63

Onlar öyle kimselerdir ki, Allah onların kalplerindekini bilir. Artık onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve kendilerine tesir edecek söz söyle.

"Onlar öyle kimselerdir ki, Allah onların kalplerindekini bilir": Yani münafıklık ve kaypaklığı.

İbn Abbâs da: İçlerinde dediklerinin tersini saklamalarını, demiştir.

"Onlardan yüz çevir": Onları cezalandırma.

"Onlara öğüt ver": Dilinle.

"Ve onlara tesirli söz söyle": Yani onlara git: Eğer bir daha yaparsanız canınızı yakarım, de.

Zeccâc şöyle demiştir: Beluğarrecplü yebluğu belağaten fehüve beliğun, denir ki: Kalbindekini tam olarak dile getirmektir.

Âlimler

"belağat"in tarifinde konuşmuşlardır; bazıları: Manayı kalbe en güzel sözle ulaştırmaktır, demişler.

"Belagat": Mananın doğru olmasıyla beraber ibarenin de güzel olmasıdır, demişler. Belagat: Manayı anlatmakla beraber kısa konuşmak ve karşıyı sıkmayacak şekilde çeşitli ibare kullanmaktır, demişler. Halid b. Safvan da şöyle demiştir: Sözün en güzeli lâfzı az, manası çok olandır. Kelâmın hayırlısı, başı sonunu dinlemek için heyecan uyandırandır. Başkası da şöyle demiştir: Bir sözün belagat ismini alması için lâfzı manasını geçmeli, manası da lâfzını geçmelidir. Lâfzı kulağına manasının kalbine gelmesinden daha önce gelmemelidir.

Bazıları da: Bu âyette zikredilen

"yüz çevirme"nin kılıç âyetiyle mensuh olduğuna kail olmuşlardır.

63 ﴿