165Demek onlara iki kat getirdiğimiz bir musibet başınıza geldiği için mi: "Bu nereden?” dediniz. De ki: "Bu, kendi katınızdandır". Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. "Demek başınıza bir musibet geldiği için mi?": Ömer b. Hattab radıyallahu anh şöyle demiştir: Uhut savaşı başlayınca mü’minler Bedir’de fidye aldıkları için cezalandırıldılar; onlardan yetmiş kişi öldürüldü, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı kaçtı, dişi kırıldı, başındaki miğfer ezildi, yüzüne kan aktı. Bunun üzerine bu âyet indi. "Evelemma": Zeccâc şöyle demiştir: Bu vav atıf içindir, üzerine istifham hemzesi gelmiştir. O gelmeden önceki hali üzere fethali olarak kalmıştır. Meselâ biri: Fülanün yetekellemü bikeza ve keza (filanca şöyle şeyle koşuyor) dese, ona cevap veren: Evehüve yekulu keza (demek o öyle diyor ha!) der. Musibet ise Uhut savaşında başlarına gelen şeydir; Bedir savaşında müşriklere onun iki katım etmişlerdi; çünkü onlardan (Müslümanlardan) yetmiş kişi öldürülmüştü. Onlarsa Bedir’de yetmiş kişi öldürdüler, yetmiş kişi de esir aldılar. Bu; İbn Abbâs, Dahhâk, Katâde ve bir grubun görüşüdür. Ancak Zeccâc şöyle demiştir: Uhut’ta o kadar isabet ettiniz, Bedir’de o kadar. O, iki misli, iki savaşta kabul etmiştir. "Bu nereden?": İbn Abbâs: "Biz Müslüman olduğumuz halde bu başımıza nereden geldi?” demiştir. "De ki: O kendinizdendir": Bunda da üç görüş vardır: Birincisi: Manası: Bedir’de fidye aldığınız için, bunu da Ömer b. Hattab, demiştir. Ali b. Ebû Talib radıyallahu anh de şöyle demiştir: Cebrâil, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi: Allah kavminin fidye almasından hoşlanmadı, sana onları esirlerin boyunlarını vurmaları ile fidye alıp kendilerinden de o kadar öldürülmeleri arasında serbest bıraktı, dedi. O da bunu insanlara bildirdi, onlar da: Onlar bizim aşiretlerimiz ve kardeşlerimizdir, onlardan fidye alırız, onların sayısınca şehit veririz, dediler. Bunun üzerine Uhut savaşında Bedir esirleri kadar insan öldürüldü. Buna göre mana şöyle olur: De ki: O fidye almanız ve kendiniz için öldürülmeyi tercih etmeniz dolayısıyladır. İkincisi: O, Uhut savaşında okçuların isyan etmeleri ve Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in emrini dinlememeleri sebebiyle olmuştur. Bunu da İbn Abbâs, Mukâtil ve diğerleri, demiştir. Üçüncüsü: Bu Uhut savaşında Medine’den çıkmada Resûlüllah’a muhalefet etmeleri nedeniyledir; çünkü onlara şehirde kalıp savunma yapmalarını emretti; onlarsa: Hayır, biz çıkacağız, demişlerdi. Bunu da Katâde ile Rebi’, demişlerdir. Mukâtil de şöyle demiştir: Şüphesiz Allah zafere de hezimete de kadirdir. |
﴾ 165 ﴿