155Sizi biraz korkudan, açlıktan; (biraz da) mallardan, canlardan ve mahsullerden eksiltme ile kesinlikle sınayacağız. Sabredenleri müjdele. "Sizi biraz korkudan, açlıktan; (biraz da) mallardan eksiltme ile sınayacağız": Ferrâ’ şöyle demiştir: "min” edatı, bu sayılanlardan her birinin başında şey (biraz) gizli olduğunu gösterir, meselâ biraz korku, biraz açlık ve biraz da mal eksikliği demek gibi olur. Bu âyette kimler kastedildiği hakkında da dört görüş vardır: Birincisi: Onlar özellikle Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabıdır, bunu Atâ’ demiştir. İkincisi: Onlar Mekke halkıdır. Üçüncüsü: Bu ahir zamanda olacaktır. Ka'b: öyle zaman gelecektir ki, hurma ağacı ancak bir adet meyve verecektir, demiştir. Dördüncüsü: Âyet genel mana taşımaktadır. Korkuya gelince: İbn Abbâs: O savaştaki paniktir, demiştir. Açlık da Mekke halkının çektiği yedi yıllık kıtlıktır. Mal eksikliği de onların mallarının gitmesidir. Can eksikliği de başlarına gelen ölüm ve öldürülmedir. Meyveleri de, daha önceki gibi bol çıkmamasıdır. Ebû Süleyman Dımeşki bazı ilim adamlarından hikaye ile şöyle demiştir: Açlık farz oruçtakidir, malların eksikliği de onlarda farz kılman zekât, hac vb. şeylerdir. Can eksikliği de savaşta şehit düşmedir. Meyveler de, onlarda farz kılınan sadakalardır. "Sabredenleri müjdele": Bu belalara sabredenleri cennetle müjdele demektir. Bil ki, başlarına gelecek bu şeyleri haber vermesindeki maksat, kendilerini sabra hazırlayıp böylece telaştan daha uzak olmalarıdır. "Biz Allah’a aidiz” dediler: Maksat, biz, Allah’ın kullarıyız, bize istediğini yapar demektir. "Şüphesiz biz Allah'a döneceğiz": Biz öldükten sonra dirilmeyi, amellerimizin mükafatını ve sabrımıza karşı sevap almayı ikrar ediyoruz, demektir. Said b. Cübeyr de şöyle demiştir: Bu ümmete musibet anında öyle bir şey verilmiştir ki, kendilerinden öncekilere verilmemiştir: |
﴾ 155 ﴿