185

O ramazan ayıdır ki, Kur’ân insanları irşat için ve hak ile batılı ayırmanın açık delilleri olarak onda indirilmiştir. Kim içinizden o aya erişirse, orucunu tutsun. Kim de hasta veya seferde bulunursa, diğer günlerde sayısınca oruç tutar. Allah size kolaylık istiyor, size zorluk istemiyor. (Bunu istemesi) sayıyı tamamlamanız ve sizi ilettiği şeye karşı Allah’ı yüceltmeniz içindir ki, şükredesiniz diye.

"Şehru ramadâne":

Ahfeş şöyle demiştir: Şehrü ramazan merfu olarak eyyamı tefsir eder, sanki: Sayılı günler demiş, onu da: Onlar ramazan ayıdır demiş gibi olur.

Ebû Ubeyd de şöyle demiştir: Mücâhid nasb ile "şehre ramazane” okumuş, sanırım iğra yoluyla: Ramazan ayını kaçırmayın, onu oruç tutun demek istemiştir. Tıpkı

"millete ebiküm” ve "sıbğatallah” âyetlerinde olduğu gibi. Ben de derim ki: Nasb ile okuyanlar şunlardır: Muaviye, Hasen, Zeyd b. Ali, İkrime, Yahya b. Yamer.

İbn Fâris şöyle demiştir: Ramz güneşin sıcaklığından kızmış taşa denir. Ramazan ayı denilmesi de taşların kızmasındandır, çünkü onlar ayların isimlerini eski lügatlerden çevirirken onlara içinde bulundukları zamanın (mevsimin) adlarını vermişlerdir. Ramazan da taşların kızdığı mevsime rastlamıştır. Cemisi de ramazanat, ermizâ ve ermiza şeklindedir.

"Kur’ân onda indirilmiştir": Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: Kur’ân onda toptan indirildi, bu da Kadir gecesinde dünya göğünden Beytü’l - İzzete indirildi. Bunu İbn Abbâs demiştir.

İkincisi: Manası şöyledir: Kur’ân onda orucun farz olduğunu bildirmek için indirildi, bu da Mücâhid ile Dahhâk’tan rivayet edilmiştir.

Üçüncüsü: Bunun manası şöyledir: Kur’ân ramazanda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e indirilmeye başladı. Bunu da İbn İshak ile Ebû Süleyman Dımeşki demişlerdir.

Mukâtil de şöyle demiştir: Furkan dinde şüphe ve sapıklıktan çıkaran şey demektir.

"Kim içinizden o aya erişirse": Yani kim yolcu değil de mukim olursa, demektir. Eğer:

"Bu âyette hastalık ile yolculuğun tekrar zikredilmesinin faydası nedir? Bu daha önce geçmişti?” denilirse, şöyle cevap verilir: Çünkü geçen âyette mensuh vardı, burada tekrar etti ki, mensuba yakın olmasın.

"Allah size kolaylık istiyor":

İbn Abbâs, Mücâhid, Katâde ve Dahhâk: Kolaylık yolculukta oruç tutmaktır, zorluk da onda oruç tutmaktır, demişlerdir. Ömer b. Abdülaziz de şöyle demiştir: Yolculukta oruç tutmak veya tutmamaktan hangisi sana kolay gelirse, onu yap.

"Veli-tükmilül ıddete":

İbn Kesir, Nâfi, İbn Âmir, Hamze ve Kisâi: kâfin sükunu ile hafif olarak "velitükmilu” okumuşlardır. Ebû Bekir de Âsım’dan rivayetle mimin şeddesi ile okumuştur. Bu, vessa ve evsa gibidir.

İbn Abbâs: Oruç tutmadığınız sayıyı tamamlamanız için, demiştir. Bazıları da şöyle demişler: Bundan maksat, size farz olandan fazlasını yapmayın, demektir, nitekim Hıristiyanlar öyle yapmışlardı. Onların yaptıkları gibi başka aylara taşımayın.

"Ve sizi ilettiği şeye karşı Allah’ı tekbîr etmeniz içindir":

İbn Abbâs şöyle demiştir: Şevval ayının hilalini gördükleri zaman ta bayramdan ayrılıncaya kadar tekbir getirmek Allah’ın Müslümanlar üzerinde hakkıdır.

Eğer: "Velitükmilül iddete ve li-tükebbirullahe"de vav niçin gelmiştir, orada atfedilecek şey yoktur?” denilirse, cevabı şöyledir: Bu vav, kendisinden sonraki lamı hazfedilen “Lâm” ın üzerine atfetmiştir,

Mana şöyledir: Allah sizi mutlu etmek ve sayıyı tamamlamanız için size kolaylık, istiyor. Böylece ilk lâm manası açık olduğu için hazfedilmiştir. Bunu da İbn Enbari demiştir.

Âyetin hükmü: Ramazan bayramı gecesi, kurban bayramı gecesi ve Mûsallaya çıktıkları zaman sesli tekbir getirmek sünnettir. Bayram günü tekbirin ne zaman kesileceğine dair İmam Ahmed radıyallahu anh’ten farklı iki rivayet vardır: Hanbel ondan: İmam hutbeyi bitirdikten sonra keser dediğini; Esrem de: Mûsallaya geldiği zaman keser dediğini nakletmiştir.

Kadı Ebû Ya’lâ da: Mûsallaya gelip de imam hutbeye çıktığı zaman keser, demiştir.

185 ﴿