203

Allah’ı sayılı günlerde zikredin. Kim iki günde acele ederse, ona günah yoktur. Kim de geri kalırsa, Allah’tan korkan için ona da günah yoktur. Bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.

"Allah'ı sayılı günlerde zikredin": Bu zikir için de iki görüş beyan edilmiştir:

Birincisi: O çpmrelerde, namazların arkasında ve diğer hac vakitlerinde edilen zikirdir.

İkincisi: O farz namazların arkasından getirilen tekbirdir.

Bu görüşün sahipleri tekbire ne zaman başlayıp ne zaman keseceği hususunda da altı görüş beyan etmişlerdir:

Birincisi: Arefe günü sabah namazından başlar, son teşrik günü ikindi namazının sonuna kadar devam eder. Bunu Hazret-i Ali, Ebû Yûsuf ve Muhammed demişlerdir.

İkincisi: Arefe günü sabah namazından başlar, kurban günü ikindi namazına kadar devam eder. Bunu da İbn Mes’ûd ile Ebû Hanife demişlerdir.

Üçüncüsü: Kurban günü öğle namazından başlar, son teşrik gününe kadar devam eder. Bunu da İbn Ömer, Zeyd b. Sabit, İbn Abbâs ve Atâ’ demişlerdir.

Dördüncüsü: Kurban günü öğle namazından başlar, Mina’dan Mekke’ye intikal ettikleri günün öğle namazına kadar devam eder. Bu da Teşrik günlerinin ikincisidir, bunu da Hasen demiştir.

Beşincisi: Kurban günü öğle namazından başlar, son teşrik gününe kadar devam eder, bunu da Malik b. Enes demiştir. Şâfiî’nin iki görüşünden biri de budur.

Altıncısı: Kurban günü akşam namazından başlar, son teşrik gününün sabah namazına kadar devam eder. Bu da Şâfiî’nin görüşüdür.

İmamımız Ahmed’in görüşü de şöyledir: Eğer ihramlı değilse yirmi üç vaktin arkasından tekbir getirir; başı Arefe gününün sabah namazıdır, sonu da teşrik günlerinin son günüdür. Eğer ihramlı ise on yedi namazın arkasından tekbir getirir; başı kurban gününün öğle vaktidir, sonu da son teşrik günlerinin ikindi vaktidir.

Bu tekbir, cemaatle kılınan farz namazlara mı hastır yoksa değil midir? Bunda da İmam Ahmed’ten iki görüş vardır:

Birincisi: Cemaatle kılana hastır. Ebû Hanife rahmetullahi aleyfı’in görüşü de böyledir.

İkincisi: Farza hastır, ister ki, onu tek başına kılsın. Bu da Şâfiî’in görüşüdür.

Sayılı günler hakkında da üç görüş vardır:

Birincisi: Onlar teşrik günleridir, bunu İbn Ömer, İbn Abbâs, Hasen, Atâ’, Mücâhid, Katâde ve diğerleri demişlerdir.

İkincisi: O kurban günü ile arkasındaki iki gündür, bu da Hazret-i Ali ve İbn Ömer’den rivayet edilmiştir.

Üçüncüsü: O zilhiccenin on günleridir, bunu da Said b. Cübeyr ile Nehaî demişlerdir.

Zeccâc da şöyle demiştir:

"Sayılı” tabiri genellikle adedi az olan şey için kullanılır, meselâ birkaç dirhem, birkaç güvercin gibi.

"Kim iki günde acele ederse": Yani kim Mina günlerinin ikincisinde yapılan ilk intikali acele ederse, ona günah yoktur, kim ikinci intikali geciktirirse ki, o da Mina günlerinin üçüncüsüdür, ona da günah yoktur.

Eğer: "Günahtan ancak acele eden korkar, geciktirene ne oluyor, onun yaptığı daha faziletlidir?” denilirse, buna dört türlü cevap verilir:

Birincisi: Mana şöyle demektir: Acele edene günah yoktur, geciktiren de sevap kazanır. Bu durumda ona günah yoktur denilmesi, ilk lâfzı aynen tekrar etmesindendir, meselâ,  

"femeni’tedâ aleyküm fa’tedû aleyhi” âyetinde olduğu gibi.

İkincisi:

Mana şöyledir: Geciktirene verilen ruhsatı terk ettiği için günah yoktur.

Üçüncüsü:

Mana şöyledir: Acele edenin de geciktirenin de haclarından önceki günahları bağışlanmıştır.

Dördüncüsü:

Mana şöyledir: Acele edenin de geciktirenin de günahının atılması, takva şartı iledir.

"Kim korunursa": Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: Av avlamaktan çekinirse, bunu İbn Abbâs demiştir.

İkincisi: Haccında günahlardan çekinirse, bunu da Katâde demiştir.

İbn Mes’ûd da şöyle demiştir: Allah’ın mağfireti ancak baççında Allah’tan korkan içindir.

Üçüncüsü: Kalan ömründe Allah’tan korkarsa, bunu Ebû’l - Âliyye ile İbrahim, demişlerdir.

203 ﴿