194Ey Rabbimiz, peygamberlerine va’dettiklerini bize ver. Bizi kıyamet gününde perişan etme. Şüphesiz sen sözünden dönmezsin. "Rabbimiz, vaat ettiğini bize ver": İbn Abbâs: Cenneti kastediyorlar, demiştir. "Peygamberlerine": Yani onların dili ile. Eğer: "Bunu istemenin gerekçesi nedir? Zaten Allah va’dinden dönmez?” denilirse, buna üç türlü cevap verilir: Birincisi: Bu emir şeklinde ise de manası haberdir, takdiri şöyledir: İman ettik; bizi bağışla ki, va’dettiğini bize veresin. İkincisi: Bu, onları va’dettiği şeyi verdiği kimselerden kılmasını istemektir, yoksa onlar bunu hak etmişler değillerdir. Çünkü iyilerden olduklarına kesin olarak inanırlarsa, kendilerini tezkiye etmiş olurlar. Üçüncüsü: Bu, düşmanlarına karşı derhal yardım etmesi için istektir, çünkü onlara vakti belirsiz olan bir yardım va’detmişti, onlarsa bunun hemen verilmesini istediler. Bu cevapları İbn Cerir vermiş ve: Bu görüşlerin en doğrusu şudur demiştir: Bu, muhacirlerin sıfatıdır, onlar düşmanlarına karşı hemen yardım istediler, sanki: Bizim düşmanlara karşı halim davranmana tahammülümüz yoktur. Onları hemen perişan eyle ve onlara karşı bize zafer ver, demişlerdir. |
﴾ 194 ﴿