23

Eğer kulumuza indirdiğimizden şüphe içinde iseniz, onun benzerinden bir sûre getirin ve eğer doğru iseniz Allah’tan başka şahitlerinizi getirin.

"Eğer şüphe içinde iseniz": Âyetin sebeb-i nüzulü şöyledir: Yahudiler. Muhammed in getirdiği şey vahye benzemiyor, biz bundan şüphe ediyoruz, dediler. Bunun üzerine bu âyet indi. Bu, İbn Abbâs ile Mukâtil’den rivayet edilmiştir.

İn” (eğer) edatı burada şek ve tereddüt için değildir, çünkü Allahü teâlâ onların şüphe içinde olduğunu bilmiştir. Ancak bu Arapların tarzına göre söylenmiştir. Bir adam oğluna: Eğer benim oğlum isen bana itâat et, der. Bunun burada iz (çünkü) manasına olduğu da söylenmiştir. Ebû Zeyd:  

"Faizi bırakın, çünkü sizler mü’minlersiniz” (Bakara: 278) âyetinde bu manaya olduğunu söylemiştir.

"Onun benzerinden bir sûre getirin":

İbn Kuteybe şöyle demiştir: Bu kelime hemzeli sûre, hemzesiz sûre şeklinde telaffuz edilir. Hemzeli okuyanlar es’ertü kökünden getirir ki, ayırdım demektir. Çünkü o da Kur’ân'dan bir parçadır. Hemzesiz okuyanlar da binanın suresinden hareket ederler ki, sıraları (ve korları) demektir. Şair Nabiğa, Numan hakkında şöyle demiştir:

Görmüyor musun, Allah sana öyle bir sûre (derece, sıra) vermiştir ki,

Bütün kralların onun altında gelip gittiklerini görürsün.

Sûre bu beyitte şeref derecesi manasına kullanılmıştır. Bu istiare yoluyla binanın (duvarın) sırasından, korundan alınmıştır.

İbn Enbari şöyle demiştir: Ebû Ubeyde demiştir ki: Sûreye sûre denmesi duvar sırası (koru) gibi derece derece yükselmesinden dolayıdır. Beyitte de, Allah sana öyle bir şeref vermiştir ki, kralların derecelerinin üstüne çıktın denilmek istenmiştir.

İbn Kasım da şöyle demiştir: Sûreye şerefinden dolayı sûre denmiş olması câizdir, Araplar: Onun şerefte bir suresi vardır derler ki, sırası ve derecesi var demek isterler. Yahutta o Kur’ân’dan bir parça olduğu için böyle denilmiştir, es’ertü sûreten denir ki, bir parça ayırdım, bıraktım demektir.

Mislihi’deki zamirin nereye râci olduğunda da iki görüş vardır:

Birincisi: İndirilen Kur’ân’a râcîdir, bunu Katâde ile Mukâtil demişlerdir.

İkincisi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e râcîdir. O zaman mana: Siz de o ümmi kul gibi bir sûre getirin demek olur. Bunu Ebû Ubeyde, Zeccâc ve İbn Kasım demişlerdir. Buna göne

"min” edatı başlangıç manasını ifade eder. Birinci görüşe göre ise zaittir.

"Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın": Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Bunun manası, onlardan yardım isteyin demektir, bunu Süddi ile Ferrâ’ demişlerdir.

İkincisi: İmdat çağırın, medet isteyin demektir. Delil olarak şu beyti getirmişlerdir:

Süvarilerimiz ve piyadelerimiz karşılaşınca

Onlar Ka’b’i çağırdılar; biz de Amir’i çağırdık (imdat istedik).

İbn Kuteybe de bu görüştedir.

Şahitleri hakkında da üç görüş vardır:

Birincisi: Onlar putlarıdır, bunu İbn Abbâs, Süddi, Mukâtil ve Ferrâ’ demişlerdir.

İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Onlara şahitler denmesi, devamlı görmeleri ve yanlarında bulunmalarından dolayıdır. Başkası da: Allah yanında kendilerine şahitlik etsinler diye onlara ibadet ettikleri için, demiştir.

İkincisi: Çünkü onlar kendilerinin yardımcılarıdır. Bu da İbn Abbâs’tan rivayet edilmiştir.

Üçüncüsü: Bunun manası şöyledir: Sizin getirdiğinizin de Kur’ân gibi olduğuna şahitlik edecek insanlar çağırın. Bu da Mücâhid’ten rivayet edilmiştir.

Eğer doğru iseniz: Yani, bu Kur’ân Allah katından değildir sözünüzde, bunu da İbn Abbâs demiştir.

23 ﴿