243Binlerce oldukları halde ölüm korkusu ile yurtlarından çıkanları görmedin mi? Allah onlara: "ölün” dedi; sonra da onları diriltti. Şüphesiz Allah ipsanlara karşı lütuf sahibidir; fakat insanların çoğu bilmezler. "Yurtlarından çıkanları görmedin mi?": Bunun manası: Bilmedin mi, demektir. İbn Kuteybe şöyle demiştir: Bu, hayret tarzında söylenmiştir, meselâ: "Falanın yaptığına bakmıyor musun?” denir. "Binlerce oldukları halde": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Bunun manası, koalisyon kurarak demektir, bunu İbn Zeyd demiştir. İkincisi: Ondan b. sayısı kastedilmiştir. Ulema da bu görüştedirler. Sayıları hakkında da yedi ayrı görüş beyan etmişlerdir: Birincisi: Onlar dört bin idiler. İkincisi: Onlar kırki bin idiler. Bu iki görüş İbn Abbâs’tan rivayet edilmiştir. Üçüncüsü: Doksan b. idiler, bunu da Atâ’ b. Ebi Rebah, demiştir. Dördüncüsü: Yedi b. idiler, bunu da Ebû Salih, demiştir. Beşincisi: Otuz b. idiler, bunu da Ebû Mâlik, demiştir. Altıncısı: Otuz küsur b. idiler, bunu da Süddi, demiştir. Yedincisi: Sekiz b. idiler, bunu da Mukâtil, demiştir. Ölümden kaçmalarının manasında iki görüş vardır: Birincisi: Taundan kaçtılar, onlara taun (veba) hastalığı gelmişti, bunu Hasen ile Süddi, demişlerdir. İkincisi: Onlara cihad etmeleri emredilmişti, onlarsa ondan kaçmışlardı, bunu da İkrime ile Dahhâk demişlerdir. İbn Abbâs’tan da bu iki görüşün benzeri nakledilmiştir. Kıssalarına İşaret Husayn b. Abdurrahman, Hilal b. Yesaf'tan şöyle dediğini rivayet etmiştir: İsrâil oğullarından bir ümmet, içlerinde bir hastalık görüldüğü zaman zenginleri ülke dışına çıkar, fakirleri de orada kalırlardı. Kalanlar öldüler, çıkanlar da kurtuldular. Eşrafları: Biz de onlar gibi kalırsak biz de ölürüz, dediler. Ferrâ’ şöyle demiştir: Biz de onlar gibi sefer etsek, biz de kurtuluruz, dediler. Bir sene hep beraber çıkmaya karar verdiler. Hareket ettiler, hepsi de öldüler. Kuru kemik oldular. Ev halkları onları evlerinden ve yollarından süpürdüler. Onlara peygamberlerden biri uğradı: Ya Rabbi, istesen onları diriltirsin, sana ibadet ederler ve sana ibadet edecek evlat doğururlar. Ülkeni imar ederler, dedi. Allahü teâlâ da: "Bunu yapmamı ister misin?” dedi. O da: Evet, dedi. Kendisine: Şu kelimeleri söyle, denildi. O da söyledi, kemiklere baktı, kümeden çıkıp birbirlerine yaklaşıyorlardı. Sonra ona: Şöyle de, dediler. O da dedi, kemiklere baktı, onların et ve sinirle giydirildiğini gördü. Sonra ona: Şu kelimeyi söyle dediler, onlara baktı, oturmuş Allah’ı tesbih ve takdis ettiklerini gördü. Allah onlar hakkında bu âyeti indirdi. Bu hadis, ölü olarak kaldıkları sürenin uzun olduğunu gösterir. Bazı hadislerde ise yedi veya sekiz gün ölü olarak kaldıkları bildirilmiştir. Onlar için dua eden peygamber hakkında da iki görüş vardır. Birincisi: O Hazkıl’dır. İkincisi: O Şem’un’dur. Eğer: "Nasıl iki defa öldürüldüler, halbuki Allahü teâlâ: "Ancak ilk ölüm vardır” (Duhan: 56) demiştir?” denilirse, cevap şöyledir: Onların ceza olarak ölmeleri ömürlerini bitirmemişti. Sanki: "Rüyada ölmüş gibi idiler". (Zümer: 42) Şöyle de denilmiştir: Onların diriltilmesi peygamberlerinin mucizesinden idi. Peygamberlerin mucizeleri de nadir şeylerdir, onlara kıyas olunmaz. Bu durumda: "Ancak ilk ölüm vardır” kavli, mucizelerden ve nadirattan olmayan durumlar içindir. Bu kıssada Yahudilerin aleyhine delil vardır; çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara görmedikleri ve doğru olduğunu bildikleri bir şeyi haber vermiştir. Ölümden sonra dirilmeyi inkâr edenlere de delil vardır, onlara da dünyada ölüleri diriltmeyi göstermiştir. Bütün bunları İbn Enbari zikretmiştir. "Şüphesiz Allah insanlara karşı lütuf sahibidir": Allahü teâlâ onlara lütufta bulunduğunu zikretmekle onların diğer insanlardan üstün olduklarına, fakat az şükrettiklerine dikkat çekmiştir. |
﴾ 243 ﴿