104

Sizden hayra davet eden; iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir cemaat olsun. İşte onlar kurtulanların ta kendisidir.

"Sizden bir cemaat olsun":

Zeccâc şöyle demiştir: Bu Kelâmın manası: Hepiniz hayra davet eden ve iyiliği emreden bir cemaat olunuz, demektir.

"Ancak burada

"min” edatı muhatapları diğer cinslerden ayırmak için gelmiştir. O, emrin muhataplara dönük olduğunu tekit etmektedir, meselâ:  

"Fecteniburricse minel evsan” (Hac: 20) âyetinde olduğu gibi ki, putlardan uzak durun, çünkü onlar pistir, demektir. Şairin şu beyti de öyledir:

O arzu edilen şeylerin adamıdır ki, onu verir ve ondan istenir.

Haksızlığı kabul etmez, o çok hayır işler ve ağır borçlara tahammül eder.

O çok hayır işleyen ve ağır sorumluluklara tahammül eden biridir, demektir. Çünkü onu çok arzu edilen şeyleri vermekle nitelemiştir. Nevfel: Gönüllü yapılan hayırlan çok işleyen; züfer de: Ağır borçları yüklenen demektir. Şu âyet de herkesin emr-i bilmaruf ve nehy-i anilmünker görevi ile yükümlü olduğunu gösterir:

"Sizler iyiliği emretmek ve kötülükten men etmekle insanlar için çıkarılan en hayırlı ümmet oldunuz".

Zeccâc şöyle de demiştir: İçlerinden bir gruba emretmiş olması da câizdir, çünkü davetçilerin davet ettikleri şeyi bilmeleri gerekir, bütün halkın da bunu bilmesi mümkün değildir. İlim cihad gibi farz-ı kifayedir.

Âyette geçen hayır hakkında da iki görüş vardır:

Birincisi: O, İslâm’dır, bunu Mukâtil, demiştir.

İkincisi: Allah’a itâatle amel etmektir, bunu da Ebû Süleyman Dımeşki, demiştir. Ma’ruf: Bütün akıllıların doğru olduğunu bildiği şeydir. Bunun zıddı da münkerdir. Şöyle de denilmiştir: Burada ma’ruf, Allah’a itâattir, münker de O’na isyandır.

104 ﴿