102

Sen içlerinde olup da onlara namazı kıldırdığın zaman onlardan bir grup seninle namaza dursun ve silâhlarını alsınlar. Secde ettikleri zaman sizlerin arkasında dursunlar. Namaz kılmayan öteki grup da gelsin, seninle beraber namaz kılsın; tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler isterler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan gafil olasınız da üzerinize birden saldırsınlar. Eğer yağmurdan bir sıkıntınız olur veyahut hasta bulunursanız silâhlarınızı bırakmakta size bir günah yoktur. Tedbirlerinizi alın. Şüphesiz Allah kâfirler için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.

"Sen içlerinde olup da onlara namazı kıldırdığın zaman":

İniş sebebi şudur: Müşrikler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile ashabının öğleyi kıldıklarını görünce, birbirlerine: Onları bırakın, onların bir namazı vardır ki, babalarından ve oğullarından daha kıymetlidir, o da ikindi namazıdır. Ona kalktıklan zaman onlara saldırın, dediler. Onlar da ikindi namazına kalkınca, Cebrâil bu âyeti getirdi. Bunu da Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

"Sen içlerinde olduğun zaman": Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e hitaptır. Hükmün de onunla sınırlı olduğunu göstermez. Bu,

"onların mallarından sadaka al” (Tevbe: 103) kavli gibidir. Ebû Yûsuf da: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’deri sonra korku namazı kılmak câiz değildir, demiştir. "Fihim"deki hüm zamiri, yeryüzünde sefere çıkanlara râcîdir.

"Onlara namaz kıldırdığın zaman": Yani namaz kıldırmaya başladığın zaman, demektir. "Feltekum taifetün mink” (sizden bir bölük kalksın): Yani dursun, demektir.

"Karanlık bastığı zaman dururlar” (Bakara: 20) âyetinde de böyledir.

"Silâhlarını alsınlar": Bunda iki görüş vardır:

Birincisi: Onlar geride kalanlar, demektir, bunu da İbn Abbâs, demiştir.

İkincisi: Onlar kendisinin yanında namaz kılanlardır. Bunu da İbn Cerir, demiştir. Bu sİlâh da insanın kuşandığı kılıç ve koluna bağladığı hançer gibi şeylerdir.

"Secde ettikleri zaman": Yani kendisiyle beraber namaz kılanlar.

"Olsunlar": Burada işaret edilenler hakkında da iki görüş vardır:

Birincisi: Onlar namaz kılmayan ve namaz kılanları kollayan bölüktür. Bu mana İbn Abbâs’ın görüşünden alınmıştır.

İkincisi: Onlar kendisiyle beraber namaz kılanlardır, secde ettikleri zaman korumalara katılmaları emredilmiştir.

Âlimler secdeden sonra nasıl çekilecekleri hususunda ihtilaf etmişlerdir: Bazıları: imamla beraber bir rekatı tamamladıkları zaman kendi başlarına bir rekatı tamamlar ve çekilirler; namazları tamamdır, demişler.

Diğerleri de şöyle demişlerdir: Bir rekat kılar, çekilirler. Bunlar da ihtilaf etmişlerdir: Bazıları: İmamla beraber bir rekat kıldıkları ve selam verdikleri zaman bu onlara yeter, demişlerdir. Diğerleri de, ki, Ebû Hanife de onların arasındadır: Hayır, o rekattan sonra korumalara katılırlar, onlar hala namazdadırlar, namaz kılmayan bölüğün yerine geçen düşmana karşı dururlar ve öteki grup gelir. Öteki grup hakkında da ihtilaf etmişlerdir: Bir topluluk: İmam onlara namaz kıldırdığı zaman teşehhüdü uzatır ki, onlar da kaçan rekatı kaza etsinler, sonra onlara selam verdirir, demişler. Diğerleri de şöyle demişlerdir: Hayır, ikinci bölüğe bir rekat namaz kıldırır, selam verir, onlar ise selam vermezler, tam tersine düşmanın karşısına dönerler. Sonra ilk grup gelir, kaçırdığı namazı kaza eder ve selam verir; gider, ötekisi gelir; namazını tamamlar. Bu, Ebû Hanife’nin mezhebidir.

"Tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar":

İbn Abbâs şöyle demiştir: İlk önce namaz kılanları kasdetmiştir, demiştir.

Zeccâc da şöyle demiştir: Bununla düşmanların karşısında olanları kasdetmesi de câizdir, çünkü namaz kılan savaşan değildir. Sİlâh taşıması emrolunan cemaat olması da câizdir, çünkü onlar düşmanı daha çok korkuturlar ve onlardan daha çok çekinirler. "Cünah": İsim (vebal) demektir. Canahtü kavlinden gelir ki, bir yerden sapmak ve hedeften şaşmaktır.

Mana da şöyledir: Silâhlarınızı bıraktığınız zaman haktan sapmış olmazsınız.

"Eğer sizde yağmurdan dolayı bir sıkıntı olursa":

İbn Abbâs şöyle demiştir: Onlara silâhlarını bırakmalarına izin verilmiştir; çünkü silâhlar hastaya ve yağmurda ağır gelir. Ve şöyle demiştir: Tedbirinizi alın ki, sizi gafil avlamasınlar.

102 ﴿