232

Kadınları boşarsınız da onlar da iddetlerini bitirirlerse, aralarında meşru bir surette rızalaştıkları takdirde kocalarına nikahlanmalarını engellemeyin. Sizden kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ona bu öğüt veriliyor. Bu sizin için daha erdemli ve daha temizdir. Allah bilir, sizse bilemezsiniz.

"Kadınları boşarsınız da onlar da iddetlerini bitirirlerse, onların evlenmelerini engellemeyin":

İniş sebebi hakkında iki görüş vardır:

Birincisi: Hasen’in rivâyetine göre Makıl b. Yesar, kız kardeşini Müslümanlardan bir erkekle evlendirdi. Onun yanında kısmet olduğu kadar kaldı. Onu bir talakla boşadı, sonra da onu terk etti, iddet de bitti. Onu istemek için en haklısı o idi. Onu diğer isteyenlerle beraber istedi. Kadın ona dönmeye razı oldu. Adam gitti onu Makıl’dan istedi. Makıl kızdı: Onu sana ikram etmiştim, sense onu boşadın!? Allah’a yemin ederim ki, en son döneceği sensin, dedi.

Hasen diyor ki: Allahü teâlâ o erkeğin karısına, o kadının da kocasına ihtiyacını bildi ve bu âyet indi. Ma’kıl da bunu işitti: Rabbimin emri baş göz üstüne, dedi adamı çağırıp kızkardeşini onunla yeniden evlendirdi ve: Seninle evlendiriyor ve onu sana ikram ediyorum, dedi.

Hafız Abdülgani, Kelbî'den o kadının isminin Cimile bint Yesar olduğunu nakletmiştir.

İkincisi: Cabir b. Abdullah'ın bir amcası kızı vardı, kocası onu bir talakla boşadı, iddeti de bitti. Sonra kocası ona dönmek istedi, Cabir kabul etmedi ve: "Sen amcamızın kızını boşadın, sonra da onu ikinci kez nikah etmek istiyorsun!?” dedi. Kadın da kocasını istiyordu, ona razı olmuştu. Bunun üzerine bu âyet indi.

Süddi şöyle demiştir: Bu âyette sürenin sona ermesi: İddetin bitmesidir, önceki âyette ise öyle değildir. Şâfiî radıyallahu anh de şöyle demiştir: İki Kelâmın farklı oluşu, sürelerin sona ermesinin de farklılığım gerekli kılmıştır.

"Onlara engel olmayın": Velilere hitaptır. İbn Abbâs, İbn Cübeyr, İbn Kuteybe ve diğerleri: Bunun manası: Onları alıkoymayın, demektir, demişler. Araplar, zor problemlere mudalat, derler. Daun udal da çaresiz hastalıktır. Evs b. Hacer şöyle demiştir:

Senin esas dostun arkasını döndüğü zaman seni kınayan,

Yanına geldiği zaman da seni memnun eden değildir.

Asıl dostun odur ki, uzakta iken ondan emin olursan,

Yanında iken de çetin problemlerini halleder.

Leyla el - Ahyeliyye de şöyle demiştir:

Haccac hasta (ölü) bir toprağa indiği zaman

Onun en ağır hastalığını araştırıp tedavi eder;

Ondaki çaresiz hastalığa çare bulur;

O mızrağını havada salladığı zaman o toprağı sular (suya kandırır).

Zeccâc da şöyle demiştir: Aslında adi, Arapların: Adaleti’d-Decacetü sözlerinden gelir ki, yumurta tavuğun karnında yapışıp kalarak çıkmamasıdır. Adaletinnakatü de öyledir ki, o da: Devenin yavrusu yapışıp karnından çıkmamasıdır.

"Kendi aralarında meşru surette rızalaştıkları takdirde":

Süddi ile İbn Kuteybe şöyle demişler: Bunun manası: Eşler sağlam nikahla rızalaştıkları takdirde, demektir.

Şâfiî de: Kadının velisiz evlenme hakkının olmadığını en açık gösteren bu ayettir, demiştir.

"Bununla öğüt veriliyor": Bu, velinin kadım evlenmekten men etmesine işarettir.

Zeccâc şöyle demiştir: Cemaate hitap ettiği halde "zaliküm” diyeceği yerde "zalike” demesi, cemaat lâfzının da tekil lâfzı ile bir olmasındandır, mana: Ey o topluluk demektir.

"Bu sizin için daha erdemlidir": Yani kadınları kocalarına döndürmek, onları ayırmaktan daha faziletlidir.

"Ve daha temizdir": Kalplerinize şüphenin girmesinden, zira eski muhabbet sebebiyle uygunsuz şekilde buluşabilirler.

"Allah bilir, siz bilemezsiniz": Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Bunun manası şöyledir: Eşlerin birbirlerine karşı olan sevgilerini bilir. Bunu İbn Abbâs ile Dahhâk demişlerdir.

İkincisi: Er veya geç menfaatlerinizi bilir. Bunu da diğerleriyle beraber Zeccâc demiştir.

232 ﴿