102Ey iman edenler, Allah’tan hakkı ile korkun. Ancak Müslümanlar olarak ölün. İkrime şöyle demiştir: Bu âyet, Evs ile Hazreç savaşıp da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem aralarını bulduğu zaman inmiştir. "O’ndan hakkı ile korkun"da da üç görüş vardır: Birincisi: Allah'a itat edilip isyan edilmemesidir; Allah zikredilip unutulmamasıdır, şükredilip nankörlük edilmemesidir. Bunu İbn Mes’ûd, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet etmiştir.7 7 - Hakim, Müstedrek, 2/294. İbn Mes’ûd, Hasen, İkrime, Katâde ve Mukâtil de bu görüştedirler. İkincisi: Allah yolunda hakkı ile cihad etmek, bu hususta hiçbir kınayanın kınamasına iltifat etmemek, kendi aleyhine, ataların ve oğulların aleyhine olsa da adaleti ayakta tutmaktır. Bunu Ibh Ebi Talha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Üçüncüsü: Bunun manası şöyledir: Korkmanız hak olan şeyde O’ndan korkunuz. Bunu da Zeccâc, demiştir. Âlimler: Bu kelâm muhkem midir yoksa mensuh mudur diye ihtilaf edip iki görüş beyan ettiler: Birincisi: Bu mensuhtur, bu da İbn Abbâs, Said b. Cübeyr, Katâde, İbn Zeyd, Süddi ve Mukâtil’in görüşleridir. Bunlar şöyle demişlerdir: Bu âyet inince Müslümanlara çok zor geldi, Allahü teâlâ da onu: "Allah’tan elinizden geldiği kadar korkun” (Teğabün: 16) âyetiyle neshetti. İkincisi: O muhkemdir, bunu da Ali b. Ebi Talha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Tâvûs da bu görüştedir. Şeyhimiz Ali b. Abdullah şöyle demiştir: Mensuh veya muhkemliği bundan kastedilen manadaki ihtilafa dayanır; mensuh olduğuna inanan, "O’ndan hakkı ile korkma"nın, bütün vacip ve hak olan şeyleri yerine getirmek olduğunu görür ki, hiç kimse bunu yerine getiremez, onu elde etmek bir kimse için mümkün değildir. Onun muhkem olduğuna inanan da, "O’ndan hakkı ile korkun” emrinin elden geldiği kadar korkmak olduğunu görür. O zaman "elinizden geldiği kadar” kavli "hakkı ile korkmak” kavlini tefsir eder; nesih veya tahsis etmez. |
﴾ 102 ﴿