36

Derken Şeytan o ikisinin ayağını kaydırıp onları içinde bulundukları cennetten çıkardı. Biz de: Bazınız bazınıza düşman olarak inin oradan. Sizin için orada bir durak ve bir süreye kadar yararlanma vardır, dedik.

Burada geçen ezellehüma, istezellehüma manasınadır. Hamze fe-ezellehüma okumuştur ki, yerlerinden etti, demektir. Ebû Ali el - Farisi de: "Sen ve eşin cennette oturun” ifadesinin manası, orada sabit olun demek olup da onlar da sebat edince, Hamze de sebatın karşılığı olan zeval ile okumuştur. Onları çıkardı kıraati de onun okuyuşunu takviye eder.

Şeytan, İblis’tir, bu fi’lin ona nispet edilmesi sebep olmasından dolayıdır.

Anha'daki he üzerinde de üç görüş vardır:

Birincisi: Cennete râcîdir.

İkincisi: Taate râcîdir.

Üçüncüsü: Ağaca râcîdir. Manası: Onları ağaçtan kaynaklanan bir zelle dolayısıyla cennetten kaydırdı demek olur.

Nasıl kaydırdığında da üç görüş vardır:

Birincisi: Hile yaptı, cennette onların yanına girdi, onu da yılan girdirdi. Bunu İbn Abbâs ile Süddi demişlerdir.

İkincisi: O cennetin kapısında durdu ve onlara seslendi, bunu da Hasen Basri demiştir.

Üçüncüsü: Onlara vesvese verdi; konuşmadan ve görünmeden içlerine kuşku girdirdi. Bunu da İbn İshak demiştir ki, uzak bir ihtimaldir.

Zeccâc da: En iyisi: Kasemehümaya karşılık olarak hatabehüma demektir, demiştir.

Âlimler Âdem’in o ağaçtan yemekle isyanı hususunda da ihtilaf etmişlerdir: Bazıları: O belli bir ağaçtan men edilmişti, aynı cinsten başka bir ağaçtan yedi, demişlerdir. Diğerleri de: Yasaktaki kerahet tahrimi değil, tenzihi idi, demişlerdir.

"Biz de: Bazınız bazınıza düşman olarak inin oradan. Sizin için orada bir durak ve bir süreye kadar yararlanma vardır, dedik":

Buradaki hubut he’nin zamması ile yüksekten inmek demektir. He’nin fethası ile de inilecek mekan demektir.

Bu hitap kime yöneliktir? Bunda da altı görüş vardır:

Birincisi: Âdem’e, Havva’ya ve yılana yöneliktir, bunu Ebû Salih, İbn Abbâs'tan demiştir.

İkincisi: Âdem’e, Havva’ya, îblis’e ve yılanadır, bunu Süddi, İbn Abbâs’tan hikaye etmiştir.

Üçüncüsü: Âdem ile İblis’edir, bunu Mücâhid demiştir.

Dördüncüsü: Âdem’e, Havva’ya ve İblis’e yöneliktir, bunu da Mukâtil demiştir.

Beşincisi: Âdem'e, Havva’ya ve zürriyetlerinedir, bunu da Ferrâ’ demiştir.

Altıncısı: Yalnız Âdem ile Havva’yadır. Cemi lâfzı tensiye yerinde kullanılmıştır, meselâ:

"Biz de hükümlerine şahitler olduk” (Enbiya: 78) âyetinde olduğu gibi. Bunu İbn Enbari söylemiştir. Bu, Mücâhid’in görüşü için de sebep teşkil eder.

Âlimler, onlar birlikte mi indiler, ayrı ayrı mı indiler diye iki görüş beyan etmişlerdir:

Birincisi: Onlar birlikte indiler, ancak ayrı ülkelere düştüler, bunu Ka’b ile Vehb demişlerdir.

İkincisi: Ayrı ayrı indirildiler, İblis, Âdem’den önce indi, Âdem Hindistan’a, Havva Cidde’ye, İblis de Übülle’ye indi. Bunu Mukâtil demiştir. İbn Abbâs’dan: Yılan da Nusaybin’e indi, dediği rivayet edilmiştir.

Diyor ki: Allahü teâlâ Cebrâil’e Âdem’i çıkarmasını emretti, o da perçeminden tuttu, onu yakalayan ağaçtan kurtardı. O da: Ey melek, bana kibar davran, dedi. Cebrâil de: Ben Allah’a isyan edene kibar davranamam, dedi. Âdem titredi ve sarsıldı, konuşamaz oldu. Cebrâil ise isyanından dolayı onu kınıyor ve ona Allah'ın nimetlerini sayıyordu. Diyor ki: Âdem cennete kuşluk vakti girdirildi, iki namaz arası kadar kaldı, orada yarım gün eğleşti, o da dünya hesabı ile beş yüz yıl idi.

Burada bahsedilen düşmanlık hakkında üç görüş vardır:

Birincisi: Zürriyetlerin birbirlerine olan düşmanlığıdır, bunu Mücâhid demiştir.

İkincisi: İblis’in Âdem ile Havva’ya, onların da ona düşmanlığıdır, bunu da Mukâtil demiştir.

Üçüncüsü: İblis’in mü’minlere, onların da ona düşmanlığıdır, bunu da Zeccâc demiştir.

Müstekarr / Durak hususunda iki görüş vardır:

Birincisi: bundan maksat kabirdir, bunu Süddi, İbn Abbâs’tan hikaye etmiştir.

İkincisi: Karargahtır, bunu da Ebû’l - Âliyye, İbn Zeyd, Zeccâc ve

İbn Kuteybe demişlerdir. Bu daha doğrudur. Yararlanma da menfaat demektir. Hiyn ise zaman manasınadır.

İbn Abbâs: Bir zamana kadar, ölümle ecelin gelmesine kadar, demiştir.

36 ﴿