220Dünya ve âhiret (işlelerin)de (hakkınızda en iyi olanı alın ve ona göre hareket edin.) Bir de sana yetimlerden sorarlar. De ki: Onları ıslah etmek daha hayırlıdır. Eğer kendileri ile karışırsanız, sizin kardeşlerinizdir. Allah, ıslah edenle bozguncuyu bilir. Eğer Allah dileseydi sizi zora sokardı. Şüphesiz Allah mutlak gâliptir, hikmet sahibidir. "Sana yetimlerden sorarlar": İniş sebebi hakkında iki görüş vardır: Birincisi: Allahü teâlâ: "Yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın” (İsra: 34) âyeti ile "onlar ki, yetimlerin mallarını haksız olarak yerler” (Nisa: 9) âyeti inince, yanında yetim olanlar gitti, onun yiyeceğini kendi yiyeceğinden, içeceğini de kendi içeceğinden ayırdı. Kendi yiyeceğinden bir şeyler kaldırıp onun yemesine veya bozulmasına kadar sakladı, bu da onlara ağır gelmeye başladı. Bunu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e anlattılar; bunun üzerine bu âyet indi. Bu; İbn Abbâs, Atâ’, Said b. Cübeyr, Katâde ve Mukâtil’in görüşleridir. İkincisi: Araplar yetim hususunda çok sert davranır, onunla beraber tabağından yemez ve ondan bir hizmet istemezlerdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e, onlara karışmalarını sordular, bunun üzerine bu âyet indi. Bunu Süddi, şeyhlerinden nakletmiştir. Bu aynı zamanda Dahhâk'in de görüşüdür. Bunu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e soranlar hakkında da iki görüş vardır: Birincisi: Onu soran Sabit b. Rifaa el - Ensari'dir, bunu Mukâtil, demiştir. İkincisi: Abdullah b. Ravaha’dır. Bunu da Ebû Süleyman Dımeşki demiştir. "De ki: Onları ıslah etmek daha hayırlıdır": İbn Kuteybe şöyle demiştir: Bunun manası: Mallarını çalıştırmak ve velisinin onları yemekten çekinmesi daha hayırlıdır, demektir. "Eğer onlarla karışırsanız sizin kardeşlerinizdir": Yani onlar sizin kardeşlerinizdir, onların bu husustaki hükmü kardeşlerinizin hükmü gibidir. İbn Abbâs şöyle demiştir: Karışmak: Onun senin sütünden içmesi, senin de onun sütünden içmendir, onun senin tabağından yemesi, senin de onun tabağından yemendir. "Allah bozanı/ifsad edeni iyileştirenden ayırdeder": Yani yetim malını kasten yemek isteyenle ancak onun ıslahını düşüneni bilir, demektir. "Allah dileseydi sizi zora sokardı": İbn Abbâs: Zora sokar ve sizi sıkıştırırdı, demiştir. İbn Enbari de şöyle demiştir: Anet’in aslı zorluk çıkarmaktır. Araplar: Fülanün yeteannetü fülanen ve yunituhu derler ki, birine zorluk çıkarmak ve onu ödemede sıkıntı çekeceği şeye zorlamaktır. Sonra bu manadan helak manasına geçti. Bu madde, Arapların: Ekemetün anut sözünden gelir ki, çıkılması zor dik yokuş demektir. Sonra bu lâfız bütün zorluklar için kullanıldı. |
﴾ 220 ﴿