222

Sana hayızdan sorarlar: De ki: O eziyettir. Bu sebeple hayızda kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri zaman onlara Allah'ın size emrettiği yerden gelin. Şüphesiz Allah çok Tevbe edenleri sever ve iyice temizlenenleri sever.

"Sana hayızdan sorarlar": Sabit, Enes’ten şöyle dediğini rivayet etmiştir: Yahudiler onlardan kadın hayız olunca onunla yemez, içmez ve evlerde onlarla cimâ etmezlerdi. Bu, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e soruldu, bunun üzerine bu âyet indi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de onlara cimâ dışında her şeyi yapmalarını buyurdu. 34

34 - Müslim, Hayz, hadis no, 16; Ahmed, Müsned, 3/132, 133.

İbn Abbâs da şöyle demiştir: Ensar’dan İbn Dahdaha adında bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi: "Kadınlar hayız oldukları zaman onlara nasıl yapacağız?” diye sordu. Bunun üzerine bu âyet indi. Mehîd kelimesi hakkında iki görüş vardır:

Birincisi: O, hayzın ismidir.

Zeccâc şöyle demiştir: Hâdatil mer’etü tehidu haydan ve mahadan ve mehidan denir.

İbn Kuteybe de: Mehîd, hayzdır, demiştir.

İkincisi: O hayz yerinin ismidir, meselâ makîl’in kaylule yeri ve mebitin beytute yeri olduğu gibi.

Kadı Ebû Ya’lâ da: İmam Ahmed’in sözünden anlaşılan da budur, demiştir. Birinci görüşün sahipleri, sözün içinde görüşlerini destekleyecek şeyin olduğunu söylerler, o da onun eza ile nitelenmesidir. Bu da yerinin değil, hayzın izahıdır.

İkinci görüşün sahipleri de şöyle derler:

Mehidin yerin sıfatı olup sonra ona yakın ve komşu bir şeyle sıfatlanması da imkansız değildir, meselâ akika gibi ki, o, aslında çocuğun saçının ismidir, çocuk için kesilen hayvana da mecazen akika denilmiştir. Raviye de devenin ismidir, devenin taşıdığı çifte tuluma da mecazen raviye denilmiştir. Eza ise cimâ edenin hissettiği necaset ve kötü kokudur. Şöyle de denilmiştir: Hayızlı kadınla cimâ etmek çok acı verir.

"Hayızda kadınlardan uzak durun": Bundan maksat ferçten cimaden uzak durmaktır, çünkü mahid kanın kendisidir yahut fercin kendisidir.

"Onlara yaklaşmayın": Yani cimalarına yaklaşmayın, bu da

"kadınlardan uzak durun” ifadesinin tekitidir.

"Hatta yethurne": İbn Kesir, Nâfi, Ebû Amr, İbn Âmir, Hafs da Âsım’dan rivayetle şeddesiz olarak

"hatta yethurne"; Hamze, Kisâi, Halef, Ebû Bekir de, Âsım’dan rivayetle tının ve henin fethası ve şeddesi ile

"yattahherne” okumuşlardır.

İbn Kuteybe de: Yethurne, kanın kesilmesidir demiştir. Tahuretil mer’etü ve taharet denir ki, kadın, su ile gusül etmese de temizliği gördü demektir. Şedde ile

"yettaherne” okuyanlar, su ile gustil etmeyi, demek isterler. Aslı yetatahhernedir ki, te tıya idgam edilmiştir. İbn Abbâs ile

Mücâhid: Yethurne, kandan temizlenme, yetahherne de su ile gusül etmedir, demişler.

"Onlara gelin": Bu, yasağın kalkmasıdır, vücup için değildir.

"Allah’ın emrettiği yerden": Bunda da dört görüş vardır:

Birincisi: Bunun manası: Temizlik tarafından gelin, hayız tarafından değil, demektir, bunu İbn Abbâs, Ebû Rezin, Katâde, Süddi ve diğerleri demiştir.

İkincisi: Bunun manası: Onlara yaklaşmayınız diye emrettiği yerden gelin demektir, o da hayız mahallidir, bunu Mücâhid demiştir. Bu görüşü destekleyenler şöyle demişlerdir: Allah’ın emrettiği yerden demesinin manası, men ettiği yer demektir, zira men etmek de yasaklanan şeyi terk etme emridir. Burada

"min” "fi” manasınadır,

"iza nudiye lissalati min yevmil cumuati” (Cuma: 9) âyetinde olduğu gibi.

Üçüncüsü: Onlara helâl evlilik yolundan gelin, zina yolundan değil. Bunu da İbn Hanefiyye, demiştir.

Dördüncüsü: Bunun manası şöyledir: Onlara kadına yaklaşılması helâl olan cihetlerden gelin; oruçlu veya itikaflı veyahut ihramlı olmaları gibi durumlarında değil. Bunu da Zeccâc ile İbn Keysan demiştir.

"Allah tevbe edenleri sever": Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Günahlardan Tevbe edenleri. Bunu Atâ’, Mücâhid ve diğerleri demiştir.

İkincisi: Hayızlı kadınlara gelmekten Tevbe edenleri. Bunu da bazı müfessirler, zikretmiştir.

"Allah temizlenenleri sever": Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: Günahlardan temizlenenleri, bunu Mücâhid, Said b. Cübeyr ve Ebû’l - Âliyye demişlerdir.

İkincisi: Su ile temizlenenleri, bunu da Atâ’ demiştir.

Üçüncüsü: Kadınlara makatlarından gelmekten temizlenenleri sever. Bu da Mücâhid’ten rivayet edilmiştir.

Fıkıh: Hayzın en azı, İmam Ahmed’ten gelen iki rivâyetin

birinde bir gün ve bir gecedir.

İkincisi: Bir gündür.

Ebû Hanife ise: En azı üç gündür, demiştir. İmam Malik ile Dâvud da: En azı için sınır yoktur, en çoğu için de İmam Ahmed’ten iki rivayet vardır:

Birincisi: On beş gündür, bu da Malik ile Şâfiî’nin kavilleridir.

İkincisi: On yedi gündür. Ebû Hanife de: En çoğu on gündür, demiştir.

Hayız on şeye engel olur: Namaz kılmak ve namazın vacip olması, oruç tutmak, vacip olması değil, mescitte oturmak, itikaf, tavaf, Kur’ân okumak, mushafı taşımak, ferçten cimâ dışında istifade etmek ve talâk niyetinin gerçekleşmesi.

222 ﴿