146Nice peygamberler vardır ki, onunla beraber din Âlimleri savaşmıştır. Allah yolunda başlarına gelen şeyden dolayı gevşemediler; zayıflık göstermediler ve boyun eğmediler (sinmediler). Allah sabredenleri sever. "Vekeeyyin": Cumhûr "Keayyin” vezninde "keeyyin” okumuştur; İbn Kesir de "kâin” vezninde "Kâ’in” okumuştur. Ferrâ’ şöyle demiştir: Hicazlılar: Keayyin” gibi hemzeyi nasb eder ve yeyi şeddelerler. Temimler ise: "ki,’tü’den "kâin” gibi derler. Kisâi bana şöyle bir beyt okudu: İnsanlardan nicesinin hırsla koştuğunu görürsün, Oğlu için, yarın ya yılan ya da akrep olur. Bir başkası da şöyle demiştir: Mü’minin başına öyle musibet gelir ki, Allah’tan ya azabını yahutta sevabını görür. İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Kain "kem” (nice) manasınadır, meselâ şu âyette olduğu gibi: "Nice kent vardır ki, Allah’ın emrine karşı gelmiştir". (Talâk: 8) Bunda da iki lügat vardır: Hemzeli ve yenin şeddesi ile "keeyyin"; "kail ve bai’” vezninde "kâin". Kur’ân’ın her yerinde bu ikisi de okunmuştur. Çoğu ve daha fasih olanı şeddesiz olanıdır. Şair şöyle demiştir: Nice saygıdeğer kimselere ölüm göstermişizdir; Bize hakaret ettiği veya günahta ısrar ettiği zaman. Bir başkası da şöyle demiştir: Nice suskun duran vardır ki, hoşuna gider; Onun artık veya eksik kişi olduğu konuşmadadır. "Katele maahu ribbiyyune kesir": İbn Kesir, Ebû Amr, Eban ve Mufaddal - ikisi de Âsım’dan rivayetle - kafin zammesi ve tenin kesri ile elifsiz olarak "kutile” okumuştur. Kalanlar da elifle "katele” okumuştur. İbn Mes’ûd, Ebû Rezin, Ebû Recâ’, Hasen, İbn Yamur, İbn Cübeyr, Katâde, İkrime ve Eyyub da ranın zammesiyle "rubbiyyune” okumuşlardır. İbn Abbâs, Enes, Ebû Miclez, Ebû’l - Âliyye ve Cuhderi de fethi ile okumuşlardır. Elif hazfedildiği takdirde iki yoruma ihtimali vardır: Birincisi: Yalnız peygamberin öldürülmesi, Mana da şöyle olur: Nice peygamber vardır ki, öldürülmüştür, beraberinde de rabbani Âlimler vardır, onun ölümünden sonra gevşemediler. İkincisi: Rabbanilerin öldürülmüş olması, o zaman "gevşemediler” de kalanlar için denilmiş olur. Elifle okunduğu takdirde de mana şöyle olur: Topluluk savaştılar, gevşemediler. Ribbiyyûn’un manasında da beş görüş vardır: Birincisi: Onlar binlerce kişi demektir, bunu İbn Mes’ûd, bir rivayette de İbn Abbâs demiş, Ferrâ’ da bunu tercih etmiştir. İkincisi: Kalabalık cemaattir, bunu da el- Avfi, İbn Abbâs’tan rivayet etmiş; Mücâhid, İkrime, Dahhâk, Katâde, Süddi ve Rebi’ demişlerdir, İbn Kuteybe de bunu tercih etmiştir. Üçüncüsü: Onlar fakihler ve Âlimlerdir, bunu Said b. Cübeyr, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir; Hasen de böyle demiştir. Yezidi ile Zeccâc da bunu tercih etmişlerdir. Dördüncüsü: Onlar kendilerine tabi olan aslardır, bunu da İbn Zeyd, demiştir. Beşincisi: Onlar ahitler ve arif-i billahlardır, bunu da İbn Fâris , demiştir. "Fema vehenu": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Gevşemediler, demektir, bunu da İbn Abbâs ile İbn Kuteybe, demişlerdir. İkincisi: O acizliktir, bunu da Katâde, demiştir. İbn Kuteybe şöyle demiştir: İstikâne: Baş eğmek ve zillet göstermektir, miskin de buradan alınmıştır. Kelâmın manasında da iki görüş vardır: Birincisi: Onlar korku ile gevşemediler, güç eksikliği ile zayıflamadılar ve baş eğmekle de sinmediler. İkincisi: Peygamberleri öldürüldüğü için gevşemediler, düşmanlarına karşı zayıflık göstermediler, başlarına gelen musibetten dolayı da sinmediler. |
﴾ 146 ﴿