25

İman edip iyi şeyler yapanları kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetlerle müjdele. Her ne zaman onun meyvelerinden rızıklansalar,

"bu, daha önce rızıklandığımız şeydi” derler. Bunlar birbirine benzer olarak sunulacak. Orada onlar için tertemiz eşler vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

"İman edenleri müjdele": Müjde insana ilk gelen haberdir, Arapçada beşaret denmesi deriye (beşereye) tesir etmesinden dolayıdır. Eğer hayır haber olursa sevinç ve rahatlama tesiri, eğer kötü haber olursa üzülme ve büzülme tesiri görülür. Daha çok hayırlı haberde kullanılır. Bazen de şerde kullanılır.

"Münafıkları acıklı azap ile müjdele âyetinde olduğu gibi.” (Nisa: 138)

"İyi şeyler yapanlar": Bu bütün iyi amelleri içine alır. Hazret-i Osman b. Affan’dan: Amelleri hulus-ı kalp ile yapanlar diye tefsir ettiği rivayet edilmiştir. Hazret-i Ali radıyallahu anh’ten de, beş vakit farz namazlan kılanlar diye rivayet edilmiştir.

Cennet bahçe demektir, ona cennet denmesi ağaçlarından dolayı toprağının görülmemesindendir. Cinlere cin denmesi de görünmediği içindir. Cenin de bu kökten gelir, kalkana da kişiyi koruduğu için cünne denilmiştir. Gece karardığı zaman cennel leylü denir. Mufaddal’dan: İçinde hurma ağacı olan her bahçeye cennet denilir dediği rivayet edilmiştir. Zeccâc da kesif ve çok olup birbirine dolaşan her bitkiye cennet denir, demiştir.

"Altından ırmaklar akar": Yani ağaçlarının altından akar, toprağının altından değil.

"Bu daha önce rızıklandığımız şeydi":

Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: Bunun manası şöyledir: Bu daha önce yediğimiz şeydir; sabah kahvaltısı akşam yemeği gibidir. Bu İbn Abbâs, Dahhâk ve Mukâtil’den rivayet edilmiştir.

İkincisi: Bu, daha önce dünyada rızıklandığımız şeydir, bunu da Mücâhid ile İbn Zeyd demişlerdir.

Üçüncüsü: Cennet meyvesi devşirildiği zaman hemen arkasından yenisi çıkar. Bunu görünce karıştırır ve: Bu daha önce yediğimizin aynısıdır, derler. Bunu da Yahya b. Kesir ile Ebû Ubeyde, demişlerdir.

"Kendilerine benzer gelir": Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: O görünüşte ve renkte benzerdir, tadı ise farklıdır. Bunu da Ebû’l - Âliyye, Dahhâk, Süddi ve Mukâtil demişlerdir.

İkincisi: O kalitede benzerdir, onda kalitesiz yoktur. Bunu da Hasen ile İbn Cüreyc demişlerdir.

Üçüncüsü: O yaratılışta ve isimde dünya meyvesine benzer, ancak onun manzarası ve tadı çok güzeldir. Bunu da Katâde ile İbn Zeyd demişlerdir. Benzer olması ile minnet ifade etmelerinin manası nedir? Tatları ve renkleri farklı oldukça daha mı güzel olur? Cevap şudur: Biz, onların görünüşü benzer, tadı ayrıdır dersek, halk nazarında daha garip ve daha güzel olur. Çünkü sen içinde diğer elmaların da tadım taşıyan bir elma görsen daha çok hayret edersin. Eğer biz, kalitede benzerdir, dersek, renk ve tatta farklı olması câizdir. Eğer, manaları farklı olmakla beraber şekli dünya meyvelerine benzer dersek daha hoş ve daha acayip olur. Bütün bunlar etkili ve çekici şeylerdir.

"Orada onlar için tertemiz eşler vardır": Yani yaratılışta temizdirler, çünkü onlar hayız olmazlar, idrar çıkarmazlar, helaya gitmezler. Ahlakta da temizdirler, çünkü onlar haset etmezler, kıskanmazlar, kocalarından başkasına bakmazlar.

İbn Abbâs şöyle demiştir: Onlar temizdirler, kir ve pasları yoktur. Zeccâc, âyette geçen mutahhara kelimesinin daha mübalağalı olduğunu söylemiştir, çünkü teksir (çokluk) ifade eder. Hulud (ebediyet) ise kesilmeksizin süreklilik demektir.

25 ﴿