5Bugün size temiz şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri de size helaldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Namuslu mü’min kadınlar, sizden önce kendilerine kitap verilenlerin namuslu kadınları da, mehirlerini verdiğiniz, zinaya sapmadığınız ve dost tutmadığınız takdirde size helaldir. Kim imanı tanımayıp kâfir olursa, onun ameli boşa gitmiştir ve o, ahirette ziyan edenlerdendir. "Bugün size temiz şeyler helâl kılındı": Kadı Ebû Ya’lâ şöyle demiştir: Bugün ile âyetin indirildiği günün anlaşılması câizdir. Daha önce geçtiği üzere: "Bugün kâfirler dininizden ümitlerini kestiler” ve: "Bugün dininizi ikmal ettim” kavillerindeki günün anlaşılması da câizdir. Bunun belli bir gün olmadığı da söylenmiştir. "Temiz şeyler” hakkında daha önce açıklama yapmıştık. Burada tekrar edilmesi tekit içindir. Ehl- i kitap ise: Yahudi ve Hıristiyanlardır. Yiyecekleri de: Kestikleridir. Bu İbn Abbâs ile bir cemaatin görüşüdür. Bundan neden özellikle kestikleri kasdedilmiştir? Çünkü diğer yiyecekleri Mecusi veya kitabinin hazırlaması ile değişmez, ancak farklılık kestiklerindedir. Bununla ehl-i kitap tahsis edilince, maksat kestikleri olduğu meydana çıkar. Mecusilerin kestikleri ittifakla haramdır. Yahudi ve Hıristiyanların putlara tapanlarının kestiklerine gelince: İbn Abbâs’a Arap Hıristiyanlarının kestikleri soruldu: Bunda bir sakınca yoktur, dedi ve: "Kim onlara dost olursa şüphesiz o da onlardandır” (Maide: 51) âyetini okudu. Hasen, Atâ’ b. Ebi Rebah, Şa’bî, İkrime, Katâde, Zührî, Hakem ve Hammad da bu görüştedirler. Hazret-i Ali, İbn Mes’ûd ve diğerlerinden de kestiklerinin helâl olmadığı rivayet edilmiştir. Hıraki’de İmam Ahmed’den Tağlib Hıristiyanları hakkında iki rivayet nakletmiştir: Birincisi: Kestikleri mübahtır, Ebû Hanife ile Malik de bu görüştedirler. İkincisi: Mübah değildir. Şâfiî şöyle demiştir: Kim Kur’ân indikten sonra ehl-i kitabın dinine girerse, kestiğini yemek mübah olmaz. "Sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir": Yani sizin kestikleriniz de onlara helaldir. Bizden bir şey satın alırlarsa, parası bize helâl olur. Et de onlar için helâl olur. Zeccâc: Mana: Onlara yemek yedirmek size helaldir, demiştir. Bazıları bu âyetin genel olarak ve Allah'tan başkasının ismini zikretseler de kestiklerini yemenin câiz olduğunu ve bunun: "Üzerine Allah’ın isminin anılmadığı şeyleri yemeyin” (En’am: 121) âyetini neshettiğini iddia etmişlerdir. Doğrusu bu onların kestiklerini genel olarak ifade etmiştir. Çünkü aslolan onların Allah’ın ismini anmalarıdır. Durumları buna yorumlanır. Eğer onların Allah’tan başkasının ismini andıklarını kesin olarak bilirsek, yemeyiz ve neshin de gereği kalmaz. Benim bu dediğime Hazret-i Ali, İbn Ömer, Katâde, Ebudderda, Hasen ve bir cemaat kail olmuşlardır. "Namuslu mü’min kadınlar da": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Onlar iffetli kadınlardır, bunu İbn Abbâs, demiştir. İkincisi: Hür kadınlardır, bunu da Mücâhid, demiştir. "Kendilerine kitap verilenlerin namuslu kadınları da": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Yine onlar hür kadınlardır, bunu İbn Abbâs, demiştir. İkincisi: İffetli kadınlardır, bunu da Hasen, Şa’bî, Nehaî, Dahhâk ve Süddi, demişlerdir. Buna göre onların hür ve cariyeleriyle evlenmek câizdir. Bu âyet kitabiye kadını nikahlamayı mübah kılmıştır. Hazret-i Osman’ın bir Hıristiyan olan Naile bint Ferafisa’yı kadınlarının üzerine aldığı rivayet edilmiştir. Talha b. Ubeydullah’tan da bir Yahudi kadını ile evlendiği rivayet edilmiştir. Hazret-i Ömer ile İbn Ömer’den bunu mekruh gördükleri rivayet edilmiştir. Harbiye (aramızda savaş hali olan kadın) ile evlenme hususunda ise ihtilaf etmişlerdir: İbn Abbâs: Helâl değildir, derken, cumhûr bunun aksini söylemiş ve sadece mekruhtur, demişlerdir; çünkü Allahü teâlâ: "Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir toplumun Allah’a ve Resul’üne düşmanlık edenlerle dostluk kurduklarını göremezsin” (Mücadele: 22) buyurmuştur. Nikah ise dostluğu gerektirir. Tağlib kadınlarını nikahlamada ise ihtilaf etmişlerdir; Hazret-i Ali radıyallahu anh’ten onu mahzurlu gördüğü rivayet edilmiştir. Cabir b. Zeyd ile Nehaî de böyle demişlerdir. İbn Abbâs’tan da mübah olduğu rivayet edilmiştir. İmam Ahmed’den de iki rivayet vardır. Ehl-i kitabın cariyeleriyle evlenmeye gelince: İbn Abbâs, Hasen ve Mücâhid’ten: onları nikahlamanın câiz olmadığı rivayet edilmiştir. Evzai, Malik, Leys b. Sa’d, Şâfiî ve bizim arkadaşlarımız da böyle demişlerdir. Şa’bî ile Ebû Meysere'den de bunun câiz olduğu rivayet edilmiş, Ebû Hanife de böyle demiştir. Mecusilere gelince: Cumhûr onların ehl-i kitap olmadığı kanısındadır. Onlar da ehl-i kitaptır diyenler şazdır (kural dışıdır), sözleri Peygamber aleyhisselam’ın: "Onları ehl-i kitap kategorisine tabi tutun” sözü onların görüşlerini iptal eder.4 4 - imam Malik, Muvatta’, Kitabu’z - Zekât, hadis no, 43. "El - Uçûr", "ihsan", "sifah” ve "ahdan” kelimeleri ise Nisa suresinde geçmiştir. "Kim imanı inkâr ederse ameli boşa gitmiştir": Bu Kelâmın sebeb-i nüzulü şöyledir: Allahü teâlâ kitabiye kadınları nikahlamaya izin verince, kendi aralarında: Eğer Allah bizden razı olmasa idi, bizimle evlenmeyi mü’minlere mübah etmezdi” dediler. Müslümanlar da: "Bizden bir adam bir kitabiye kadınla nasıl evlenir, bizim dinimizden değildir?” dediler. Bunun üzerine: "Kim imanı inkâr ederse ameli boşa gitmiştir” kavli indi. Bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Mukâtil b. Hayyan da şöyle demiştir: Bu âyet Müslümanların ehl-i kitabın kadınlarını nikah himayesine almaları üzerine indi, diyor ki: Müslümanların onları korumaları onları küfürden çıkarmaz. Mücâhid’ten de şöyle dediği rivayet edilmiştir: Kim imanı inkâr ederse, yani Allahü teâlâ'ya imanı inkâr ederse... Zeccâc da, mana şöyledir, demiştir: Kim Allah'ın haram ettiğini helâl eder veya Allah’ın helâl ettiğini haram ederse o, kâfirdir. Ebû Süleyman da şöyle demiştir: Kim Allah’ın iman şeriatine dair indirdiğini ve kendisine helâl ve haram olarak bildirdiğini inkâr ederse, geçmiş ameli boşa gitmiştir. Ben Fakih Hasen b. Ebû Bekir en- Neysaburi’den şöyle dediğini işittim: Allahü teâlâ’nın kitabiye kadınlarla evlenmeyi mübah etmesi, şunun içindir: Bazı Müslümanlar onların güzelliklerini beğenebilir, işte onları nikahlayanları: "Kim imam inkâr ederse ameli boşa gitmiştir” kavli ile onların dinlerine meyletmekten ikaz etmiştir. |
﴾ 5 ﴿