34Bunlar birbirinden gelme zürriyettir. Allah hakkıyle işitici, kemaliyle bilicidir. "Zürriyyeten ba’duha min ba’d": Zeccâc şöyle demiştir: Zürriyeten’in nasbi bedel olmasından dolayıdır, mana: Birbirinden olan zürriyeti seçti demek olur. İbn Enbari şöyle demiştir: "Neden ba’duha? "dedi. Çünkü zürriyet lâfzı müennestir. Eğer, "ba’duhum” dese idi, zürriyetin manasını dikkate almış olurdu. Bu birbirinden olmada da iki görüş vardır: Birincisi: Yardımlaşma ve dinde birbirindendirler, nesilleşmede değil. Bu mana İbn Abbâs ile Katâde’nin görüşlerinden çıkarılmıştır. İkincisi: O art arda gelmededir, çünkü onların hepsi Âdem zürriyetidir, sonra Nûh zürriyetidir, sonra da İbrahim zürriyetidir. Bunu da bazı tefsirciler demişlerdir. Ebû Bekir en- Nakkaş şöyle demiştir: "Birbirinden gelme zürriyet "in manası: Oğullar babalar için zürriyettir, babalar da oğullar için zihniyettir. Meselâ: "Zürriyetlerini dolu gemide taşıdık” (Yasin: 41) âyetinde olduğu gibi. Böylece babaları oğulların zürriyeti, kılmıştır. Bunun câiz olması da şundandır; çünkü zürriyet "zereallahulhalka” (Allah mahlukatı yarattı) kavlinden alınmadır; çocuk baba için zürriyet sayılmıştır, çünkü ondan gelmedir. Babaya da oğul için zürriyettir demek de câizdir, çünkü oğlu ondan gelmiştir. Böylece fiil her iki yönden birbirine bağlıdır. "Onları Allah’ı sever gibi severler” (Bakara: 165) âyeti de böyledir. Burada sevgi Allah’a izafe edilmiştir, mana: Mü’minin Allah’ı sevmesi gibi demektir. Şu da öyledir: "Sevgisine rağmen yemek yedirirler” (Dehr: 8), burada sevgiyi yemeğe izafe etmiştir. |
﴾ 34 ﴿