174

Kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan Allah’ın nimeti ve lütfü ile döndüler. Allah’ın rızasına tabi oldular. Allah büyük lütuf sahibidir.

"Fenkalebû bi-nimetin mine’llâhi": İnkılâb: Dönüştür.

Nimet üzerinde de üç görüş vardır:

Birincisi: O, mükafattır, bunu Mücâhid, demiştir.

İkincisi: Afiyettir, bunu da Süddi, demiştir.

Üçüncüsü: İman ve zaferdir, bunu da Zeccâc, demiştir.

Lütuf (fadl) hakkında da üç görüş vardır:

Birincisi: Ticarettir, bunu Mücâhid ile Süddi, demişlerdir. Bu da onların Ebû Süfyan’a verilen söz üzerine çıkmaları kavline göredir: Zührî şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Bedir’de Ebû Süfyan’lâ karşılaşmak için Müslümanları seferberliğe çağırınca, ticaret eşyaları ile çıktılar ve: Eğer Ebû Süfyan’lâ karşılaşırsak zaten onun için çıkmışızdır; eğer onunla karşılaşmazsak eşyalanmızı satarız, dediler. Bedir’de her sene ticaret fuarı kurulurdu. Onlar gidip ihtiyaçlarını gördüler; Ebû Süfyan ise randevusuna gelmedi.

İkincisi: Onlar Safra bölgesinde bir askeri birlik ile karşılaştılar, ondan rızklandılar, bunu da Mukâtil, demiştir.

Üçüncüsü: O, sevaptır, bunu da Maverdi, demiştir.

"Onlara hiçbir kötülük dokunmadı":

İbn Abbâs: Onları kimse rahatsız etmedi, demiştir.

"Allah’ın rızasına tabi oldular": Ebû Süfyan’ın birliğini aramada.

"Allah lütuf sahibidir": Müşrikleri mü’minlerden def etmekle ikram sahibidir.

174 ﴿