2-BAKARA SÛRESİ

286 ayettir.

Fazileti

Ebû Hureyre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Evlerinizi mezarlık yapmayın, çünkü içinde Bakara suresi okunan eve şeytan girmez,1

1 - Müslim, Salatü’l - Müsafirin, hadis no, 212; Ahmed, Müsned, 2/337.

Ebû Ümame, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: iki parlak sûreyi okuyun, Bakara ile Al-i İmran’ı, çünkü onlar kıyamet gününde iki bulut yahut iki gölgelik yahut iki kuş sürüsü halinde gelir, sahiplerini gölgelerler. Sihirbazlar o iki sûre ile baş edemezler.2

2 - Müslim, Salatü’l - Müsafirin, hadis no, 252.

Hadiste geçen "gayaye” insanı başının üzerinde gölgeleyen şey demektir. Şair Lebid de şu beytinde bu kelimeyi aynı manaya kullanmıştır:

Dönüp üzerine çullandım,

Yerde de çocuk gölgelikleri vardı.

Yine hadiste geçen "firk” kelimesi de sürü ve parça manasınadır. Allahü teâlâ da Kur’ân-ı Kerim’de:

"Her parça koca bir dağ gibi oldu” (Şuara: 63) demiştir.

Hadisteki batale kelimesi de sihirbaz manasınadır.

Sebeb-İ Nüzulü

İbn Abbâs şöyle demiştir: Medine'de ilk inen sûre budur. Hasen Basri, Mücâhid, İkrime, Cabir b. Zeyd, Katâde ve Mukâtil de bu görüştedirler. Bazıları da şöyle demişlerdir: Bakara suresi Medine'de inmiştir, ancak:

"Allah’a döndürüleceğiniz günden korkun...” (Bakara: 281) âyeti Mekke’de nazil olmuştur. Çünkü o, Veda haccında kurban günü Mina’da inmiştir.

Bismillahirrahmanirrahim

1

Elif, lâm mîm.

Tefsiri

Elif, lâm, mîm.

Âlimler bunlar ve diğer surelerin başlarındaki hurûf-ı mukattaa üzerinde ihtilaf etmiş ve altı görüş beyan etmişlerdir:

Birincisi: Bunlar müteşabihattandır, manalarını Allah’tan başkası bilmez. Ebû Bekir es - Sıddık radıyallahu anh: Allahü teâlâ’nın her kitapta bir sırrı vardır, Kur’ândaki sırrı da surelerin başlarındaki harflerdir, demiştir. Şa’bî, Ebû Salih ve İbn Zeyd de bu manayı tercih etmişlerdir.

İkincisi: Bunlar isimlerin harfleridir; eğer bunlar uygun bir şekilde dizilirse Allahü teâlâ’nın isimleri meydana çıkar. Ali b. Ebû Talib de şöyle demiştir: Bunlar kesik (kısaltılmış) isimlerdir, eğer insanlar onları sıralamayı bilselerdi, duaların kabulüne sebep olan ism-i azam meydana çıkardı.

İbn Abbâs’a elif, lâm ra; ha, mîm; nun harflerini sordular, o da: Bunlar Rahman’ın hece harflerinden ibaret isimleridir, dedi. Ebû’l - Âliyye ile Rebi’ b. Enes de aynı görüştedirler.

Üçüncüsü: Bunlar Allahü teâlâ’nın yemin ettiği harflerdir; İbn Abbâs ile İkrime de böyle demişlerdir.

İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Bütün harflerle yemin etmesi câizdir, ancak birkaçını söylemekle yetinmiştir. Nitekim birisi: Ben elif, be, te, se öğrendim der ve tüm alfabeyi kasteder. Nitekim: Elhamdü okudum der ve Fatiha'yı kasteder. Onu içindeki harflerin ilki ile isimlendirir. Bu harflerle yemin etmesi bunların şerefinden dolayıdır ve bunlar indirilen kitapların temelidir, onlarla zikir ve tevhid edilir.

İbn Enbari de şöyle demiştir: Burada kasemin cevabı hazfedilmiştir, aslı şöyledir: Hece harflerine yemin ederim ki, Allah size yolları açıklamış ve size indirilen kitapla delilleri göstermiştir. Cevabı hazfetmesi de muhatapların bunu bilmesindendir, bir de hemen arkadan gelen: Bu kitapta şüphe yoktur, kısmı cevabı hatırlatmaktadır.

Dördüncüsü: Bu harfleri zikrederek diğerlerine işaret etmiştir, mana şöyle olur: Harfler telif edilen sözlerin aslı olduğu için Kur’ân’ın da bu harflerden oluştuğunu haber vermiştir. Ferrâ’ ile Kutrub da böyle demişlerdir.

Eğer:

"Onun harflerden oluştuğu bellidir, onlara bunu bildirmekte ne yarar var?” denirse, şöyle cevap verilir: Böylece onun mucize olduğuna dikkat çekmiştir, sanki: O sizin sözlerinizi meydana getiren bu harflerinizden oluşmuştur, öyleyse neden onun bir benzerini meydana getirmiyorsunuz? Bundan aciz kalıyorsanız, bilin ki, o, Muhammed aleyhisselam’ın sözü değildir.

Beşincisi: Bunlar surelerin isimleridir. Bu; Zeyd b. Eslem, oğlu ve Ümmü Hani’nin azatlısı Ebû Fahite Said b. İlaka’dan rivayet edilmiştir.

Altıncısı: Bunlar Arapların konuşmalarında kullandığı şifrelerdir. Bir adam bir adama:

"Hel ta?” der, o da: Evet, der, hel te'ti (gelir misin?") demek ister ve bir iki harf ile söyler.

Bu hususta şöyle bir şiir aktarmışlardır:

Biz ona, dur, dedik, o da, kaf, dedi.

Yani ekıf (durayım), demek istedi.

Şu da öyledir:

Onlara: Atlara gem vurun diye seslendiler,

Onların hepsi: Elafe, dediler.

Yani, ela terkebun (binmeyecek misiniz?) Binin dediler. Şu da öyledir:

Hayra karşı hayır, şerre karşı fe,

Ben şer istemiyorum, meğer ki, siz te.

Manası şudur: Şer ise şer, ancak ben siz te (teşau, istemedikçe) şer istemiyorum. Ahfeş, Zeccâc ve İbn el - Enbari de bu görüşe katılmışlardır.

Ebû Ravk Atıyye b. el-Haris el-Hemadani şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bütün namazlarda açık okurdu. Müşrikler ise alkışla gürültü eder ve ıslık çalarlardı. Bunun üzerine bu kesik harfler indi, bunları dinlediler ve şaşırıp kaldılar. Başkası da şöyle demiştir: İyice dinlesinler diye onlara anlamadıkları şeyle hitap etti. Çünkü nefisler manasını bilmediği şeye heves eder. Ona yönelince bu sefer onlara bildikleri şeyle hitap etti. Bu da tebliğe vesile gibi oldu. Ancak bunun başkalarının bildiği veya muhataplarınca bilinen bir manasının olması lazımdır. Bu da bütün harfler için aynıdır.

Müfessirler özellikle elif, lâm, mîm harflerinin seçilmesi hususunda beş görüş beyan etmişlerdir:

Birincisi: Bu, manasını Allah'tan başkasının bilmediği müteşabihattandır, bunun açıklaması yukarıda geçmiştir.

İkincisi: Bunun manası: Ben her şeyi bilen Allah’ım, demektir. Bunu Ebû'd - Duha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. İbn Mes’ûd ile

Said b. Cübeyr de böyle demişlerdir.

Üçüncüsü: Bu yemindir, bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan, Halid el-Hazza da İkrime’den rivayet etmiştir.

Dördüncüsü: Bunlar isimlerin harfleridir. Sonra bu hususta iki görüş vardır:

Birincisi: Elif Allah’tan, lâm Cebrâil’den, mîm de Muhammed’dendir. Bunu İbn Abbâs demiştir.

Eğer:

"Her isimden ilk harfi almıyorsa, neden Cibrîl’den son harfi alınmıştır?” denilirse.

Cevap şöyledir: Kur’ân'ın başlaması Allah’tandır, buna isminin ilk harfi ile işaret edilmiştir. Cibrîl’de de Kur’ân'ın inmesi ve okunması son bulmuştur, onun da son harfi alınmıştır. Muhammed de ilk okuyandır, onun da ilk harfi alınmıştır.

İkincisi: Elif Allahü teâlâ’dandır, lâm Latiften, mîm de Mecid’dendir. Bunu Ebû’l - Âliyye demiştir.

Beşincisi: Bunlar Kur’ân'ın isimleridir, bunu da Mücâhid, Şa’bî, Katâde ve İbn Cüreyc demişlerdir.

1 ﴿