4Sana kendilerine neyin helâl edildiğini sorarlar. De ki: Size temiz şeyler helâl edilmiştir. Allah’ın size öğrettiklerinden öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların size tutuverdiklerinden yiyin ve üzerine besmele çekin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir. "Sana kendilerine neyin helâl edildiğini sorarlar": Âyetin iniş sebebi için iki görüş vardır: Birincisi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, köpeklerin öldürülmesini emredince, insanlar: "Ya Resûlallah, bu öldürülmesini emrettiğin ümmetten (hayvandan) bize helâl edilen nedir?” diye sordular; bunun üzerine bu âyet indi. Bunu Ebû Abdullah el - Hakim, "Sahih"inde tahriç etmiştir. 2 2- Müstedrek, 2/311. Bu sahih hadistir, Buhârî ile Müslim kitaplarına almamışlardır. Zehebi de ona katılmıştır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in, köpeklerin öldürülmesini emretmesinin sebebi şu idi: Cebrâil aleyhisselam, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına girmek için izin istedi; o da izin verdi. Fakat Cebrâil girmedi ve: "Bizler içinde ne köpek ne de resim bulunan eve girmeyiz” dedi. 3 3- Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/10; 4/28. Hadisi ayrıca Müslim, Ebû Dâvud, Nesai ve Beyhakî de rivayet etmişlerdir. Baktılar, odalardan birinde bir köpek yavrusu gördüler. İkincisi: Adiy b. Hatim ile Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in Zeyd el - Hayr ismini verdiği Zeyd el - Hayl: "Ya Resûlallah, bizler köpekler ve şahinlerle avlanan bir toplumuz, kimisine yetişip boğazlıyoruz, kimisine de yetişemiyoruz, Allah ise ölüyü haram etti, bize bundan ne helaldir?” dediler. Bunun üzerine bu âyet indi. Bunu Said b. Cübeyr, demiştir. Zeccâc da: Kelâmın manası şöyledir, demiştir: Sana kendilerine hangi şey helâl edildi diye sorarlar? De ki: Size temiz şeyler helâl edildi, bir de eğittiğiniz avcı hayvanların tuttukları helâl edildi. Tevili ise şöyledir: Onlar bunu sordular, ancak eğittiklerinizin avladıkları kısmı anlaşıldığı için atılmıştır. “Temiz şeyler“ de de iki görüş vardır: Birincisi: O, boğazlanan mubah hayvanlardır. İkincisi: O, haram edilmeyip de Arapların temiz gördüğü şeylerdir. "Avcı hayvanlar"a gelince: Onlar köpek, panter, çakır, doğan ve benzeri gibi eğitimi kabul eden hayvanlar ve kuşlardır. İbn Abbâs da: Avlayan her hayvan, avcıdır, demiştir. Onlara “cevârih” denmesinde de iki görüş vardır: Birincisi: Sahibinin onun yüzünden kazanç sağlamasındandır. İbn Kuteybe şöyle demiştir: İctirah aslında kazanç sağlamadır, İmreetün lâ cahire leha denir ki: Kazanç sağlayanı olmayan kadın, demektir. İkincisi: Çünkü onlar genellikle avladıkları şeyi yaralarlar, nitekim Maverdi de böyle demiştir. Ebû Süleyman Dımeşki de şöyle demiştir: Eğitimli olduğunun alâmeti, çağırdığın zaman gelmesi, kışkırttığın zaman da saldırması ve avını aramasıdır. Tuttuğu zaman da senin için tutup kendisi için tutmamasıdır. Senin için tutmasının işareti de: Ondan bir şeyyememesidir. Bu da yırtıcılarda ve köpeklerdedir. Yırtıcı kuşlar canavarların tersinedir; çünkü kuş ancak yiyerek eğitilir; pars, köpek ve benzerleri ise yememekle eğitilir. Bu da aralarındaki farktır. "Mükellibin": Bunda da üç görüş vardır: Birincisi: Onlar köpek sahipleridir, bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Bu da Ömer, Said b. Cübeyr, Atâ’, Dahhâk, Süddi, Ferrâ’, Zeccâc ve İbn Kuteybe’nin görüşleridir. Zeccâc şöyle demiştir: Recülün mekellibün denir ki, av köpeği sahibi demektir. İkincisi: "Mükellibin” Avda ısrar edenler (av hastaları), demektir. Bu da İbn Abbâs, Hasen ve Mücâhid’ten rivayet edilmiştir. Üçüncüsü: "Mükellibin": Eğiticiler manasınadır. Ebû Süleyman Dımeşki şöyle demiştir: Onlara mükellibin denilmesi, avlarının çoğunun köpeklerle olmasındandır. Sa’leb de şöyle demiştir: Hasen ile Ebû Rezin, kâfin sükunu ile müklibin okumuşlardır. Ekleberrecülü denir ki, köpeği çok adam demektir. Emşa da: Davarı çok adamdır. Araplar avcıyı mükellib diye çağırırlar. "Onlara Allah’ın size öğrettiğinden öğretiyorsunuz": Said b. Cübeyr: Onları avı takip etmesi için eğitiyorsunuz, demiştir. Ferrâ’ da: Avlarını yememeleri için onları terbiye ediyorsunuz, demiştir. "Eğitimin sahih olması için avcı hayvanın avından yememesi şart mıdır? Bunda da üç görüş vardır: Birincisi: O, bütün yırtıcılarda şarttır; eğer yerse tuttuğu av yenmez. Bu; İbn Abbâs ile Atâ’’dan rivayet edilmiştir. İkincisi: Hiçbirinde şart değildir; tuttuğundan yese de avı yenir. Bu da Sa’d b. Ebi Vakkas, İbn Ömer, Ebû Hureyre ve Selman Farisi’den rivayet edilmiştir. Üçüncüsü: Av hayvanlarında şarttır da avcı kuşlarda şart değildir. Şa’bî, Nehaî ve Süddi de böyle demişlerdir. En doğrusu da budur, çünkü açıkladığımız gibi kuşlar yedirerek eğitilir; onun için yediği mubahtır. Yırtıcı hayvanlar ise yememekle eğitilir; onun için yediği mubah değildir. Buna göre köpek ve pars gibileri avdan yerse, onu yemek mubah değildir. Şahin ve doğan gibilerin yediği ise mubahür. Ebû Hanife ile arkadaşları da böyle demiştir. İmam Malik de: Köpeğin, parsın ve çakırın yediği mubahtır. Eğer köpek avı öldürür de yemezse, o da mubahtır. Ebû Hanife ise: Mubah değildir, demiştir. Eğer ava canlı iken yetişir de avcı onu boğazlamadan önce ölürse bakılır; eğer onu boğazlamaya gücü yeterse, mubah olur. Eğer ele geçirir de boğazlamazsa mubah olmaz. Malik ile Şâfiî de böyle demişlerdir. Ebû Hanife ise: ikisinde de mubah değildir, demiştir. Mecusinin köpeği ile avlamaya gelince: imam Ahmed’den bunun mekruh olmadığı rivayet edilmiştir. Bu da çoğunluğun görüşüdür. Ondan bunun mekruh olduğu da rivayet edilmiştir. Sevri’nin görüşü de böyledir; çünkü Allahü teâlâ: "Avcı hayvanlardan öğrettiğiniz” demiştir ki, bu da mü’minlere hitaptır. Kadı Ebû Ya’lâ da şöyle demiştir: Arkadaşlarımız, eğitilmiş olsa da siyah köpekle av avlamayı men etmişlerdir, çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun öldürülmesini emretmiştir. Öldürülme emri de elde bulundurulmasına manidir, yaptığı fiil de hükümsüzdür. Onun varlığı ile yokluğu birdir; bu nedenle avlaması mubah değildir. "Fekülû mimma emsekne aleyküm (size tuttuklarından yiyin)": Ahfeş: Buradaki "min” edatı zaittir, "fiha min beredin” (Nûr: 43) âyetinde olduğu gibi, demiştir. "Vezkurüsmallahi aleyhi (üzerine Allah’ın ismini anın)": “He” zamiri hakkında da iki görüş vardır: Birincisi: O, göndermeye râcîdir, bunu İbn Abbâs ile Süddi, demişlerdir. Bize göre avın mubah olması için besmele çekmek şarttır. İkincisi: Yemeye râcîdir, o zaman besmele çekmek mubah olur. "Allah’tan korkun": Said b. Cübeyr: Üzerine Allah’ın isminin anılmadığı şeyi yemeyi helâl saymayın, demiştir. |
﴾ 4 ﴿