81

Bir zamanlar Allah peygamberlerden: Yemin olsun ki, size kitap ve hikmet verdim, sonra da size yanmızdakini tasdik edici bir peygamber geldiği zaman ona mutlaka iman edeceğinize ve ona yardım edeceğinize dair sağlam söz almıştı.

"Bunu kabul ettiniz ve üzerinize bu ağır yükümü aldınız mı?” dedi. Onlar da :

"İkrar ettik” dediler. O da: Şahit olun; ben de sizinle beraber şahit olanlardanım” dedi.

"Ve iz ehazallahu misakannebiyyine":

Zeccâc şöyle demiştir:

"İz” mahallen mensubtur. Mana: Kıssalarında Allah’ın söz aldığı vakti hatırla, demek olur.

İbn Abbâs: Misak, sözdür, demiştir. Onlardan aldığı söz üzerinde de iki görüş vardı:

Birincisi: O, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’i tasdik etmektir. Bu; Hazret-i Ali, İbn Abbâs, Katâde ve Süddi’den rivayet edilmiştir.

İkincisi: O peygamberlerden ilk gelenlerin son gelenlerin getirdiği şeye iman edeceğine dair aldığı sözdür. Bunu da Tâvûs, demiştir.

Mücâhid ile

Rebi’ b. Enes de şöyle demişlerdir: Bu âyet katiplerin hatasıdır, doğrusu İbn Mes’ûd’un: "Ve iz ehazallahu misakallezine utul kitabe” okuyuşudur.

Rebi’ buna: "Sümme caeküm Resûlün” kavlini delil getirmiştir. Bazı ilim adamları da şöyle demişlerdir: Aslında söz peygamberlerden ve ümmetlerinden alındı, peygamberleri zikredince ümmetlere gerek kalmadı. Çünkü üstlerden söz alınması astlardan da alındığım gösterir. Bu da

İbn Abbâs ile Zeccâc’ın dediklerinden çıkarılan manadır.

Âlimler "lema"nın lamında ihtilaf etmişlerdir; çoğu lamı meftuh ve şeddesiz okumuşlardır. Hamze de öyle okumuştur, ancak o, lamı meksur okumuştur. Said b. Cübeyr de mimi şeddeli okumuştur.

İbn Cübeyr kıraatinin manası: Size verdiğim zaman, demektir. Ferrâ’ da Hamze kıraatinde şöyle demiştir: Verdiği şeyden söz almak istemiş, sonra da

"ona mutlaka iman edeceksiniz” kavlini söz alma saymıştır. Yine

Ferrâ’ şöyle demiştir: Lamı mensûb okuyan, onu zait kabul eder. Ma burada şart ve ceza edatıdır.

Mana da: Eğer size verirsem ve size ne zaman kitap ve hikmetten bir şey verirsem, demek olur.

İbn Enbari de şöyle demiştir: "Lema ateytüküm"deki lâm, şeddeli veya meksur okuyanların kıraatine göre söz almanın cevabıdır, diyor ki, çünkü söz alma yemindir. Şeddesiz okuyanın kıraatine göre de manası: Kasemdir, kasemin cevabı da "letü’minünne bihi"deki lamdır. Peygamberleri gaip sigasıyla zikrettikten sonra niçin muhatap sigasıyia

"ateytüküm” dedi? Çünkü kelâmda söz ve hikaye manası vardır, onlara hitap ederek: Lema ateytüküm, dedi. Nâfi de nun ve elifle

"ateynaküm” okumuştur.

"Sonra size bir peygamber gelirse": Hazret-i Ali radıyallahu anh şöyle demiştir: Allah ne zaman bir peygamber göndermiş ise ondan, eğer o hayatta iken Muhammed gönderilirse mutlaka ona iman ve yardım edeceğine dair söz almıştır. Bir başkası da şöyle demiştir: Peygamberlerden söz almak, birbirlerini tasdik etmektir. Isr burada bir cemaate göre söz manasınadır.

İbn Kuteybe de şöyle demiştir. Aslında ısr, ağırlık demektir. Söze de ısr denilmesi onun da bir engelleme, ağırlık ve zorlama olmasındandır. Hepsi "ısri"nin hemzesini meksur okumuşlardır. Ebû Bekir, Âsım’dan mazmum okuduğunu rivayet etmiştir. Ebû Ali de zam da bir lügate benzer, demiştir.

"Şahit olun dedi":

İbn Fâris şöyle demiştir: Şahitlik: Müşahede edilen şeyi haber vermektir. Bu hitabın kimlere olduğuna dair iki görüş vardır:

Birincisi: O, Peygamberleredir. Sonra bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Bunun manası: Ümmetlerinize şahit olun, demektir, bunu Hazret-i Ali b. Ebû Talib, demiştir.

İkincisi: Kendinize şahit olun, demektir, bunu da Mukâtil, demiştir.

İkincisi: O meleklere hitaptır, bunu da Said b. Müseyyeb , demiştir. Buna göre daha önce zikri geçmeyen birine hitap edilmiş olur.

81 ﴿