40

Ey İsrâil oğulları, size lütfettiğim nimetimi hatırlayın ve sözümü yerine getirin; ben de sizin sözünüzü yerine getireyim. Yalnız benden korkun.

İsrâil, Ya’kûb ’tur. O yabancı bir isimdir,

İbn Abbâs: Manası: Abdullah’tır, demiştir. Araplar onu birkaç şekilde kullanmışlardır: İsrâil, İsı al, İsrâil ve Israîn. Şair Ümeyye şöyle demiştir:

Ben kızgın ateş üzerinde insanlara

Geniş zırhlar yapan o kimseyim.

Hayatımda bana İsrâil oğullarından başka

Yardım edecek birini göremiyorum.

Bir bedevi de bir kertenkele avladı, onu ailesine getirip şöyle dedi.

Pazardakiler geldikleri zaman:

Bu, Ka’be’nin Rabbine yemin olsun ki, Israîn’dir, dediler.

İsrâil oğullarından, yaratıklara dönenleri kastetmiştir.

Nimet de, minnet ve iyiliktir, nunun fethi ile na’ma ile namet de öyledir. Nimetten, çoğul olarak nimetler kastedilmiştir. Tekil yapılması tekilin çoğul yerine de kullamlmasındandır, meselâ:

"Arkasından melekler de yardımcıdır” (Tahrim: 4) âyetinde olduğu gibi ki, yardımcılardır, demektir.

Bu nimetten ne murat edildiğinde de üç görüş vardır:

Birincisi: Tevrat’ın âyetleri içine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin sıfatlarına dair koymuş olduğu şeylerdir, bunu İbn Abbâs demiştir.

İkincisi: Babalarını ve dedelerini Fir’avn ailesinden kurtarmış olması ve buna benzer şeylerdir, bunu da Hasen Basri ile Zeccâc demiştir. Çünkü ataların iftihar ettiği şeyler çocukları için de iftihar vesilesidir.

Üçüncüsü: O çeşitli haller göz önüne alınarak bütün nimetlerdir. Onu hatırlamaktan maksat da ona şükretmektir, çünkü şükretmeyen hatırlamış değildir.

Evfu (yerine getirin):

Ferrâ’ şöyle demiştir: Hicazlılar: Evfeytü derler, Necitliler de elifsiz olarak: Vefeytü derler.

Zeccâc da şöyle demiştir: Vefa bilhadi ve evfa bİlâhdi, denir. Şu örnekte olduğu gibi:

İbn Tavk’a gelince, sözünü yerine getirdi,

Tıpkı Süreyya'yı isterken Deberan’ın yirmi yıldız sözünü yerine getirdiği gibi.

İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Vefeytü bİlâhdi ve evfeyü bihi, evfeytülkeyle denir, başka yerde kullanılmaz.

Bu sözde dört görüş vardır:

Birincisi: Onlara Tevrat’ta Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sıfatlarını bildiren âyetlerdir, bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

İkincisi: Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçmaktır, bunu Dahhâk, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

Üçüncüsü: İslâm’dır, bunu da Ebû’l - Âliyye demiştir.

Dördüncüsü: Şu âyette alman sözdür:

"Yemin olsun ki, Allah İsrâil oğullarından söz aldı ve onlardan on iki nakib gönderdik.” (Maide: 13) Bunu da Katâde demiştir.

"Ben de sizin sözünüzü yerine getireyim":

İbn Abbâs: Sizi cennete girdireyim, demiştir.

"Yalnız benden korkun": Burada geçen rehb korkmak manasınadır.

40 ﴿