110Sizler insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız. Kitap ehli de iman etse idi elbette kendileri için daha hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler vardır; çoğu ise fasıktırlar. "Sizler insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz": Sebeb-i nüzûlü şöyledir: İki Yahudi olan Malik b. Dayf ile Vehb b. Yehuza; İbn Mes’ûd, Ebû Huzeyfe’nin azatlısı Salim, Übey b. Ka’b ve Muaz b. Cebel’e: Bizim dinimiz sizin dininizden daha hayırlıdır, biz sizden daha faziletliyiz, dediler; bunun üzerine bu âyet indi. Bu İkrime ile Mukâtil’in görüşüdür. Bu Âyetten kimler irade edildiği hususunda da dört görüş vardır: Birincisi: Onlar Bedir gazileridir. İkincisi: Onlar muhacirlerdir. Üçüncüsü: Onlar bütün ashaptır. Dördüncüsü: Bütün ümmet-i Muhammed'dir. Bütün bu görüşler İbn Abbâs’tan nakledilmiştir. Behz b. Hakim, babasından, dedesinden, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Sizler yetmiş ümmetten daha fazlasınız; onların en hayırlısı ve Allah katında en kıymetlisisiniz. 8 8 - Tirmizî, Tefsirü sureti Al-i İmran: bab, 9; İbn Mâce, Zühd, bab, 34; Darimi, Rikak, bab, 47; Ahmed, Müsned, 4/447, 5/3, 5. Zeccâc da şöyle demiştir: Esas hitap Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabına ise de, bu diğer ümmetine de şamildir. "Küntüm” kavli üzerinde de iki görüş vardır: Birincisi: O aslı üzeredir, ondan maksat mazidir, sonra da bunda da üç görüş vardır: Birincisi: Bunun manası: Siz Levh-i Mahfuz’da böyle idiniz, demektir. İkincisi: Bunun manası: Böyle yaratıldınız ve böyle var edildiniz, demektir. Bu iki görüşü müfessirler, demişlerdir. Üçüncüsü: Manası: Var olduğunuz zamandan beri böyle idiniz, demektir, bunu da İbn Enbari, demiştir. İkincisi: Oldunuzun manası: Siz, demektir: Meselâ: "Allah gafur rahimdir” (Nisa: 96) âyetinde olduğu gibi. Bunu Ferrâ’, demiştir. İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Bazen fiil mazi sigasıyla gelir, hal ve ya gelecek zaman manasına olur, meselâ, "küntüm” kavli gibi ki, manası: Siz, demektir. Şu da öyledir: "Hani Allah: Ey İsa, demişti". Bu, diyecek manasınadır. Şu da öyledir: "Allah’ın emri geldi” (Nahl: 1); gelecek, demektir. Şu da öyledir: "Beşikte olan bir çocukla nasıl konuşuruz?” (Meryem: 29), yani şimdi beşikte bulunan, demektir. Şu da öyledir: "Allah işiten ve gören oldu” (Nisa: 134), yani Allah işitendir, görendir, demektir. Şu da öyledir: "Bulutu kaldırır, biz de onu göndermişizdir” (Fatır: 9), yani göndeririz, demektir. "Siz, insanlar için çıkarılan en hayırlı ümmet oldunuz": Bunun üzerinde de iki görüş vardır: Birincisi: Manası: Siz, insanlar için çıkarılan en hayırlı ümmet oldunuz. Ebû Hureyre şöyle demiştir: Onları zincirlerle getirirler, onları İslâm’a girdirirler. İkincisi: Sizler çıkarılan ümmetlerin en hayırlısı oldunuz. "İyiliği emreder ve kötülükten men edersiniz": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Bu hayırlı olmanın şartıdır, bu mana Ömer b. Hattab, Mücâhid ve Zeccâc’tan rivayet edilmiştir. İkincisi: Bu Allah’tan onlara övgüdür, bunu da Rebi’ b. Enes, demiştir. Ebû’l - Âliyye şöyle demiştir: Ma’ruf, Tevhidtir, münker de şirktir. İbn Abbâs: Ehli- kitap: Yahudilerle Hıristiyanlardır, demiştir. "Onlardan mü’minler vardır": Müslüman olanlar vardır, meselâ Abdullah b. Selam ve arkadaşları gibi. "Çokları fasıktırlar": Yani kâfirdirler, onlar da Müslüman olmayanlardır. |
﴾ 110 ﴿