27

Onlar öyle kimseler ki, Allah’ın emrettiği şeyi teyit ettikten sonra bozarlar, Allah’ın bağlamasını emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk ederler. İşte ziyan edenler onlarrn ta kendileridir.

"Onlar o kimselerdir ki, Allah’ın emrettiği şeyi bozarlar": Bu, fasıkların sıfatıdır, onlar hakkında da üç görüş geçmişti. Bozmak, teyit etmenin zıttıdır. Manası bir şeyi bağladıktan sonra çözmektir. Bozmak her şeye göre değişir; binayı bozmak, yıkmak, sağlamca yaptıktan sonra dağıtmak demektir. Antlaşmayı bozmak da içerdiği hükümleri tanımamaktır.

Bu söz üzerinde de üç görüş vardır:

Birincisi: Ehl-i kitaba Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sıfatı hakkında verilen söz ve ona tabi olma vasiyetidir, bunu İbn Abbâs ile Mukâtil demişlerdir.

İkincisi: Onlara Kur’ân’da denen sözlerdir; onlar bunu önce ikrar ettiler, sonra da inkâr ettiler, bunu Süddi demiştir.

Üçüncüsü: Âdem’in zürriyeti belinden çıkarılırken onlardan alınan sözdür, bunu da Zeccâc demiştir. Biz bu sözleşmeyi hatırlamasak da doğru söyleyen Allah’ın haberi ile sabittir; o nedenle ona iman etmek vaciptir.

“Min” edatı üzerinde de iki görüş vardır:

Birincisi: Zaittir.

İkincisi: Başlangıç edatıdır, sanki, o söz alınıp teyit edildikten sonra bozulmuştur denilmiştir.

Misakıhi’deki zamirin nereye râci olduğu hususunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Allahü teâlâ’ya râcîdir.

İkincisi: Söze râcîdir. O zaman: O sözü yerine getirme imkanı verildikten sonra demek olur.

Allah’ın bağlanmasını emrettiği şey: Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: Akrabalık ve yakınlıktır, bunu İbn Abbâs, Katâde ve Süddi demiştir.

İkincisi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'dir ki, ona inanmamakla onu kesmişlerdir. Bunu da Hasen Basri demiştir.

Üçüncüsü: Allah’a iman etmek ve peygamberlerinden hiçbirisinin arasında ayrım yapmamaktır. Onlar ise bazılarına iman ettiler, bazılarını inkâr ettiler. Bunu da Mukâtil demiştir.

Yeryüzünde bozgunculuk etmeleri de üç türlüdür:

Birincisi: İnsanları inançsızlığa davet etmeleridir, bunu İbn Abbâs demiştir.

İkincisi: İsyan sayılan şeyleri yapmalarıdır, bunu da Süddi demiştir.

Üçüncüsü: Hicret ederek Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelenlerin yollarını kesmeleri, insanları İslâm'a girmekten men etmek istemeleridir.

Ziyan ve hüsran ise lügatte eksiklik manasıdır.

27 ﴿