kimin gücü yeter ki?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) : "Bismillâhirrahmânirrahîm" diyerek Tekâsür Sûresi'ni okudu ve: "Canım elinde olana yemin olsun ki bu sûre bin âyete denktir" buyurdu.

İbn Ebî Hâtim, Saîd b. Ebî Hilâl'dan bildirir: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbı Tekâsür Sûresi'ni "el-Makbere (kabristan) Sûresi" olarak da isimlendirirlerdi."

Tayâlisî, Saîd b. Mansûr, Ahmed, Abd b. Humeyd, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Taberânî, Hâkim ve İbn Merdûye, Abdullah b. eş- Şıhhîr'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geldiğim zaman Tekâsür Sûresi'ni okuyor ve şöyle buyuruyordu: "İnsan «Malım! Malım!» der durur. Oysa malından sana yiyip bitirdiğin, giyip eskittiğin ve sadaka olarak verip kalıcı kıldığından başkası var mıdır?" Başka bir lafızda: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geldiğim zaman kendisine Tekâsür Sûresi nazil oluyordu..." şeklinde geçer.

Taberânî, Mutarrif'den, o da babasından bildirir: Tekâsür Sûresi nazil olduğu zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "İnsan «Malım! Malim!» der durur. Oysa malından sana yiyip bitirdiğin, giyip eskittiğin ve sadaka olarak verip kalıcı kıldığından başkası var mıdır?"

Abd b. Humeyd, Müslim ve İbn Merdûye'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İnsan «Malım! Malım!» der durur. Oysa insana malından yiyip bitirdiği, giyip eskittiği ve sadaka olarak verip kalıcı kıldığı olmak üzere üç kısmından başkası yoktur. Bunlar dışında kalan mallarını ise ölünce başka insanlara bırakır."

Abd b. Humeyd'in Hasan(-ı Basrî)'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İnsan «Malım! Malım!» der durur. Oysa malından ona yiyip bitirdiği, giyip eskittiği ve sadaka olarak verip kalıcı kıldığından başkası yoktur."

Hakîm et-Tirmizî Nevâdiru'l-Usûl'de ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Cerîr b. Abdillah'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizlere Tekâsür Sûresi'ni okuyacağım. Dinleyip ağlayana da Cennet vardır" buyurdu. Bu sûreyi okuyunca da kimimiz ağladı kimimiz de ağlamadı. Ağlamayanlar: " Resûlallah! Ağlamak için çok çabaladık ama ağlayamadık" deyince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onu sizlere ikinci defa okuyacağım. Ağlayana Cennet vardır. Ağlayamayan da ağlar gibi yapsın" buyurdu.

Abd b. Humeyd, Abdullah b. eş-Şıhhîr'den bildirir: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geldiğimde namaz kılıyordu. Namazda Tekâsür Sûresi'ni sonuna kadar okudu."

Buhârî ve İbn Cerîr, Ubey b. Ka'b'dan bildirir: Tekâsür Sûresi nazil olana kadar "Âdemoğlunun mal dolu iki vadisi olsa yine de üçüncüsünü isterdi. Âdemoğlunun içini (gözünü) ancak toprak doldurur. Allah da tövbe edenin tövbesini kabul eder" ifadesinin Kur'ân'dan olduğunu düşünürdük.

1

Bkz. Ayet:8

2

Bkz. Ayet:8

3

Bkz. Ayet:8

4

Bkz. Ayet:8

5

Bkz. Ayet:8

6

Bkz. Ayet:8

7

Bkz. Ayet:8

8

" Çoklukla övünmek sızı, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı. Hayır; ileride bileceksiniz! Hayır, Hayır! İleride bileceksiniz! Hayır, kesin olarak bir bilseniz. Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz. Yine andolsun, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz. Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Bureyde: "Çoklukla övünmek sizi oyaladı" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bu sûre Ensar kabilelerinden iki tanesi olan Hârise oğulları ile el-Hâris oğulları hakkında nazil oldu. Zira bunlar birbirlerine karşı övünmüşler; biri: "Bizden filan kişi ile falan kişi gibileri sizde var mı?" derken, diğer kabile de benzeri bir şekilde karşılık vermişlerdi. Daha sonra mezarlara gitmişler ve her bir kabile diğerine bazı mezarları göstererek: "Bunun gibi biri sizde var mıydı? Şunun gibi birisi sizde var mıydı?" diye sormaya başlamışlardı. Bunun üzerine Yüce Allah: "Çoklukla övünmek sizi oyaladı. Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz" âyetlerini indirmiş ve ölülerde onlar için hem ibret, hem de oyalanma bulunduğunu dile getirmiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Hayır! Yakında bileceksiniz!"âyetini açıklarken: "Burada hitab kafirleredir" demiştir. 4. âyeti ise: "(=Elbette yakında bilecekler)" lafzıyla okumuş ve: "Burada hitap müminleredir" demiştir.

Firyâbî, İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Çoklukla övünmek sizi oyaladı" âyetini açıklarken: "Bu övünme malların ve çocukların çokluğuyladır" demiştir. "Hayır! Yakında bileceksiniz!" âyetini açıklarken de: "Burada tehdit üzerine tehdit vardır" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Hayır, kesin olarak bir bilseniz" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "İlm'el- Yakîn (kesin bilgin)in kişinin, öldükten donra Yüce Allah'ın onu tekrar dirilteceğini bilmesi anlamına geldiği bize söylenirdi."

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Hayır, kesin olarak bir bilseniz" âyetini açıklarken: "Îlm'el-Yakîn (kesin bilgîn)in ölüm anlamına geldiği bize söylenirdi" demiştir. "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyetini açıklarken de: "Yüce Allah nimet ihsan ettiği her bir kişiyi bu nimetlerden dolayı hesaba çekecektir" demiştir.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'üa bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Kişi, kendisine verilen sağlıklı bedeni, kulak ve gözünü nerede kullandığı konusunda hesaba çekilir. Yüce Allah bunu sahibinden daha iyi bilmesine rağmen bu yönde onu sorguya çeker. "...Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi yaptıklarından sorumludur" âyetinde de ifade edilen budur.

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyetini açıklarken: "Kişi dünya zevklerinin tümünden hesaba çekilecektir" demiştir.

Abdullah b. Ahmed Zühd'e zevâidinde, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, İbn Mes'ûd'dan bildirir: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti konusunda Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kişi emniyet ve afiyet içinde olma konusunda hesaba çekilecektir" buyurdu.

Hennâd, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre İbn Mes'ûd bu âyeti açıklarken: "Hesaba çekileceği nimetler emniyet ve afiyettir" demiştir.

Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ali b. Ebî Tâlib: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyetini açıklarken: "Bu nimetten kasıt afiyettir" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ali b. Ebi Tâlib'e: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti sorulunca şöyle dedi: "Kişinin hesaba çekileceği nimetler buğday ekmeğinden yemesi, tatlı ve soğuk sulardan içmesi, içinde oturacağı bir evinin olmasıdır."

İbn Merdûye, Ebu'd-Derdâ'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyetini okudu ve: "Bu nimetler; buğday ekmeği yemek, gölgelerde uyumak ve tatlı soğuk sulardan içmektir" buyurdu.

Ahmed Zühd'de ve ibn Merdûye, Ebû Kılâbe'den bildirir: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti konusunda Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunlar, ümmetimden yağ ile balı beyaz ekmeğe sürüp yiyenlerdir" buyurmuştur.

Abd b. Humeyd, Humrân b. Abân'dan, o da Ehl-i kitâb'dan olan birinden bildirir: "Yüce Allah verdiği üç şey dışında bütün nimetlerden dolayı insanı hesaba çekecektir. Bu üç şey de ayakta durabilecek kadar ekmek (yiyecek), Güneş'ten kendisini koruyacak bir gölgelik ve avret yerlerini insanlara karşı örtecek kadarıyla giyecektir."

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim, İkrime'den bildirir: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti nazil olduğu zaman ashâb: " Resûlallah! Hangi nimetlerden hesaba çekileceğiz ki? Midemizin yarısını arpa ekmeğiyle dolduruyoruz" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah, Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: "Ayakkabı giyip soğuk sular içmiyor musunuz? Bunlar da nimettendir" demesini vahyetti.

İbn Ebî Şeybe, Hennâd, Ahmed, İbn Cerîr, İbn Merdûye ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Mahmûd b. Lebîd'den bildirir: "Çoklukla övünmek sizi oyaladı. Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz. Hayır! Yakında bileceksiniz! Elbette yakında bileceksiniz! Hayır, kesin olarak bir bilseniz mutlaka cehennem ateşini görürdünüz. Sonra âhirette onu çıplak gözle göreceksiniz. Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" ayetleri nazil olduğu zaman ashâb: " Resûlallah! Hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz? Yiyecek olarak su ve hurma olan iki siyahtan başka bir şeyimiz yok. Buna karşılık kılıçlar her dem omzumuzda ve düşman da karşımızda! Hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz?" dediler. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hesaba çekileceğiniz nimetler ilerde sizde olacak" buyurdu.

Abd b. Humeyd, Tirmizî ve İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti nazil olduğu zaman Müslümanlar: " Resûlallah! Yiyecek olarak su ve hurma olan iki siyahtan başka bir şeyimiz yokken hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz! Buna karşılık kılıçlar her dem omzumuzda ve düşman da karşımızda!" dediler. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) : "Hesaba çekileceğiniz nimetler ilerde sizde olacaktır" buyurdu.

Ahmed, Tirmizî, İbn Mâce, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, Zübeyr b. el- Avvâm'dan bildirir: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti nazil olduğu zaman ashâb: " Resûlallah! Yiyecek olarak su ve hurma olan iki siyahtan başka bir şeyimiz yokken hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz!" dediler. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hesaba çekileceğiniz nimetler ilerde sizde olacaktır" buyurdu.

Taberânî, İbn Merdûye ve Ebû Nuaym Hilye'de İbnu'z-Zübeyr'den bildirir: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti nazil olduğu zaman Zübeyr b. el-Avvâm: " Resûlallah! Yiyecek olarak su ve hurma olan iki siyahtan başka bir şeyimiz yokken hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz!" dedi. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hesaba çekileceğiniz nimetler ilerde sizde olacaktır" buyurdu.

Ahmed, Safvân b. Süleym'den bildirir: "Çoklukla övünmek sizi oyaladı. Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz. Hayır! Yakında bileceksiniz! Elbette yakında bileceksiniz! Hayır, kesin olarak bir bilseniz mutlaka cehennem ateşini görürdünüz. Sonra âhirette onu çıplak gözle göreceksiniz. Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyetleri nazil olduğu zaman ashâb: " Resûlallah! Hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz? Yiyecek olarak su ve hurma olan iki siyahtan başka bir şeyimiz yok. Buna karşılık kılıçlar her dem omzumuzda!" dediler. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hesaba çekileceğiniz nimetler ilerde sizde olacaktır" buyurdu.

Ebû Ya'lâ, Hasan(-ı Basrî)'den bildirir: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti nazil olduğu ashâb: " Resûlallah! Kılıçlarımız her dem omzumuzda (savaşta) iken hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz!" dediler..." Sonrasında ravi aynı hadisi zikreder.

Ahmed Zühd'e zevâidinde, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbn Cerîr, İbn Hibbân, İbn Merdûye, Hâkim ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde kula: «Bedenini sağlıklı kılmadık mı? Sana soğuk sular içirmedik mi?» denilerek ilk olarak kendisine verilen nimetlerden hesap sorulacaktır."

Hennâd, Abd b. Humeyd, Buhârî, Tirmizî, İbn Mâce ve İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İnsanların çoğu iki nimet konusunda gaflet içindedir. Bunlardan biri sıhhat, biri de boş zamandır" buyurmuştur.

İbn Cerîr'in Sâbit el-Bünânî'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde insandan hesabı sorulacak olan nimetler, kendisine güç veren ekmek parçası, susuzluğunu gideren su ve avret yerlerini örten giysidir. "

Ahmed, Abd b. Humeyd, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Merdûye ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Câbir b. Abdillah'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr ve Ömer yanımıza geldiklerinde onlara hurma ile su ikram ettik. Yedikten sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunlar (kıyamet gününde) sizden hesabı sorulacak olan nimetlerdendir" buyurdu.

Abd b. Humeyd, İbn Merdûye ve Beyhaki, Câbir b. Abdillah'tan bildirir: Yahudi bir adamın babamdan hurma alacağı vardı. Babam da Uhud savaşında öldürüldü ve geriye iki hurma bahçesi bıraktı. Ancak Yahudinin alacağı hurma her iki bahçenin tüm hurmasına karşılık geliyordu. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Yahudi adama: "Alacağın olan hurmanın bu yıl bir kısmını, gelecek yıl da kalan kısmını alsan olmaz mı?" buyurdu, ancak adam kabul etmedi. Bunun üzerine bana: "Hurmanın toplanma zamanı gelince bana haber ver" buyurdu. Hurma toplama zamanı gelince de haber gönderdim. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr ve Ömer'le birlikte geldi. Yahudi adama toplanan hurma yığınının alt taraflarından doldurup tartıyor ve alacağını veriyorduk. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de arada bereket için dua ediyordu. Bu şekilde küçük bahçeden Yahudinin tüm alacağını verdik. Daha sonra onlara taze hurma ile su getirip ikram ettim. Yiyip içtikten sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunlar (kıyamet gününde) sizden hesabı sorulacak olan nimetlerdendir" buyurdu.

Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbn Merdûye ve Beyhaki, Ebû Hureyre'den bildirir: Birgün Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) dışarıya çıkınca Ebû Bekr ile Ömer'le karşılaştı. Onlara: "Bu saatte sizi evlerinizden çıkaran ne?" diye sorunca, onlar: " Resûlallah! Açlık!" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki beni de aynı şey bu saatte dışarıya çıkardı. Hadi gidelim!" buyurdu. Sonrasında üçü birlikte Ensâr'dan bir adamın yanına gittiler. Ancak adamı evde bulamadılar. Adamın karısı Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) görünce: "Hoş geldin safa getirdin" diyerek onu karşıladı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadına: "Filan kişi (kocan) nerede?" diye sorunca, kadın: "Bize içme suyu getirmeye gitti" dedi. Az sonra kadının kocası geldi. Adam gelince, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) ve iki arkadaşına baktı ve: "Allah'a hamdolsun! Bu gün kimsenin benim kadar değerli misafirleri yok!" dedi. Sonra adam gidip, içinde koruğu da tazesi de bulunan bir hurma salkımı getirdi ve: "Bundan yiyin" dedi. Adam (onlara hayvan kesmek için) bıçağı eline alınca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sakın sağmal olanlardan kesme!" buyurdu. Adam onlara bir koyun kesti. Hep birlikte koyun etinden ve hurmadan yediler, içtiler. Yemeği yiyip içeceklerini de içtikten sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr ile Ömer'e: "Canım elinde olana yemin olsun ki kıyamet gününde bu nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz!" buyurdu.

Bezzâr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî Delâil'de İbn Abbâs vasıtasıyla Ömer b. el-Hattâb'tan bildirir: Birgün Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) sıcak bir öğle vaktinde evden çıktığında Mescid'de Ebû Bekr'i otururken gördü. Allah Resûlü ona: "Bu saatte seni evinden dışarı çıkaran ne?" diye sorunca, Ebû Bekr: " Resûlallah! Seni evinden çıkaran şey (açık) beni evimden dışarı çıkardı" karşılığını verdi. Sonrasında ben de gelince, bana: "Ey Hattâb'ın oğlu! Bu saatte seni evinden dışarı çıkaran ne?" diye sorunca, ben: "Sizi evinizden çıkaran şey beni de evimden dışarı çıkardı" karşılığını verdim. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şuradaki hurmalığa gidip de yiyecek ile içecek getirmeye takatiniz var mı?" diye sorunca, biz: " Resûlallah! Evet, var" dedik. Sonrasında yola çıkıp Mâlik b. et-Teyyihân Ebu'l- Heysem el-Ensârî'nin evine geldik.

İbn Hibbân ve İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: Öğle sıcağında Ebû Bekr Mescid'e çıktı. Ömer onun çıktığını duyunca o da Mescid'e gitti ve: "Bu saatte seni evinden dışarı çıkaran ne?" diye sordu. Ebû Bekr: "Beni evimden dışarı çıkaran aşırı açlıktan başkası değil" karşılığını verdi. Ömer: "Canım elinde olana yemin olsun ki beni de dışarıya çıkartan açlıktan başkası değil" dedi. İkisi bu halde otururlarken Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanlarına çıktı ve: "Bu saatte sizleri evinizden çıkaran nedir?" diye sordu. "Vallahi bizi dışarıya çıkaran midemizde hissettiğimiz aşırı açlıktan başkası değil" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Beni hakla gönderene yemin olsun ki beni de dışarıya çıkaran bundan başkası değil" buyurdu. Sonra birlikte Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin evine gittiler. Evine ulaştıkları zaman Ebû Eyyûb'un karısı: "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve yanındakiler hoş gelmişler" diyerek onları karşıladı. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ebû Eyyûb nerede?" diye sorunca, kadın: " Resûlallah! Birazdan yanına gelir" dedi. Ebû Eyyûb geldiğinde bir hurma salkımı kesip getirdi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Salkımı bütünüyle kesip getirmeni istememiştim. Hurmalarından toplayıp getirseydin yal" buyurunca, Ebû Eyyûb: " Resûlallah! Bunların kurusundan, tazesinden ve koruğundan yemeni istedim" dedi. Sonra Ebû Eyyûb bir oğlak kesti. Yarısını kızartırken kalan yarısını da pişirip yemek yaptı.

Oğlak önüne konulunca Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir parça et alıp ekmeğin arasına koydu ve: "Ey Ebû Eyyûb! Bunu alıp kızım Fâtıma'ya götür, zira günlerdir böylesi bir yemek yemedi" buyurdu. Ebû Eyyûb de onu alıp Fâtıma'ya götürdü. Yemekleri yiyip doydukları zaman Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yaşlı gözlerle: "Ekmek, et ve kuru, koruk, taze hurma! Canım elinde olana yemin olsun ki (kıyamet gününde) kendisinden dolayı hesaba çekileceğiniz nimetler bunlardır. Yüce Allah: «Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz» buyurur. Kıyamet gününde kendisinden dolayı hesaba çekileceğiniz nimetler bunlardır" buyurdu. Bu durum ashaba ağır gelince Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Evet öyle! Böylesi bir yemeği yemek üzere elinizi uzatacağınız zaman «Bismillah!» deyin. Doyduğunuz zaman da: «Bizi doyuran, nimetler verip lütuflarda bulunan Allah'a hamdolsun» deyin. Böyle yaptığınız zaman bu nimetin karşılığını (şükrünü) vermiş olursunuz."

Ahmed, İbn Cerîr, İbn Adiy, Bağavî Mu'cem'de, İbn Mende el-Ma'rife'de, İbn Merdûye, Beyhakî Şuabu'l-îman'da ve İbn Asâkir, Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) azatlısı Ebû Asîb'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece vakti dışarı çıktı. Yanıma uğrayıp beni çağırınca yanına çıktım. Sonra Ebû Bekr'e uğrayıp onu çağırınca Ebû Bekr de yanına çıktı. Sonra Ömer'e uğrayıp onu da çağırdı. Ömer de yanına çıktı. Hep birlikte Ensâr'dan bir adamın bahçesine gittik. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem), bahçe sahibine: "Bize bir şeyler yedir" buyurunca, adam bir hurma salkımı getirip önümüze koydu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) arkadaşlarıyla bilikte bu hurmadan yedikten sonra soğuk su istedi. Getirilen soğuk sudan da içildikten sonra: "Kıyamet gününde bu nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz!" buyurdu. Ömer bunu duyunca hurma salkımını alıp yere çaldı. Salkımdaki hurmaların her biri bir tarafa dağıldı. Ardından: " Resûlallah! Kıyamet gününde bundan da hesaba çekilecek miyiz?" diye sordu. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Evet, çekileceksiniz! Üç şey dışında her türlü nimetten dolayı hesaba çekileceksiniz. Bu üç şey de kişinin açlığını giderecek kadar olan ekmek parçası, avretini örtecek kadarıyla giysi ve kendisini soğuk ile sıcaktan koruyacak olan bir meskendir. "

İbn Merdûye, Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir su kanalının kenarındayken kendisine taze hurma ile soğuk su getirildi. Hurmayı yiyip soğuk suyu içtikten sonra: "Bunlar, (kıyamet gününde) kendisinden hesaba çekileceğiniz nimetlerdendir" buyurdu.

Ebû Ya'lâ ve İbn Merdûye, Ebû Bekr es-Sıddîk'tan bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yanımıza Ömer'i de alarak Vâkifî adında bir adamın yanına gittik. Adam bize bir koyun kesmek isteyince Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sakın sağmal olanlarından kesme!" buyurdu. Kesilen koyunun çorbasından ve etinden yedikten sonra üzerine su da içtik. Sonrasında Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunlar, (kıyamet gününde) kendisinden hesaba çekileceğiniz nimetlerdendir" buyurdu.

İbn Merdûye, İbn Ömer'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün hiç adeti olmadığı bir zamanda evinden dışarıya çıktı. Sonrasında Ebû Bekr de çıkınca Allah Resûlü ona: "Ey Ebû Bekr! Bu saatte seni dışarıya çıkaran nedir?" diye sordu. Ebû Bekr: "Beni açlık dışarıya çıkardı" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Beni de senin gibi, aynı şey dışarıya çıkardı" buyurdu. Daha sonra Ömer de gelince Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: "Ey Ömer! Seni dışarıya çıkaran şey nedir?" diye sordu. Ömer: "Seni hakla peygamber olarak gönderene yemin olsun ki beni açlık dışarıya çıkardı" dedi. Ashâbından başka kişiler de oraya gelince Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Haydi Ebu'l- Heysem b.et-Teyyihân el-Ensârî'ye gidelim" buyurdu. Ebu'l-Heysem'in evine geldiklerinde karısı: "Ebu'l-Heysem bize su getirmek için gitti. Siz bahçeye girip bekleyin" dedi. Bahçenin kapısını açınca da içeriye girip oturdular. Ebu'l- Heysem gelince karısı ona: "Yanına kimler geldi biliyor musun?" diye sordu. Ebu'l-Heysem: "Kim?" diye sorunca, karısı: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ashâbı yanına geldiler" dedi. Bunun üzerine Ebu'l-Heysem bahçeye girdi. Su tulumunu bir ağacın dalına astı. Asasıyla eğdiği ağacın dalından hurma topladı ve getirip önlerine döktü. Bu hurmadan yiyip sudan da içtikten sonra Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: "Bunlar, (kıyamet gününde) kendisinden hesaba çekileceğiniz nimetlerdendir" buyurdu.

Beyhakî Delâil'de Ebu'l-Heysem b.et-Teyyihân'dan bildirir: Ebû Bekr evinden çıkınca Ömer'in Mescid'de oturmuş olduğunu gördü. Yanına gidip başında durdu ve selam verdi. Ömer selamı alınca Ebû Bekr ona: "Bu saatte seni evinden çıkaran nedir?" diye sordu. Ömer: "Asıl bu saatte seni evinden çıkaran nedir?" karşılığını verdi. Ebû Bekr: "Ben senden önce sordum" deyince, Ömer: "Beni açlık dışarıya çıkardı" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebû Bekr: "Beni de aynı şey dışarıya çıkardı" dedi. Oturup karşılıklı sohbet ederlerken Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) evinden çıktı. Onları görünce yanlarına gelip başlarında durdu ve selam verdi. Ebû Bekr ile Ömer verilen selamı alınca Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu saatte sizleri dışarıya çıkaran nedir?" diye sordu. Bu soru üzerine Ebû Bekr ile Ömer birbirlerine bakmaya başladılar, zira her biri bu soruya diğerinin cevap vermesini istiyordu. Sonunda Ebû Bekr şöyle dedi: " Resûlallah! Ömer benden önce çıktı. Sonradan ben çıkınca bu saatte onu dışarıya çıkaran şeyi sordum. O: «Asıl bu saatte seni dışarıya çıkaran nedir?» karşılığını verdi. Ben: «Önce ben sordum» dediğimde onu dışarıya açlığın çıkardığını söyledi. Ben de: "Beni de aynı şey dışarıya çıkardı" dedim." Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Beni de sizi dışarıya çıkaran şey (açlık) evimden çıkardı" buyurdu ve: "Misafiri olacağımız birini biliyor musunuz?" diye sordu. Ebû Bekr ile Ömer: "Evet, biliyoruz. Ebu'l-Heysem b.et-Teyyihân! Zira onun hurmaları ile oğlakları var. Yanına gidersek fazla hurma bulabiliriz" dediler.

Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile iki arkadaşı yola çıktılar ve Ebu'l-Heysem'in bahçesine geldiler. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) selam verince Ebu'l-Heysem'in karısı Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) selamını duydu. "Anam babam sana feda olsun!" diyerek onu karşıladı ve kıldan bir yaygı getirip altlarına serdi. Oturduktan sonra Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ebu'l-Heysem nerede?" diye sordu. Kadın: "Ebu'l-Heysem bize su getirmeye gitti" dedi. Biraz sonra Ebu'l-Heysem su tulumunu boynuna asmış bir şekilde karşıdan göründü. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) parlayan yüzünü hurma ağaçlarının önünde görünce tulumu ağacın birine dayadı ve: "Anam babam sana feda olsun!" diyerek yaklaştı. Yanlarına varınca içinde bulundukları durumu farketti. Karısı Ümmü'l-Heysem'e: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile arkadaşlarına yiyecek bir şeyler ikram ettin mi?" diye sorunca, kadın: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) daha yeni oturdu" dedi. Ebu'l-Heysem: "Yiyecek olarak neyin var?" diye sorunca, kadın: "Arpa taneleri var" dedi. Ebu'l- Heysem: "O zaman onları öğüt ve yoğurup ekmek yap" dedi. Ki o zamanlar henüz hamuru mayalamayı bilmiyorlardı. Bu arada Ebu'l-Heysem eline bıçağı aldı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu elinde bıçağıyla gittiğini görünce: "Sakın sağmal olanlarından kesme!" buyurdu. Ebu'l-Heysem: " Resûlallah! Bir oğlak keseceğim" dedi. Gidip oğlağı kesip parçaladı. Çok zaman geçmedi ki yaptığı yemeği Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) getirdi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile iki arkadaşı daha önce hiç olmadığı kadar yiyip karınlarını doyurdular.

Bu olay üzerinden fazla bir zaman geçmedi ki Yemen'den bir esir getirildi. Hazret-i Fâtıma, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip işten yana şikayette bulundu ve ellerini göstererek yardımcı olması için bu esiri kendisine vermesini istedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hayır! Bu esiri Ebu'l-Heysem'e vereceğim. Zira onlara misafir olduğumuz zaman karısı ile birlikte sıkıntı içinde olduklarını gördüm" buyurdu. Sonra bu esiri Ebu'l-Heysem'e gönderdi ve: "Bu esiri al. Bahçe işlerinde sana yardımcı olur ama ona iyi bir şekilde davran" buyurdu. Esir, Ebu'l-Heysem'in yanında Allah'ın dilediği kadarıyla kaldı. Daha sonra Ebu'l-Heysem ona: "Daha önce karımla bilikte de bahçenin işlerini görebiliyorduk. Git! Artık Allah'tan başka da efendin yoktur" diyerek azat etti. Azat edilen bu köle Şam bölgesine gitti ve orada çalışıp mal sahibi oldu.

Taberânî, İbn Mes'ûd'dan bildirir: Ebû Bekr evinden çıktı ki onu dışarıya çıkaran açlıktan başka bir şey değildi. Aynı şekilde Ömer de dışarıya çıktı. Onu da dışarıya çıkaran açlığı idi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yanlarına çıkınca açlıktan dolayı dışarıya çıktıklarını söylediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Haydi Ensar'dan Ebu'l-Heysem b.et-Teyyihân denilen adamın evine gidelim" buyurdu. Ancak yanına gittiklerinde onu evde bulamadılar. Ebu'l-Heysem o sırada su doldurmaya gitmişti. Ancak Ebu'l-Heysem'in karısı Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile iki arkadaşını hoş bir şekilde karşıladı ve oturmaları için altlarına bir yaygı serdi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kadına: "Ebu'l-Heysem nereye gitti?" diye sorunca, kadın: "Bize su doldurmaya gitti" dedi. Fazla bir zaman geçmeden de Ebu'l-Heysem su tulumuyla çıkageldi. Tulumu bir ağaca astı ve misafirlerine bir koyun kesmek istedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) koyun kesmesini hoş karşılamayınca Ebu'l-Heysem bir oğlak kesti. Sonra gidip bir hurma salkımı getirdi. Bu şekilde etten, hurmanın koruğu ile tazesinden yiyip sudan da içtiler. Doyduktan sonra Ebû Bekr veya Ömer: "Bunlar (kıyamet gününde) bizden hesabı sorulacak olan nimetlerden midir?" diye sorunca, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Mümine dünyada iken yediği bir şeyden dolayı hesap sorulmaz. Bu konuda sadece kafire hesap sorulur" buyurdu.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Kelbî'ye, "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyetinin açıklaması sorulunca şöyle dedi: "Bu âyete muhatap olanlar kafirlerdir. "...Dünyadaki hayatınızda sizin için güzel olan her şeyi harcadınız..." âyetinde de söz konusu olan kişiler kafirlerdir. Zamanında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr ve Ömer, üçü de açlıktan dolayı evlerinden çıkmışlardı. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onları alıp Ensâr'dan Ebu'l-Heysem adında bir adamın yanına götürdü. Ancak Ebu'l-Heysem'i evinde bulamadılar. Ebu'l-Heysem'in karısı Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile iki arkadaşını hoş bir şekilde karşıladı ve oturmaları için altlarına bir yaygı serdi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kadına: "Ebu'l-Heysem nereye gitti?" diye sorunca, kadın: "Bize su doldurmaya gitti" dedi. Fazla bir zaman geçmeden de Ebu'l-Heysem su tulumuyla çıkageldi. Tulumu bir ağaca astı ve misafirlerine bir koyun kesmek istedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) koyun kesmesini hoş karşılamayınca Ebu'l-Heysem bir oğlak kesti. Sonra gidip bir hurma salkımı getirdi. Bu şekilde etten, hurmanın koruğu ile tazesinden yiyip sudan da içtiler. Doyduktan sonra Ebû Bekr veya Ömer: "Bunlar (kıyamet gününde) bizden hesabı sorulacak olan nimetlerden midir?" diye sorunca, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu konuda kafire hesap sorulur. Mümine ise dünyada iken yediği bir şeyden dolayı hesap sorulmaz. Bu konuda sadece kafire hesap sorulur" buyurdu.

Ravi der ki: "Kelbî'ye: "Bu olayı sana kim anlattı?" diye sorulunca, Kelbî: "Şa'bî, Hâris'ten, o da İbn Mes'ûd'dan naklen anlattı" dedi.

Ahmed Zühd'de Âmir(-i Şa'bî) bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr ve Ömer birlikte et, arpa ekmeği, taze hurma yiyip soğuk su içtikten sonra Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Rabbinize andolsun ki işte bu yediğimiz (kıyamette hesabı sorulacak olan) nimettendir" buyurdu.

İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti nazil olduğu zaman Müslümanlar: " Resûlallah! Hangi nimetten sorguya çekileceğiz? Zira kılıçlarımız her dem omzumuzda! Yeryüzünün tümü bizim için savaş alanı. Ne sabah kahvaltımız, ne akşam yemeğimiz oluyor!" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Burada sizden sonra gelecek olan, ancak onlardan daha hayırlı olduğunuz topluluklar kastedilmiştir. Bunlara sabah başka akşam başka bir sofra getirilir. Sabah başka akşam başka bir giysi giyerler. Evlerini Kabe'nin örtüleri gibi örtülerle süslerler. Bunlar zamanında şişmanlık yayılır."

İbn Merdûye, Enes b. Mâlik'ten bildirir: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyeti nazil olduğu zaman muhtaç durumda olan bir adam: " Resûlallah! Nimetler konusunda ben de hesaba çekilecek miyim?" diye sordu. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet! Gölgelenmen, ayağına giydiğin ayakkabılar ve içtiğin soğuk sulardan dolayı hesaba çekileceksin" buyurdu.

Hatîb ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti açıklarken: "Tamirattan, soğuk sudan ve ekmek kırıntılarından (dahi hesaba çekilirsiniz)" buyurduğunu işittim." Ravi der ki: "Tamirattan kasıt, tamir edilmiş ayakkabılardır."

Bezzâr'ın İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde kul; izarı, duvar gölgesi ve su içtiği testiden fazla olan her türlü nimetten dolayı hesaba çekilir. "

Abdullah b. Ahmed Zühd'e zevâidinde ve Deylemî'nin Hasan(-ı Basrî)'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kul, kıyamet gününde üç şeyden hesaba çekilmez. Bunlar, altında gölgelenilen kulübe, kişiyi ayakta tutacak ekmek parçası ve avreti örtecek kadar olan giyecektir. "

Yine Abdullah b. Ahmed, Beyân'dan bildirir: Bana bildirilene göre Tevrat'ta: "Ey Âdemoğlu! Seni ayakta tutan bir ekmek kırıntısı, avretini örten bir kumaş parçası ve başını sokacağın bir mekan senin için yeterlidir" yazılıdır.

Ahmed'in Zühd'de bildirdiğine göre adamın biri Abdullah b. Amr'a: "Biz Muhacirlerin fakirlerinden değil miyiz?" diye sordu. Abdullah: "Kendisine sığındığın bir karın var mı?" diye sorunca, adam: "Var" dedi. Abdullah: "Başını sokabileceğin bir evin var mı?" diye sorunca, adam yine: "Evet, var" karşılığını verdi. Bunun üzerine Abdullah: "O zaman sen Muhacirlerin fakirlerinden değilsin" dedi.

Ahmed Zühd'de ve Tayâlisî'nin Osman b. Affân'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi, altında sığınacağı ev, katıksız ekmek, avretini örteceği giysi ve içeceği olan su dışında her türlü nimetten hesaba çekilir. Zira bunlar dışında olanlar üzerinde insanoğlunun bir hakkı yoktur. "

Ahmed, İbn Mâce, Hakîm et-Tirmizî Nevâdiru'l-Usûl'de ve İbn Merdûye, Muâz b. Abdillah el-Cühenî'den, o babasından, o da amcasından bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza çıktığında üzerinde yıkanma izleri vardı ve sevinçliydi. Biz onun ailesiyle bilikte olduğunu düşündük. " Resûlallah! Seni sevinçli görüyoruz" dediğimizde, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Doğrudur! Allah'a hamdolsun" karşılığını verdi. Sonra zenginlikten bahsetti ve: "Allah'a karşı takvalı olanlar için zenginliğin bir sakıncası olmaz. Takva sahibi olanlar için ise sıhhat, zenginlikten daha hayırlıdır. Sevinmek de nimettendir" buyurdu.

Abd b. Humeyd, İkrime'den bildirir: Ömer b. el-Hattâb cüzzamlı, kör, sağır ve dilsiz bir adamla karşılaştı. Yanındakilere: "Bu adamın üzerinde Yüce Allah'ın nimetlerinden bir şey görüyor musunuz?" diye sorunca, yanındakiler: "Hayır, görmüyoruz" karşılığını verdiler. Ömer: "Aksine var! Adamın eğilip bükülmeden kolay bir şekilde idrarını yapabildiğini görmüyor musunuz? Bu da Allah'ın nimetlerinden biridir" dedi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) şöyle demiştir: Bir şeyin lezzetle yenilip kolay bir şekilde de çıkması ne büyük bir nimettir. Zamanında bu kasabada bir kral yaşardı. Bu kral kölelerinden birinin su testisinin yanma gelip tası doldurması ve ayakta iken onu içmesini gördüğü zaman: "Keşke ben de senin gibi olabilseydim!" derdi. Zira bu kral susuzluk boğazını parça parça etmeden su içemezdi. İçtiği zaman da ölüm acıları çekerdi. Bir şeyin lezzetle yenilip kolay bir şekilde de çıkması ne büyük bir nimettir.

İbn Ebî Şeybe, İbn Mes'ûd'dan bildirir: "Kıyamet gününde insana üç tane defter sunulur. Bunların birinde iyilikleri, birinde elde ettiği nimetler, birinde de yaptığı kötülükler kayıtlıdır. İyiliklerinin kayıtlı olduğu defter, elde ettiği nimetlerin yazılı olduğu defterin karşılığı olur. Geriye kötülüklerin yazılı olduğu defter kalır ki bu konuda karar Yüce Allah'ındır. Dilerse bunlardan dolayı onu cezalandırır. Dilerse de onu bağışlar."

İbn Ebî Şeybe ve Hennâd, Bükeyr b. Utayk'tan bildirir: Saîd b. Cübeyr'e kâsede bal ikram ettim. Saîd bu kâseyi içtikten sonra: "Vallahi bundan dolayı hesaba çekileceğim!" dedi. "Neden?" diye sorduğumda, Saîd: "Çünkü içerken zevk aldım" dedi.

0 ﴿