125Evet, eğer sabreder ve sakınırsanız, onlar (düşmanlar) da size şu anda (ansızın) gelirlerse, Rabbiniz size nişanlı beş b. melekle imdat edecektir. "Size şu anda gelirlerse": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: O istikametten ve o seferden, bunu İbn Abbâs, Katâde, Mukâtil ve Zeccâc, demişlerdir. İkincisi: öfkeleriyle (fevri olarak), bunu da İkrime, Mücâhid, Dahhâk ve diğerleri demişlerdir. İbn Cerir de şöyle demiştir: Kim o cihetten derse, Bedir günü çıkmaya başladıkları anı kastetmiştir; kim de: öfkelerinden derse, Bedir’de ölüleri için kızmalarını kastetmiştir. Fevrin aslı bir işe başlama anıdır. Faretil kıdrü denir ki, tencerenin içindeki kaynamaya başladı, sonra da devam etti, demektir. İbn Paris de şöyle demiştir: Faretil kıdrü tefuru denir ki, tencere fokurdadı; fara gadabuhu da denir ki, adam öfkesinden köpürdü, demektir. Faalehu min fevrihi demek ise: Sakinleşmeden, kızgın iken yaptı (fevri hareket etti), demektir. O fevri hareketleri hangi günde idi? Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Bedir gününde idi, bunu Katâde, demiştir. İkincisi: Uhut gününde idi, Uhut gününde, Bedir’de karşılaştıkları şeyden dolayı kızmışlardı. "Müsevvimin": İbn Kesir, Ebû Amr ve Âsım, vavm kesri ile diğerleri de fethi ile okumuşlardır. Kim fethi ile okursa, onlara Allah nişan vurdu, demek ister. Kim de kesri ile okursa melekler kendilerine bizzat nişan vurdular, demek ister. Ahfeş: Sevvemet hayleha demiştir ki, melekler atlarına kendileri nişan vurdular, demektir. Hadiste de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Atlarınıza nişan vurun, melekler de vurdular. 10 10 - İbn Cerir Taberî, 7/186. Fi’li onların yaptığını bildirmiştir. Bu da kesre ile olduğunun delilidir (müsevvimin). İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Müsevvimin’nin manası: Savaş nişanı takılan atlar demektir, bu da sima’dan alınmadır. Sevme de: Atlının bizzat kendine koyduğu nişandır. Hazret-i Ali şöyle demiştir: Bedir savaşında meleklerin atlarının nişanı kuyruk ve alınlarında birer tutam beyaz yün idi. Ebû Hureyre şöyle demiştir: Didilmiş kırmızı yün idi. Mücâhid de: Atlarının kuyrukları kesik ve orada renkli yün vardı, demiştir. Hişam b. Urve de: Melekler alaca atlar üzerinde idiler, başlarında da sarı sarıklar vardı, demiştir. İbn Abbâs, Gıfar oğullarından birinden şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ben ve amcam oğlu Bedir savaşında bulunduk, biz müşrik idik, bir bulut geldi; atlara yaklaşınca içinde at kişnemesi sesleri işittik, bir atlının: Hayzum, ilerle, dediğini işittik. Arkadaşım olduğu yerde öldü, ben ise neredeyse ölecektim, sonra kendimi toparladım. Ebû Dâvud el - Mazeni şöyle demiştir: Ben Bedir’de vurmak için bir adamı takip ediyordum, başı kılıcım ona yetişmeden önce düştü, o zaman onu bir başkasının öldürdüğünü anladım. Bedir savaşında meleklerin sayısında beş görüş vardır: Birincisi: Beş b. idiler, bunu Hasen, demiştir. Cübeyr b. Mut’im, Hazret-i Ali radıyallahu anh'ten şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ben Bedir kuyusundan su çekiyordum, şiddetli bir rüzgar geldi, ondan daha şiddetlisini görmedim, sonra şiddetli bir rüzgar daha geldi, ondan şiddetli olarak ancak ondan öncekini gördüm, sonra şiddetli bir rüzgar daha geldi, ondan daha şiddetlisini hiç görmedim. Birinci rüzgar Cebrâil idi, iki b. melekle inmişti ve Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdi. İkinci rüzgar Mikâil idi, o da iki b. melekle Resûlüllah’ın sağında idi. Üçüncü rüzgar da İsrafil idi ki, o da b. melekle inmişti ve Resûlüllah’ın solunda idi. Ben de onun solunda idim, Allah onun düşmanlarını hezimete uğrattı. İkincisi: Dört b. idiler, bunu da Şa’bî, demiştir. Üçüncüsü: Bin idiler, bunu da Mücâhid, demiştir. Dördüncüsü: Dokuz b. idiler, bunu da Zeccâc, demiştir. Beşincisi: Sekiz b. idiler, bunu da bazı müfessirler, demişlerdir. |
﴾ 125 ﴿