85Kim güzel bir şefaatte bulunursa, ona ondan bir nasip olur. Kim de kötü bir şefaatte bulunursa, ona da ondan bir pay olur. Allah’ın her şeye gücü yeter. "Kim güzel bir şefaatte bulunursa": Şefaatten ne murat edildiği hakkında dört görüş vardır: Birincisi: O, insanın insana bir fayda vermek veya onu bir beladan kurtarmak için aracılık etmesidir. Bu da Hasen, Mücâhid, Katâde ve İbn Zeyd’in görüşleridir. İkincisi: O iki kişinin arasını bulmaktır, bunu da İbn Saib, demiştir. Üçüncüsü: O erkek ve kadın mü’minlere dua etmektir, bunu da Maverdi, demiştir. Dördüncüsü: Manası şöyledir: Kim ya Muhammed, tek ashabını çift yapar da düşmanlarla savaşmada ve Allah yolunda cihad etmede onları çift hale getirirse, demektir. Bunu da İbn Cerir ile Ebû Süleyman Dımeşki, demiştir. “Kötü şefâat” hakkında üç görüş vardır: Birincisi: O kovuculuk yapmaktır, bunu da İbn Saib ile Mukâtil, demişlerdir. İkincisi: Erkek ve kadın mü’minlere beddua etmektir ki, Yahudiler böyle yaparlardı. Bunu da Maverdi, zikretmiştir. Üçüncüsü: Kim küfr ehlinin tekini mü’minlere karşı çift eder de mü’minlerle savaşırsa, demektir. Bunu da İbn Cerir ile Ebû Süleyman Dımeşki, demiştir. Zeccâc da şöyle demiştir: el - Kifl: Lügatte nasip demektir, iktefeltel baire kavlinden alınmıştır ki, devenin sırtına çulu atıp üzerine binmektir. Bu harekete kifl denilmesi, ondan bir nasibi kullandığı içindir. "Mukît” üzerinde de yedi görüş vardır: Birincisi: O muktedir, manasınadır, Uhayha el - Cellah, şöyle demiştir: Kindar insan vardır ki, nefsimi ondan çekmişimdir, Ve ben ona kötülük etmeye de muktedirimdir. İbn Abbâs, İbn Cerir, Süddi, İbn Zeyd, Ferrâ’, Ebû Ubeyd, İbn Kuteybe ve Hattâbî bu manaya kail olmuşlardır. İkincisi: O koruyucu manasınadır, bunu da İbn Ebi Talha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Katâde ile Zeccâc da böyle demişlerdir. Ve Katâde şöyle demiştir: O daha çok muhafıza benzemektedir, çünkü kut’tan türemiştir. Kuttürrecüle ekutuhu kuten denir ki, onu hayatta bırakacak şeyle canını muhafaza ettim, demektir. Kut: Bir şeyi ne artık ne eksik yeteri kadar koruyacak şeye denir. Mukitin manası da: Bir şeye ihtiyacı kadar koruma veren demektir. Şair de bu manada şöyle demiştir: Hesaba çekildiğim zaman fazilet lehime mi yoksa aleyhime midir? Ben kendimi hesapta korurum. Üçüncüsü: O şahittir, bunu da İbn Ebi Neciyh, Mücâhid’ten rivayet etmiştir. Ebû Süleyman Dımeşki de bunu tercih etmiştir. Dördüncüsü: O hesaba çekendir, bunu da Hasif, Mücâhid’ten rivayet etmiştir. Beşincisi: Denetleyicidir, bunu da Ebû Şeybe, Atâ’’dan rivayet etmiştir. Altıncısı: Devamlı demektir, bunu da İbn Cüreyc, Abdullah b. Kesir’den rivayet etmiştir. Yedincisi: O, kut (azık) verendir, bunu da Mukâtil b. Süleyman, demiştir. Hattâbî de şöyle demiştir: El - Mukît, rızık veren manasınadır. Ferrâ’ da: Katehu ve ekatehu birdir, demiştir. (Yani üçlüsü ile dörtlüsü aynı manayadır. Mütercim). |
﴾ 85 ﴿