28

İnananlar mü minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah katında hiçbir değeri yoktur. Meğer ki, onlardan gelebilecek bir tehlikeden dolayı sakınmış olasınız. Allah sizi kendisinden sakındırır. Dönüş yalnız Allah'adır.

"Mü’minler kâfirleri dost edinmesinler":

Sebeb-i nüzulü için dört görüş vardır:

Birincisi: Ubade b. Samifin Yahudi müttefikleri vardı, Hendek savaşında: Ya Rasulallah, benimle beraber beş yüz Yahudi vardır, onlardan düşmana karşı yardım almak istiyorum, dedi. Bunun üzerine bu âyet indi. Bunu Dahhâk, İbn Abbâs'tan rivayet etmiştir.

İkincisi: Bu; Abdullah b. Übey ve münafık arkadaşları hakkında inmiştir; Yahudilerin tarafını tutarlar, onlara haber getirir ve Peygambere galip gelmelerini umarlardı. Bunun üzerine Allah müminleri bu gibi işlerden men etti. Bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

Üçüncüsü: Yahudilerden bir grup Ensarı dinlerinden çıkarmak için onlara sokulurlardı, Müslümanlardan bazıları onları bundan men ettiler ve: Bu Yahudilerden sakının, dediler, onlar da kabul etmediler. İşte âyet bunun üzerine indi. Bu İbn Abbâs’tan da rivayet edilmiştir.

Dördüncüsü: O Hatıb b. Ebi Beltaa ve diğerleri hakkında inmiştir. Onlar Mekke kâfirlerine dostluk gösterirlerdi. Allahü teâlâ onları bundan men etti. Bu da Mukâtil İbn Süleyman ile Mukâtil İbn Hayyan’ın görüşleridir.

Tefsir:

Zeccâc şöyle demiştir:

"Mü’minleri bırakıp": Yani mü’min, mü'min olmayanı veli edinmesin, daha açıkçası: Velâyeti mü’minlerin yerinden daha aşağı bir yerdçn almasın, demektir. Bu mekan ile misal verilerek söylenen bir sözdür, meselâ: Zeyd senden aşağıdadır, dersin, bundan mekanı kastetmezsin, ancak sen şerefi mekanın yüksekliği, düşüklüğü de mekanın alçaklığı gibi kabul edersin.

"Allah kaünda hiçbir değeri yoktur": Yani Allah ondan uzaktır, demektir.

"illâ en tetteku minhüm tükah": Ya’kûb ile Mufaddal -Âsım’dan rivayetle- tenin fethası ve elifsiz olarak

"takiyye” okumuşlardır.

Mücâhid de: Dünyada onların yüzüne gülmektir, demiştir. Ebû’l - Âliyye de: Sakınmak (takiyye) davranışla değil, dille olur, demiştir.

Takiyye, bir izindir, farz değildir, imam Ahmed’e:

"Tepene kılıç kaldırsalar yine doğruyu söyler misin?” dediler. O da:

"Alim takiyye ile cahil de bilgisizlikle cevap verirse, hakkı kim açığa çıkaracak?” dedi.

Bu manayı Nahl suresinde:

“Ancak zor altında kalan hariçtir” (Nahl: 106) âyetinde açıklayacağız, inşallah.

28 ﴿