89Kendileri kâfir oldukları gibi sizin de kâfir olup eşit olmanızı isterler, öyleyse onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse, onları tutun; nerede bulursanız öldürün. Onlardan ne bir dost ne de bir yardımcı edinmeyin. "Kendileri kâfir oldukları gibi sizin de kâfir olmanızı isterler": Allahü teâlâ o taifenin içlerindekini mü’minlere haber verdi ki, onlara iyi zan etmesin, onları savunmasın ve düşman olduklarını bilsinler. "Onlardan dostlar edinmeyin": Yani onlara samimi davranmayın, çünkü onlar sizin düşmalarınızdır. "Hicret edinceye kadar": Yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e dönünceye kadar. İbn Abbâs şöyle demiştir: Eğer hicret ve tevhitten dönerlerse, "onları tutun": Yani esir edin ve harem içinde ve dışında nerede bulursanız onları öldürün. Kadı Ebû Ya’lâ şöyle demiştir: Hicret, Mekke fethedilinceye kadar farz idi. Hasen de şöyle demiştir: Hicretin farzlığı devam etmektedir. Şunu bil ki, insanlar hicret hususunda üç grupturlar: Birincisine hicret vaciptir; bu dar-ı harpte Müslüman olduğunu açıklayamaz, çünkü canından korkar, ama hicret etmeğe gücü yeter; işte hicret ona "Allah’ın dünyası hicret edeceğiniz kadar geniş değil miydi?” kavlinden dolayı vaciptir. İkincisi: Hicret ona vacip değil, müstehaptır; o da dar-ı harpte dinini açıklamaya gücü yetendir. Üçüncüsü: Hicret onun için müstehap da değildir; bu da dinini açıklamaya ve hareket etmeye gücü yetmeyendir, meselâ pir-i fani ve kötürüm hasta gibi ki, zorluktan dolayı hicret onun için müstehap değildir. |
﴾ 89 ﴿