50Bir zamanlar size denizi yarmış; sizi kurtarmış ve Fir'avn hanedanını suya boğmuştuk. Siz de onlara bakıyordunuz. Âyette geçen ferk iki şeyi ayırmaktır. Bi-küm le-küm manasınadır. Neden yalnız Fir’avn ailesi zikredilmiş de diğerleri edilmemiştir? Çünkü Fir’avn’in onların içinde olduğu biliniyordu. Siz de onlara bakıyordunuz kavli üzerinde iki görüş vardır: Birincisi: Gözle bakmaktır, manası boğulduklarını görüyordunuz olur. İkincisi: Bilmek manasınadır, meselâ: "Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi?” (Furkan: 45) âyetinde olduğu gibi. Bunu Ferrâ’ demiştir. Kıssalarına İşaret Süddi şeyhlerinden rivayet etmiştir: Allahü teâlâ Mûsa’ya İsrâil oğullarını Mısır’dan çıkarmasını emretti, Kıp tilere ölüm verdi, her adamın ilk doğan çocuğu öldü, onu defnetmekle uğraştılar, bu nedenle güneş doğuncaya kadar İsrâil oğullarını takip edemediler. Amr b. Meymun da şöyle demiştir: Mûsa çıkınca bunu Fir’avn'e bildirdiler, o da horozlar ötünceye kadar onları takip etmeyin, dedi, o gece hiçbir horoz ötmedi. Ebû’s - Selil de şöyle demiştir: Mûsa denize varınca: Ey Halid’in babası deniz, dedi (denize böyle derlerdi). Deniz çırpınmaya başladı, su sağda ve solda karşılıklı iki dağ gibi oldu. Onlarda delikler vardı, her kabile diğerine bakardı. Fir’avn denizin yarıldığını görünce: Görmüyor musunuz, deniz benden korkup yarıldı, dedi. Fir’avn’ın atlıları geldi, suya dalmak istemediler, Cebrâil bir kısrağa bindi, Fir’avn’ın atı kısrağın kokusunu alınca arkasından denize daldı. Baş kısımları çıkacak olup da son kısımları da girince denize onları yakalaması emrolundu, üzerlerine kapaklandı. |
﴾ 50 ﴿