217Sana haram aylarda savaşmayı sorarlar. De ki: Onda savaşmak büyük günahtır. İnsanları Allah’ın yolundan men etmek, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine mani olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyüktür. Fitne katilden daha büyüktür. Eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşa devam ederler. Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, işte onların amelleri dünya ve ahirette boşa gitmiştir. Ve işte onlar cehennem arkadaşlarıdır. Onlar orada ebedi kalacaklardır. "Sana haram ayda savaşmayı sorarlar": Cündeb b. Abdullah rivayet etmiştir: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bir askeri birlik gönderdi, başlarına da Ebû Ubeyde’yi komutan tayin etti. Emredildiği yöne gitmek üzere dönünce, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in hasretine dayanamayarak ağladı, onun yerine Abdullah b. Cahş’i gönderdi. Ona bir mektup yazdı ve, falan mevkie varmadan onu okumamasını emretti ve: Arkadaşlarından hiçbirini seninle beraber yürümeğe zorlama, dedi. O mevkie varınca mektubu okudu ve: Inna lillâh, dedi ve: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in emri baş göz üstüne, dedi ve onlara haberi bildirdi, onlara mektubu okudu. Arkadaşlarından ikisi döndü, kalanları devam ettiler. İbn Hadrami’ye gelip onu öldürdüler. O günün recepten mi veyahut cemaziyelahirden mi olduğunu bilemediler. Müşrikler Müslümanlara: Haram ayda adam öldürdünüz, dediler, onlar da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip durumu haber verdiler. Bunun üzerine bu âyet indi. Bazı Müslümanları Ellerine bir şey geçtiyse de onlar için sevap yoktur, dediler. Bunun üzerine de: "Şüphesiz iman edenler, hicret edenler... Allah merhametlidir.” (Bakara: 218) âyeti indi. Zührî şöyle demiştir: İbn Hadrami’nin adı Amr’dir, onu öldürenin adı da Abdullah b. Vakıd el - Leysi’dir. İbn Abbâs şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı o geceyi cemaziyelahirden sayıyorlardı, halbuki o recebin ilk günü idi. Atıyye, İbn Abbâs’tan onun şu iki hususta indiğini rivayet etmiştir: Birincisi: Bu anlatılandır. İkincisi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem fetih günü Mekke’ye haram ayda girdi, Müşrikler de haram ayda savaş yapmasını kınadılar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e soranlar hakkında da iki görüş vardır: Birincisi: Ona Müslümanları hatamı ettiler yoksa isabet mi ettiler diye sordular. Bunu İbn Abbs, İkrime ve Mukâtil demişlerdir. İkincisi: Onlar müşriklerdir, bunu müslümanları ayıplamak için sordular, bunu da Hasen, Urve ve Mücâhid demişlerdir. Haram ay, recep ayıdır, ona sağır ay derlerdi, çünkü ona tazimden dolayı onda sİlâh sesi duyulmazdı. "Onda savaşmaktan": Sana onda savaşmayı sorarlar, demektir. "De ki: Onda savaşmak büyüktür": İbn Mes’ûd: Helâl değildir, demiştir. Kadı Ebû Ya’lâ da şöyle demiştir: Cahiliye insanları bu aylarda savaşın haram olduğuna inanırlardı, Allahü teâlâ da bu âyette onlara haramlığın devam ettiğini bildirdi. Âlimler; haram aylarda savaşın haramlığında: O baki midir, yoksa nesh mi edildi diye ihtilaf ettiler. Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: O bakidir, İbn Cüreyc şöyle demiştir: Atâ’: Şimdi insanlar için ne haremde ne de haram aylarda savaşmaları câiz değildir, ancak kendileriyle savaşılması veya işgale uğramaları durumu hariçtir ki, o, neshedilmemiştir, demiştir. İkincisi: O neshedilmiştir, Said b. Müseyyeb ve Süleyman b. Yesar şöyle demişlerdir: Haram ayda savaşmak câizdir. Bu âyet: "Müşrikleri nerede bulursanız öldürün” (Tevbe: 5) ve: "Ne Allah’a ne de ahiret gününe inanmayanlarla savaşın” (Tevbe: 19) âyetiyle neshedilmiştir. Bu, merkezlerdeki Âlimlerin görüşleridir. "Ve saddün an sebilillâhi": Bu, müpteda olarak merfudur, bunların haberi de: "Ekberu indellah"tır. Burada Allah yolundan ne murat edildiği hususunda da iki görüş vardır: Birincisi: O hactır, çünkü onlar Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’i Mekke'ye sokmamışlardı. Bunu İbn Abbâs ve Süddi de şeyhlerinden demiştir. İkincisi: O İslâm’dır, bunu da Mukâtil demiştir. "Küfrün bihi” buradaki zamirin mercii hususunda da iki görüş vardır: Birincisi: O Allah’a râcîdir, bunu Süddi şeyhlerinden, Katâde, Mukâtil ve İbn Kuteybe demişlerdir. İkincisi: O, yola râcîdir, bunu da İbn Abbâs demiştir. İbn Kuteybe de şöyle demiştir: "Mescidilharam"ın cerri "sebilillah"a uyum sağlamak içindir. Sanki şöyle demiş olur: Allah yolundan ve Mescid-i Haram’dan çevirmek. "Halkını oradan çıkarmak": Müşrikler Resûlüllah ile ashabına eziyet edince, onları Mekke’den çıkmak zorunda bıraktılar; sanki kendileri çıkarmış gibi oldular. Allah Te alâ da onlara bu fiillerin bütün kâfirleri öldürmekten daha büyük olduğunu bildirdi. "Fitne": Burada şirk manasladır; bunu İbn Ömer, İbn Abbâs, Mücâhid, İbn Cübeyr, Katâde ve büyük bir grup demiştir. Kur’ân’da fitne birçok manaya kullanılmıştır. Ben bunları "En - Nazair” kitabında bahsettim. "Devamlı uğraşırlar": Yani kâfirler; "sizinle savaşırlar": Yani siz Müslümanlarla. "Habitat": Bâtıll oldu manasınadır. |
﴾ 217 ﴿