| 106O günde ki, bazı yüzler ak olacak, bazı yüzler de kapkara olacak. Yüzleri kapkara olanlara gelince, "imanınızdan sonra inkâr mı ettiniz? Öyleyse inkâr ettiğiniz için azabı tadın” (denilir). "Yevme tebyaddu vücuhun ve tesveddü vucuh": Ebû Rezin el - Ukayli, Ebû İmran el - Cüveyni ve Ebû Nehik, ikisinde de tenin kesresi ile: Tibyaddu ve tisveddü okumuş; Hasen, Zührî, İbn Muhaysın ve Ebû'l - Cevza da, ikisinde de med ile: Tebyâddu ve tesvâddü okumuşlardır. Ebû’l - Cevza ile İbn Yamur da, elif ve med ile: Feemmellezines vâddet vebyâddat okumuşlardır. Zeccâc şöyle demiştir: Allahü teâlâ o azabın vaktini haber verip: O bazı yüzlerin ak olduğu gündür, demiştir. İbn Abbâs da: Ehl-i sünnetin yüzleri ak olacak, ehl-i bid’atin yüzleri de kapkara olacaktır, demiştir. Yüzleri kapkara olacaklar hakkında da beş görüş vardır: Birincisi: Onlar kalu belada iman ettikten sonra Allah’ı inkâr edenlerdir, bunu Übey b. Ka’b demiştir. İkincisi: Onlar Harurilerdir, bunu Ebû Ümâme ile Ebû İshak el - Hemadani, demişlerdir. Üçüncüsü: Onlar Yahudilerdir, bunu da İbn Abbâs, demiştir. Dördüncüsü: Onlar münafıklardır, bunu da Hasen Basri, demiştir. Beşincisi: Onlar ehl-i bid’attir, bunu da Katâde, demiştir. "İnkar mı ettiniz?": Zeccâc şöyle demiştir: Bunun manası. Onlara, inkâr mı ettiniz, denir. Denir sözü atılmıştır, çünkü kelâmda onu gösteren ipucu vardır; meselâ: "İsmail: Rabbimiz bizden kabul buyur” (Bakara: 127) âyeti gibi ki: Rabbimiz, bizden kabul buyur, derler demektir. Şu da öyledir: "Her kapıdan: Selamün aleyküm” (Ra’d: 25, 26): Mana: Selamün aleyküm, derler. "Ekefertüm"deki hemze istifham içinse de manası tespit ve azarlamadır (istifham-ı inkâridir = inkâr mı ettiniz!). Eğer: Bunlar bütün kâfirlerdir, dersek, onların kalu belada iman edip sonra inkâr etmelerindendir. Eğer: Onlar Haruriler ile ehl-i bid’attir, dersek, imandan sonra küfürleri itikat açısından cemaatten ayrılmalarındandır. Eğer: Onlar Yahudilerdir, dersek, onlar Peygambere, gönderilmeden önce iman etmelerinden, meydana çıktıktan sonra da inkâr etmelerindendir. Eğer: Onlar münafıklardır, dersek, onların dilleriyle iman edip, kalpleri ile de inkâr etmelerindendir. "Fezukul azabe": Aslında zevk (tatmak) ağız ile olur, burada ise istiare vardır; sanki onlar bilinen ve tanınan şeyi teşbih yolu ile yemek anında tadılan şeye benzetmişlerdir. Araplar: Kad zuktü min ikrami fülanin ma yürğıbüni fi kasdihi (falanın öyle ikramım tattım ki, onu ziyaret etmek mecburiyetinde kaldım) derler ki, tanıdım, demektir. Zukil ferese (atın tadına bak), yani huyunu suyunu öğren, derler. Temim b. Mukbil de şöyle demiştir: (Güzeller) usta savaşçıların tadıp (tanıyıp) da ellerinde daha da yumuşattıkları, Rüdeyni mızrağının salınması gibi yürüyorlar. Bir başkası da şöyle demiştir: Allah Kayslilerin akıllarını tattı, Hafif olduklarını görünce de onlardan nefret etti. Burada tatmaktan maksat, bilmektir. Halil’in kitabında da şöyle denilmiştir: insan başına gelen her kötülüğü tatmıştır. | 
﴾ 106 ﴿