135Ey iman edenler, adaleti ayakta tutanlar ve Allah için şahitlik edenler olun. Şahitliğiniz ister ki, sizin yahut ana babanızın veyahut akrabalarınızın aleyhine olsun, (aleyhine şahitlik edilen) zengin yahut fakir olsun, Allah onlara (sizden) daha yakındır. Öyleyse hislerinize kapılıp adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker yahut yüz çevirirseniz şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. "Ey iman edenler, adaleti ayakta tutanlar olun": İniş sebebi için iki görüş vardır: Birincisi: Bir fakirle bir zengin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e dava ettiler, onun meyli fakire doğru idi, çünkü fakirin zengine zulmedemeyeceğini sanıyordu. Bunun üzerine bu âyet indi. Bu Süddi’nin görüşüdür. İkincisi: Bu, (yukarıda geçen) İbn Ubeyrık kıssası ile ilgilidir. Bu, onu savunanlara hitaptır. Bunu da Ebû Süleyman Dımeşki, demiştir. "Kavvam": Kaimden mübalağa kalıbıdır. "Kist” da: Adalet demektir. İbn Abbâs şöyle demiştir: Kime karşı olursa olsun, isterse nefsinize karşı olsun, şahitlikte adaletten ayrılmayın. Zeccâc: Kelâmın manası şöyledir, demiştir: Adaleti ayakta tutun, Allah için hak ile şahitlik edin. Hak ile şahitlik ister şahidin, ister ana babanın isterse yakının aleyhine olsun. "Eğer” lehine şahitlik edilen "zengin olursa", Allah ona daha yakındır. Eğer "fakir olursa” Allah yine ona yakındır. Nefsin aleyhine şahitlik: İnsanın üzerindeki hakkı ikrar etmesidir. Âyet, aleyhine şahitlik edilenin fakirlik veya zenginliğine bakılmamasım emretmiştir. Çünkü Allah onları görmektedir. Atâ’ da şöyle demiştir: Fakire haksızlık etmeyin, zengini de ululamayın, bu hususta dilinizi tutun. Âyetin şahitlik hakkında indiğini söyleyenlerden bazıları şunlardır: İbn Abbâs, Hasen Basri, Mücâhid, İkrime, Zührî, Katâde ve Dahhâk’tır. "Adalette hislerinize tabi olmayın": Bunda da dört görüş vardır: Birincisi: Bunun manası şöyledir: Hislerinize tabi olmayın, haktan sapmaktan Allah’tan korkun, bunu Mukâtil, demiştir. İkincisi: Adalet etmek için hislerine uymayın, bunu da Zeccâc, demiştir. Üçüncüsü: Haktan sapmak endişesiyle keyfinize uymayın. Dördüncüsü: Hevesinize uyup da haktan sapmayın. Bu son ikisini Maverdi, demiştir. "Ve in telvû": İbn Kesir, Nâfi, Ebû Amr, Âsım ve Kisâi, ilki mazmum olmak üzere iki vav ile lâm da sakin olarak: "Telvû” okumuşlardır. Bu kıraatin manasında da üç görüş vardır: Birincisi: Haktan başka bir şeye şahitlik etmesi için şahidin dilini eğip bükmesidir. İbn Abbâs şöyle demiştir: Dilini haktan başka şeye büker, şahitliği olduğu gibi yapmaz veya ondan vazgeçip terk eder. Bu Mücâhid, Said b. Cübeyr, Dahhâk, Katâde, Süddi ve İbn Zeyd’in görüşüdür. İkincisi: Hakimin yüzünü bazı davacılara çevirip bazılarına hiç bakmamasıdır. Bu da İbn Abbâs’tan rivayet edilmiştir. Üçüncüsü: İnsanın kibir ve gururundan dolayı Allah’ın emrinden boyun bükmesidir. Bu takdirde: "Ve in telvu": Yüz çevirirseniz manasına olur. Bunu da Maverdi, demiştir. A’meş, Hamze ve İbn Âmir, tek vav ile mîm de mazmum olarak: "Telu” okumuşlardır. Mana da: İnsanların işlerini üstlenir veya terk ederseniz olur. Hitap da hakimlere dönük olur. |
﴾ 135 ﴿