85

Sonra sizler o kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürüyor ve içinizden bir grubu onlara karşı günah ve düşmanlıkla tezahürat ederek yurtlarından çıkarıyorsunuz. Size esir olarak gelirlerse onlarla fidyeleşiyorsunuz. Halbuki onların çıkarılması size haram edilmiştir. Kitabın bir kısmına inanıyor, bir kısmına inanmıyor musunuz? İçinizden bunu yapanların cezası dünya hayatında rüsvaylıktan başkası değildir. Kıyamet gününde de azabın en şiddetlisine döndürülürler. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.

"Sonra sizler öyle kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürüyor ve bir bölüğü yurtlarından çıkarıyorsunuz... Siz kitabın bir kısmına inanıyor ve bir kısmına inanmıyor musunuz?” dedi. Bir kısmına inanmaları esirlerin fidyelerini vermeleridir, inanmamaları da, birbirlerini öldürmeleridir.

"Tezaherûne": Âsım ile Kisâi: Tezaherune, Tahrim suresinde (âyet: 4): Tezahera şeklinde zı'yı şeddesiz; İbn Kesir, Nâfi, Ebû Amr ve İbn Âmir de, zı’nın şeddesi ve elifle okumuşlardır.

Ebû Ali de şöyle demiştir: Kim zı’nın şeddesi ile tezzaherune okursa, teyi zıya idgam eder, çünkü mahreçleri yakındır, o nedenle idgamla hafiflemiş olur. Kim de şeddesiz olarak tazaherune okursa, ötekilerin idgam ettiği teyi atar, böylece hazfle hafiflemiş olur. İbn Kesir’in idgam ettiği te, işte o, Âsım’ın hazfettiği te'dir. Hasen ile Ebû Cafer’den de zının şeddesi ve elifsiz olarak tezzaherune okudukları rivayet edilmiştir. Tezahürat ise yardımlaşmaktır.

İbn Kuteybe şöyle demiştir: Bunun aslı zahr (sırt) dan gelir, sanki tazahürat biribirine sırt verme gibi olur, kuvvet kazanırlar, birbirlerine dayanırlar.

Mukâtil de: îsm günah manasına, udvan da zulümdür, demiştir.

"Size esir olarak gelirlerse onlarla fidyeleşirsiniz": Esir lâfzının aslı bağlamaktır. İbn Kesir, Ebû Amr ve İbn Âmir üs ara, A’meş ile Hamze de esra okumuşlardır.

Ferrâ’ şöyle demiştir: Hicazlılar esiri üs ara, Necidliler de çoğunlukla esra olarak cemilerler. Beriki Arapçada daha kaliteli olandır. Çünkü şunun gibi olur: Cerih ve cerha, sari’ ve sar’a. Esmaî, Ebû Amr’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Üsara elleri bağlı olandır, esra ise ellerinde olmakla beraber bağlı olmayandır.

Zeccâc şöyle demiştir: Fa’lâ vezni insanların bedenen ve aklen maraz kaldıkları her şey için kullanılır, meselâ halik ve helkâ, nıarîd ve marda, ahmak ve hamka, sekran ve sekra derler. Kim üsara okursa cem’i cem etmiş olur: Esir - esra - üsara, der, son kelime cem’in cim’i olmuş olur.

"Tüfaduhum": İbn Kesir, Ebû Amr ve İbn Âmir, tefduhum; Nâfi, Âsım ve Kisâi de elifle tüfaduhum okumuşlardır. Müfadat bir şey verip yerine başka bir şey almaktır.

"Kitabın bir kısmına mı inanıyorsunuz?": Bu, esirleri salıvermektir.

"Bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?": Bu da yurttan çıkarmak ve öldürmektir.

Mücâhid şöyle demiştir: Başkasının elindekinin fidyesini verir ve onu bizzat sen öldürürsün, demiştir.

Rüsvayliğin ne manaya geldiği hususunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Cizyedir, bunu İbn Abbâs demiştir.

İkincisi: Kurayzalılamı öldürülüp Nadiyrlilerin sürülmesidir, bunu da Mukâtil demiştir.

85 ﴿